Suriye’de tarım, 2011 öncesinde ülkenin en büyük ihracat unsurlarından biriydi. Yaklaşık 2 milyar dolarlık ihracat rekoltesi, savaşın başlamasıyla kendini yasadışı veya silahlı grupların etkin olduğu ticarete bıraktı. Güvenlik kurumlarının çöküşü, hasatların düşüşünü de beraberinde getirdi. Bunun yanında Esed rejimine yönelik uygulanan yaptırımlar, tüm ticari sahaları vurduğu gibi tarımı da etkiledi. Tüm bunlarla birlikte savaşın tarım sahalarına yansıması, silahlı gruplar ve çetelerin alan bulması nedeniyle üreticiyi zor durumda bıraktı.
Suriye’nin toplam tarım arazileri 18 milyon hektar, ekilebilir tarım arazileri 6 milyon hektar ve sulanabilir tarım arazileri ise yalnızca 1,5 milyon hektardır. Sulanabilir alanlar kentlere göre analiz edildiğinde Haseke, Halep, Rakka ve Hama ön plana çıkarken bu şehirleri Deyrizor, Şam, Humus ve İdlib izlemektedir. Bunların arasında YPG kontrolü altında olan Haseke yaklaşık 480 bin hektar (toplam sulanabilir arazilerin yaklaşık üçte biri) ile en geniş sulanabilir araziye sahiptir. Aynı şekilde YPG’nin kontrol ettiği Rakka ülkenin en büyük üçüncü sulanabilir arazilerine (200 bin hektar) sahiptir. Son olarak Deyrizor bölgesinde bulunan (100 bin hektar) sulanabilir araziler de YPG’nin elindedir. Kısacası, sulanabilir tarım alanlarının yarısı YPG/PKK’nın kontrolündedir. [1]
Özellikle de Haseke, Suriye’nin buğday ambarıdır. Bu nedenle YPG/PKK unsurları, buğday üretimi konusunda ülkedeki tüm aktörlerden daha avantajlı durumdadır. Söz konusu durum da rejim ile PKK arasında yıllardır süren bir buğday savaşını tetiklemektedir. PKK’nın bölgeyi kontrol etmesine karşılık, rejimin daha yüksek fiyat vermesi buğday savaşını kızıştırmaktadır.
Hasat döneminin yaklaşması ile birlikte buğday piyasasına ilişkin aktörlerden gelen açıklamalar dikkat çekmektedir. Medyaya yansıyan bilgilere göre de rejimin bu yıl da daha fazla fiyat verdiği belirtilmektedir ancak Suriye lirasının son dönemde yaşadığı dramatik değer kaybı da ülke ekonomisini derinden etkiledi, şüphesiz buğday piyasasını da etkileyecektir.
Son dönemde bazı tarım arazilerinin sabotaja uğraması da göstermektedir ki, tarım da Suriye savaşının bir parçası olmayı sürdürmektedir. Medyaya da yansıyacak şekilde bölge çiftçilerinin daha yüksek fiyat vermesine karşın buğdayını bölgedeki mukim güce satmasının çatışma ortamının tarım sektörünü nasıl etkilediğini de gösteren çarpıcı örneklikleri teşkil etmektedir. Syria Direct’in 18 Mayıs 2020 tarihli haberinde de Süleyman isimli Kamışlı bölgesinden bir çiftçi, rejimin kendisine daha iyi fiyat teklif etmesine karşın buğdayını YPG’ye satmayı tercih ettiğini ifade etmiştir.[2]
Esed rejimine bağlı Tarım Bakanı Ahmed Kadri, 16 Mart’ta yaptığı açıklamada 200-225 Suriye Lirası üzerinden buğday alımı gerçekleştireceklerini bunun 2019 yılındaki fiyatlara oranla %21.6’lık bir artış ile olduğunu ifade etti.[3] Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere Suriye Lirasının yaşadığı dramatik kayıplarla birlikte bu fiyatların güncellenmesi gündeme gelebilir. Buna karşılık YPG’nin de fiyatlarını Şam’ın fiyatlarına yükselttiği ifade ediliyor.
Geçtiğimiz yıl, YPG bölgelerinde üretilen buğdayın %50’sini satın alan SDG yönetiminin bu yıl ne denli bir alım gerçekleştirebileceği ve muhtemel Şam rekabeti de merak ediliyor.
[1] https://setav.org/assets/uploads/2019/09/A293.pdf
[2] https://syriadirect.org/news/damascus-struggles-to-secure-wheat-supply-amidst-coronavirus-crisis/
[3] https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/04/syria-regime-opposition-prices-wheat-crops-farmers-imports.html
Kutluhan Görücü