20 Aralık 2019’da ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanan ve 180 gün sonunda devreye girecek olan Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası bugün yani 17 Haziran itibariyle yürürlüğe girdi.[1] Sezar kod aldı savaşın ilk yarısında Suriye rejimi emrine görev yapan bir askeri polisin sızdırdığı işkencehaneler ve toplu ceset fotoları sonrası Suriye rejiminin savaş ve insanlık suçları dosyası uluslararası toplumun gündemine otururken Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası kapsamındaki yaptırımlar bu sürecin en etkili sonuçlarından biri olmaya namzet.
Amerikan makamlarından yapılan resmi açıklamaya göre Esed rejimi ve ortaklarının Suriye halkına karşı işlediği suçlara karşı bedel ödetmeyi amaçlayan bu yasa çerçevesinde ilk etapta 39 kişi ve kurum yaptırımların hedefi oldu. Buna göre dünyanın neresinde olursa olsun Esed rejimi uzantılarıyla yapılacak her türlü ticaret ve işbirliğinin sonucu seyahat kısıtlamaları ve mali yaptırımlara hedef olmak olacaktır. Halihazırda sıkıntılı günler geçiren ve her geçen gün hızlı bir şekilde çöküş yolunda ilerleyen rejim ekonomisi için bu yaptırımlar yabancı sermaye bulabilme hususunda yaşanan sıkıntıları en üst seviyeye çıkarabilir.
Esed rejiminin savaşa ve katliamlara devam etmesini engellemek amaçlı siyasi ve ekonomik baskıyı hedefleyen söz konusu yaptırımların hedefleri içerisinde Amerikan Dışişleri Bakanı Pompeo’nun açıklamasına göre Suriye rejimi lideri Beşar Esed’in yanısıra ailesinden eşi Esma Esed, kardeşleri Büşra Esed ile Mahir Esed ve Mahir Esed’in eşi Manal Esed bulunmaktadır. Açıklamada Esma Esed’in eşi ve kendi ailesinin desteğiyle Suriye savaşından büyük kazanç elde ettiği ve bu yüzden ilk kez böyle bir yaptırıma hedef olduğu vurgulandı. Suriye’nin son 2 ayına damgasını vuran Esed-Mahluf gerginliği sürecinde Beşar Esed’in Rami Mahluf’u hedef almasındaki azmettirici rolü bilinen Esma Esed’in ve ailesi Ahrasların yaptırımlara hedef olması rejime farklı yollardan fon sağlama ihtimallerinin de önüne geçecektir.
Esed ailesini yoğun olarak hedefleyen yaptırımlarda ayrıca rejimin askeri ve mali uzantıları da kendilerine yer buldu. Mahir Esed ile yakın ilişkisiyle bilinen ve Esed rejimi zengini olarak bilinen iş adamı Muhammad Hamsho ve aynı aileden Ahmad Sabir Hamsho, Amr Hamsho, Ali Hamsho ve Sumaia Hamsho’nun adları yaptırım listesine dair basın açıklamasında yer buldu. Mahir Esed ve Beşar Esed başta olmak üzere rejim ile ilişkileri sayesinde bir servet sahibi olan Hamsho söz konusu bağlantıları yüzünden 2011’de ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım listesine alınırken[2] bu sefer aynı aileden başka figürler de listeye girdi.
Rejimin siyasi ve mali figürlerinin dışında askeri unsurlar da yayınlanan isimler arasında. Mahir Esed, kontrolündeli 4.Zırhlı Tümen ve komutanları Ghassan Bilal ve Samer el-Dana yaptırımların hedefi oldu. Başta Şam’da gerçekleşen kimyasal saldırı olmak üzere pek çok savaş suçunda olağan şüpheli konumunda olan Mahir Esed ve 4.Zırhlı Tümeni’nin savaş suçlarına karşı baskı amaçlayan böyle bir yaptırımda hedef olması beklenen bir sonuç. Lakin bunlara ek olarak Suriye rejiminin müttefiki İran tarafından ülkeye gönderilen ve rejim yanında çatışmalara katılan Fatımiyyun Tugayı’nın da yaptırım listesinde olduğu görülmektedir. Bu da ABD’nin Esed rejiminin savaş suçlarından sadece rejim unsurlarını değil aynı vakitte müttefiklerini de sorumlu tuttuğunu tekrar göstermektedir.
Yaptırımlarının detaylarının açıklanmasından saatler evvel Suriye Merkez Bankası’nın karaborsa kaynaklı döviz baskılamasına karşı Suriye Lirasının ABD Doları karşısındaki konumunu 704 Suriye Lirası= 1 ABD Doları seviyesinden 1256 Suriye lirası= 1 ABD Doları seviyesine çekmesi de yaptırımların sadece beklentisinin bile rejimin ekonomik aygıtlarını oldukça zorladığının delilidir. Yeni isim ve kurumlarla çapı genişleyecek olan yaptırımlara karşı Suriye rejiminin en yakın destekçileri Rusya ve İran’ın nihai bir askeri çözüm için mi yoksa siyasi bir çözüm için mi efor sarfedecekleri yakın dönemin en önemli sorusu olacaktır. İdlib’de olası bir Rus destekli rejim saldırısı bu kez kesin sonuca varmak amaçlı olup çok daha kanlı cereyan edebilir. Zira aksi halde yani rejim ve Rusya’nın İdlib şehrini ele geçiremediği senaryoda bir çığ gibi gelmekte olan ekonomik yıkımın altında kalmayıp hayatta kalmak öncelikli hedef olacaktır. Rejimin maddi olarak düşeceği aciz durum ise Rusya’nın her halükarda yeni bir partner aramasına yol açabilir. Suriye rejimini artık tek başına sırtlamak istemeyen Moskova için BAE başta olmak üzere Körfez sermayesi yeni bir partner olarak sivrilebilir.
Ömer Behram Özdemir