Önümüzdeki günlerde Riyad’da toplanması beklenen ve Suriye muhalefetini birleştirmeyi amaçlayan konferansa Suriyeli muhaliflerin en önemli bileşenlerinden İslami gruplardan Ahrar’uş Şam hareketi de davet edildi. Kısa bir süre sonra ise daveti kabul ederek konferansa katılacağını açıklayan gruptan söz konusu toplantıyla ilgili bir başka açıklama daha geldi.
Uzun süredir Suriye krizine çözüm bulmaya yönelik uluslararası güçlerin ve bölgesel devletlerin düzenlediği çeşitli konferanslar ve geniş çaplı toplantılar beşinci yılına giren krize henüz bir çözüm bulabilmiş değil. Daha önce Geneva 1 ve Geneva 2 toplantılarıyla başlatılan bu geniş çaplı uluslararası çabalar, son olarak Viyana’da düzenlenen ve Esed rejimini aktif olarak destekleyen Rusya’nın dahil olduğu bir dizi görüşme ve diplomasi trafiğiyle sürdürüldü. Bununla birlikte söz konusu konferans, toplantı ve görüşmeler sıklıkla sahadaki Suriye muhalefetine yeterince yer vermediği gerekçesiyle başarısızlığa uğramaya mahkum olarak nitelendirildi.
Riyad Konferansı’ysa bu durum göz önünde bulundurularak geniş kapsamlı bir toplantı olarak ön plana çıkıyor. Buna karşın söz konusu konferansta sahada aktif olarak savaşan grupların oldukça az temsil edildiği yorumları yapılmaya devam ediyor. Bu gruplardan biri olan Ahrar’uş Şam ise konferansa katılımını ve rezervlerini ortaya koyan yeni bir açıklama yayınladı. Yayınlanan açıklamadaki satır başlıklarıysa şöyle;
– “Suudi Arabistan’a bu konferansa bizi davet ettiği için teşekkür ederiz.
– Buna karşın açıkça rejime yakınlığıyla bilinen bazı isimlerin davet edilmesi ve sahada aktif olarak var olan grupların buna göre temsil edilmemesi karşısındaysa şaşkınlığımızı ifade ediyoruz.
– Bizler temsil seviyesini kabul ettiğimiz için değil, askeri olarak mücadele ettiğimiz gibi siyasi olarak da mücadele etmemiz gerektiğini düşündüğümüz için bu daveti kabul ettik.
– Bizler şu hususları vurgulamak için bu konferansa katıldık:
1. Suriye bütünüyle İran-Rus işgali ve onu destekleyen mezhepçi milislerden temizlenmeli.
2. Esed rejimini bütün sembolleri ve yapılarıyla devirmek ve mahkeme önüne çıkarılmalı.
3. Askeri ve güvenlik anlamındaki baskı aygıtlarını önlenebilmeli.
4. Suriye’nin bütünlüğünü (halk, egemenlik ve bağımsızlık noktasında) korunmalı ve siyasi ve mezhebi olarak bölünmesinin önüne geçilmeli.
5. Halkımızın İslami kimliği ve dinimizin prensipleri korunmalı ve bunlar vurgulanarak halkımızın geleceğine kendisinin karar verme hakkı ifade edilmeli.
– Yukarıda bu hususlara aykırı olabilecek herhangi bir sonucu reddettiğimizi ifade ediyoruz.”