Suriye’nin kuzeyinde Moskova’nın İdlib’e baskısını arttırdığı şu günlerde Ankara da YPG’ye karşı baskıyı arttırmakta ve olası kara harekatlarının sinyallerini vermektedir. PKK’nın Suriye kolu YPG geçtiğimiz yıllar içerisinde hem Türkiye topraklarını hem de Türkiye’nin Suriye içerisinde oluşturduğu güvenli bölgeleri hedef alan eylemleriyle Ankara için doğrudan tehdit konumuna gelmiştir. Uzun menzilli silah ve mühimmatlar ile taciz ateşleri, EYP ve anti-tank mühimmatı kullanılan pek çok saldırı türünün yanında terör örgütü intihar saldırıları ve bombalı araç saldırılarıyla da bölgede istikrarı hedef almaktadır.
YPG/PKK’nın bu terör saldırılarındaki mazisi intihar saldırılarında ölen iki terörist figür olan Arin Mirkan ve Avesta Habur üzerinden okunmakta. 2014’te Daeş’e karşı çatışmalarda kendini patlatarak intihar eden Arin Mirkan ve 2018’de Zeytindalı Harekâtı esnasında TSK/ÖSO birliklerinin bulunduğu bir bölgeye sızarak kendini patlatan Avesta Habur adlı militanlar bu eylemleriyle YPG/PKK’nın intihar saldırıları ve bombalı araç saldırıları stratejilerinin reklam yüzleri oldular. Mirkan’ın gerçekleştirdiği saldırı örgütün Türkiye içerisindeki intihar ve bombalı araç saldırılarını hızlandıran bir dönüm noktası olurken Habur’un saldırısı ise Zeytindalı Harekatı sonrası dönemde YPG/PKK’nın TSK ve ÖSO’ya karşı yoğun olarak gerçekleştirdiği bombalı araç saldırılarının başlangıç noktasını teşkil etti.
Arin Mirkan’ın saldırısından sonra YPG/PKK’nın Türkiye içerisinde gerçekleştirdiği eylemlerin bilançosu 26 intihar saldırısı olmuştur. Bu saldırıların üçünde saldırganlar patlayıcı düzenekli yelekle eylemi gerçekleştirirken geri kalan saldırılar bomba yüklü araçlarla gerçekleşmiştir. Avesta Habur’un saldırısı sonrası Suriye içerisinde TSK ve ÖSO unsurlarını ve güvenli bölgedeki sivilleri hedef alan bombalı araç saldırı sayısı ise 192’dir. Bu 192 saldırının 177’sinin sivillerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde gerçekleşmesi saldırıların amacının askeri bir etki yaratmaktan ziyade siviller arasında korku yaratarak bölgede kaos ve istikrarsızlığı arttırmak olduğu söylenebilir. YPG/PKK bu eylemleriyle bölgedeki idarenin daha sert güvenlik önlemleri alarak sivil kitleyi kendinden uzaklaştırmasını amaçlamaktadır. Bunun yanında çatışmalar sebepli olarak bölgeyi terk eden Suriyelilerin geri dönüşlerini engelleyerek bölgede hedefledikleri YPG/PKK kontrolündeki şerit hayalinin yaşaması bir diğer önemli amaçtır. YPG/PKK kontrolündeki bölgelerin TSK/ÖSO kontrolündeki alanlardan daha güvenli bir imaja sahip olması ise bu eylemler vasıtasıyla YPG/PKK’nın uluslararası kamuoyuna vermek istediği mesaj olduğu değerlendirilmektedir.
YPG/PKK’nın terör eylemleri ve bu eylemler üzerinden yürüttüğü siyasete karşı yapılması gerekenler konusunda ise şu önerilerde bulunulabilir. YPG/PKK’nın bölgedeki uzun vadeli hakimiyet kurma planlarının önüne set çekilmesi için bölgede hâkim olan Suriye Geçici Hükümeti idaresinin başta güvenlik kurumlarının işlevi ve yerel konseylerle koordinasyon olmak üzere kapasitesini arttırarak bölgede güçlü bir merkezi otorite konumuna gelmesi önerilmektedir. Ek olarak altyapı yatırımları ve konut projeleriyle bölge demografisinin yerleşik hali güçlendirilmelidir. Suriye Geçici Hükümeti’nin kontrolündeki sınır geçiş noktaları, bölge güvenliği için büyük önem taşıdığını bu sebeple bu bölgelerin güvenliği için SMO veyahut Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı olacak şekilde Sınır Muhafızları biriminin kurulması ve bu birimin yeterli teknolojik imkanlar ve eğitimlerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu süreçte Türkiye’nin eğitimi ve teknik destek başta olmak üzere Suriye Geçici Hükümeti’nin sınır kontrolünü güçlendirmek adına başat rol oynaması gerekmektedir. Buna ek olarak Ankara’nın bölgede YPG/PKK kaynaklı gerçekleşen her saldırıya YPG/PKK’nın çekirdek kadrolarının konuşlu olduğu karargahları havadan vurarak karşılık vermesi askeri müdahale önerilerinin ilk safhasını oluşturmaktadır. Nihai olarak YPG/PKK saldırılarının ekseriyetle Tel Rıfat, Menbic ve Ayn İsa merkezli eylemler olduğu ve Türkiye’nin bu bölgeleri terörden arındırılması için Rusya’yı öncelikle diplomatik yollarla harekete geçirmeye çalışması aksi halde bu bölgelere yönelik meşru askeri müdahalesinin gerçekleşeceğini deklare etmek gerekmektedir.