Rejimin İhtiyaçlarına Göre Şekillenen Genel Aflar
01 Kasım 2021

Esed rejiminin belli aralıklarla çıkardığı aflar içeriği ve uygulama süreçleriyle çoğu zaman tartışma konusu yaratmıştır. Robert Schuman Centre tarafından yayınlanan “Manipulating National Trauma: The Assad Regime’s Wartime Instrumentalisation of Presidential Amnesties” [1]başlıklı raporda bu af ilanlarının kronolojisi ve de rejimin bu ilanlardaki amaçları masaya yatırıldı. Mart 2011’den bu yana tam 20 kez genel af ilan eden Esed rejimi bu afların kapsamına dönem dönem asker kaçaklarını alırken bunun haricinde de siyasi suçlar başta olmak üzere muhtelif suçlardan hüküm giyenleri kapsamına aldı. Rejim hapishanelerindeki tutukluların önemli bir kısmı ise haklarında herhangi bir hüküm bulmadan tamamen gözaltı sebepli olarak alıkonuldukları için tüm bu afların kapsamının dışında kalmaktadırlar.

Kronolojik olarak savaş sürecini üç döneme ayıran rapora göre 2011-2012 arası dönem halk ayaklanmasının silahlı mücadeleye dönüşüm süreci olarak adlandırılırken 2012-2015 silahlı muhalefetin yükseliş dönemi, 2015-2021 arası ise rejimin geri dönüş süreci olarak sınıflandırılmakta.  2011-2012 arası ilk dönemde rejim tam 7 kez genel af ilan ederken bu aflar içerisinde “kandırılmış vatandaşların” rejimle uzlaşmasına yönelik olanlar ilgi çekmektedir. Rejim bu dönem gösterilere katılımları hasebiyle haklarında tutuklama kararı çıkarılan ve “kandırılmış” olarak nitelendirilen vatandaşların “teslim olmaları” ön şartıyla affına yönelik iki kez (Mayıs 2011 ve Kasım 2011) af çıkardı. Buna ek olarak siyasi suçluların özellikle de daha sonra cihadi gruplara katılacak olan hükümlülerin kapsama girdiği aflar da ilan edildi (Mart 2011, Mayıs 2011, Haziran 2011).  Özellikle Sednaya hapishanesindeki rejim muhalifi İslamcı figürlerin bu dönemde af kapsamında salıverilmesi pek çok uzman tarafından rejimin Suriye muhalefeti içerisindeki İslamcı tonların yükselmesine yönelik bir hamlesi olarak okunmaktadır.

2012-2015 arasında silahlı muhalefetin yükselişi döneminde ise rejim tarafından 6 kez af ilan edilirken bu afların yarısı (Mayıs 2012, Ekim 2013 ve Temmuz 2015) asker kaçaklarına yönelikti.  Bu dönemin rejim ordusunun pek çok cephede insan kaynağı anlamında sıkıntılar çektiği ve İran destekli milislerin yoğun şekilde cephe hattında görüldüğü yıllar olduğu hatırlandığında rejimin insan kaynağı sorununu çözmek amacıyla afları kullanmak istediği anlaşılmaktadır. Ki bu sürecin sonunda İdlib’in düşüşü ve Esed’in İdlib’deki kayıpları askeri anlamda insan kaynağı eksikliğine bağlamasının ardından Rusya’nın doğrudan müdahil olduğu döneme girilmiştir. Raporda rejimin geri dönüş yaptığı dönem olarak nitelendirilen 2015-2021 yıllarında ise 7 kez af ilan edilirken bu aflarda asker kaçaklarına ek olarak firari askerler ve rejime teslim olacak muhalifler de af kapsamına girmiştir (Şubat 2016, Temmuz 2016, Ekim 2018 ve Mar 2021). Rejimin Rusya desteğiyle birlikte önce denge kurup sonra teraziyi kendi lehine çevirdiği bu yıllarda Dera örneğinde olduğu gibi asker firarileri ve eski muhaliflerin rejimle uzlaşarak rejim saflarında milislere dönüşme süreci genel aflarla desteklenmiştir. Buradan afların içeriği ile alakalı Moskova’nın da etkisi olduğu sonucuna da varılabilir.

Raporda rejimin af zamanlamalarında dini ve milli bayramları da göz önünde tutarak dönem dönem bu ilanları ulusal birliğe yönelik faaliyetler gibi gösterdiği vurgulanırken afların uygulanması ve rejimin 10 yıldan beri süregelen güvenlik politikaları çerçevesinden bakıldığında tüm af süreçlerinin rejimin baskı politikalarının aracı olduğu iddia edilmektedir.

 

[1] https://middleeastdirections.eu/new-publication-wpcs-manipulating-national-trauma-the-assad-regimes-wartime-instrumentalisation-of-presidential-amnesties-pieter-both/ , Erişim Tarihi: 29 Ekim 2021.