Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tel Rıfat ve Menbiç’e yönelik askeri harekat gerçekleştirilmesi yönündeki açıklamalarının sonrasına denk gelen saha ziyaretimizde; bölgede artan nüfus şüphesiz ilk göze çarpan hususlardan biriydi. Öncüpınar sınır kapısından geçtiğiniz gibi boş arazilere dağılmış çadırları ve insanların imkansızlıklar içindeki hayat mücadelesini rahatlıkla görebilirsiniz. Öncüpınar’dan Azez şehir merkezine ulaşmanız çok uzun sürmüyor, nitekim diğer alanlara göre de yolun var olduğu söylenebilir. Şehir merkezine doğru ilerlerken gözünüz dışarıyı seyretmeye dalıyor ve giderek ne düşünmesi gerektiğini bilmeyen bir zihinle baş başa kalıyorsunuz. Bir tarafta çadırlar, bir tarafta hayata tutunan insanlar, bir koşuşturma içerisinde olanlar derken şehir merkezine geldiğinizi anlıyorsunuz. Klasik olarak nitelendirilebilecek bir nevi ilçe girişi kavşağıyla birlikte Azez bizi karşılıyor.
Azez sokaklarını adımlamak üzere arabayı kenara çektiğinizde sizi karşılayan herhangi bir park alanı ya da kuralı bulunmuyor, yeter ki boş bir alan bulabilin. Yalnızca bürokratik binaların çevresinde park etmeyi engelleyici, kalıp betonlar bulunuyor. Bu da bombalı araç saldırılarından korunmak arzusundan kaynaklanıyor. Suriye dosyasını takip edenler bilir, bombalı otomobil ya da motosiklet saldırıları, özgür bölgelerin en büyük güvenlik sorunlarından biri. Haliyle her gördüğünüz her araç her an patlayabilir hissini yaşayabiliyorsunuz, hele ilk kez Suriye’de bulunuyorsanız. Bu anlamda bende de fobi haline geline motosikletler, halkın ana ulaşım araçlarından biri.
Azez şehri, Suriye halk ayaklanmasının ilk yıllarından itibaren muhaliflerin kontrolünde bulunması ve hiç el değiştirmemesiyle bir farklılık ortaya koyuyor. Türk kamuoyunda Azez ve çevresi de Fırat Kalkanı Harekatı olarak algılansa da Azez, kendine özgü kimliğiyle varlığını sürdürüyor. Azez’in de tıpkı Antep’te veya İstanbul’da rastlayabileceğiniz kapalı çarşısı bulunuyor. Özellikle Antep’i görenler ve bilenler için Azez yabancılık çekilebilecek bir mimariye sahip değil. Osmanlı hakimiyeti döneminde Halep eyaleti içerisinde yer alan yer alan şehirler olması bakımından da gayet olası bir durum.
Azez’de gezdikçe kentin en temel belediye hizmetlerinden yoksun olduğu rahatlıkla görülebilir. Özellikle Türkiye’deki düzene alışık birinin eline çöp poşeti alarak sokaklara düşmemesi için seyahatini kısa tutması gerekiyor. Elbette sizin zihin dünyanız ile insanların yaşadığı zorlu şartları tek düze bir zeminde kıyaslamanız dahi doğru değil, bu kabul. Ancak bölgenin yönetiminde, var olan imkanlar özelinde dahi, yanlışlıklar olduğu rahatlıkla görülebilir. Söz konusu durumun yalnızca Azez için değil, tüm bölgeyi kapsadığını da ifade etmek gerekir. Bu noktada en önemli ve atlanan hususların başında bölgenin demografik değişimi gelmektedir. ZDH, FKH ve BPH bölgelerinin toplam nüfusunun 2.3 milyon olarak değerlendirildiği ancak 2011 öncesinde bu nüfusun neredeyse %25’i kadar nüfusa ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Bu nedenle yıllar içerisinde olağan dışı nüfus artışı, şehirlerin yetersizliği, altyapı eksikleri, maddi yoksunluk gibi sebepler bölgenin gelişiminin önündeki en büyük engeller olarak karşımıza çıkmaktadır.
Azez şehir merkezini bırakıp Afrin’e doğru ilerlediğinizde sizi normal şartlar altında 20-25 km arasında bir yol bekliyor. Ancak Afrin’e varmanız 1 saati aştığı gibi içinizin dışına çıkması da muhtemel hale geliyor. Afrin bölgesini hem şehir hem de topoğrafya olarak bölgenin incisi olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Afrin’e doğru ilerledikçe zeytin ağaçlarının bulunduğu alanların sıklaşmasıyla doğanın daha da yeşillenmesi şaşırtıcı olmamalı. Afrin şehir merkezine girdiğiniz anda nüfusun iç göç nedeniyle arttığı göze ilk çarpan hususların başında geliyor. Şehir merkezindeki hareketlilik oldukça yüksek, Afrin’in kendine has mimarisi ve daha nizami caddeleri sizi cezbetse de Azez’e benzer bir şekilde yaşanan ‘kaos’ ortamını görmezden gelmek mümkün değil.
Afrin ziyaretimizi hızlı bitirsek de şehir merkezinde gezmeyi ve halka temas etmeyi göz ardı etmiyoruz. Afrin’deki terör saldırıları; hücre bazlı geriletilse de Tel Rıfat merkezli roket ve havan saldırıları en büyük güvenlik endişesini oluşturuyor. Bu nedenle şehir merkezinde dahi hedef olabilmeniz çok olası, nitekim PKK için herhangi bir farklılık söz konusu değil. Buna rağmen halk, terörle ve ölümle yaşamayı öğrenmiş durumda. Afrin terörden arındırılsa da başta Afrin olmak üzere Azez, Mare vb. kentleri terörize eden Tel Rıfat’ın terörden arındırılmasının bu noktada önemi ortaya daha net çıkıyor.
Aynı günün içerisinde son ziyaret noktamız Mare’ydi, bir nevi Tel Rıfat’ın etrafında geziyorduk. Afrin dönüşü; uykusuzluk, sıcak ve yorgunluk nedeniyle tükenmek üzereydim. Özellikle Azez’e dönüş yolundaki ‘yolsuzluk’ akla gelince, tüm şartlarda uyuyabilme kartımı kullandım. Gözlerimi açtığımda Mare’deydik. Gece karanlığında geldiğim Mare’den yine gece karanlığında döndüğüm için yorumlama da bulunmayacak olsam da diğer kentlerle benzeri bir görüntünün bulunduğunu ifade edebilirim.
Suriyelilerin umudu tüm olumsuzluklara rağmen oldukça diri, şüphesiz bu durum sizi de etkiliyor. Halep denilince gözleri parlayan ve hemen duaya sarılanlarla Şam özgür olsa da sokaklarını temizlesem diyen insanları görmek sizin için şaşırtıcı olmamalı. Memleket denilen olguyu; zihnen oturtmak ya da gözlerde görerek hissetmek isteyenlere ‘seyahat’ önerisidir Suriye…