PKK’nın İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirdiği ve altı Türk vatandaşının hayatını kaybettiği terör eyleminin ardından saldırının faili ve yardımcıları yakalanıp adli süreç başlatıldı. Bunun yanında terör saldırısının emrini veren ve asıl sorumlusu olan PKK/YPG’ye karşı ise Pençe Kılıç Harekatı başlatıldı. Irak ve Suriye’deki hedeflerin hava harekatları ile hedef alınmasının ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla Suriye’de olası yeni bir askeri harekat tartışmaları alevlendi.
Pençe Kılıç Harekatıyla kuş uçuşu 700 km’yi aşkın bir hatta, Tel Rıfat’tan Kandil’e kadar, hava harekatı icra edildi. Aynı anda hem Irak’ta hem de Suriye’de gerçekleşen operasyonlar, PKK ile YPG arasında bir farkın olmadığını ve ikisinin de farklı isimler altında hareket eden ancak aynı örgüt olduğunun operasyonel dışa vurumu niteliğindeydi.
Irak sahasında Pençe-Kilit Harekatı devam etmektedir. Harekat kapsamında Irak’ın kuzeyindeki Zap bölgesinin neredeyse tamamının temizlenmiş olmasına karşın, Suriye’de sadece SİHA saldırıları ile örgütün üst düzey komutanları hedef alınmaktaydı. Irak’ta zaten halihazırda devam eden bir operasyon varken, Pençe Kılıç Harekatı ile Suriye’deki terörle mücadele yeni bir ivme kazanmıştır. Hem Irak hem de Suriye’deki hedeflerin birlikte vurulması, askeri niteliğinin yanı sıra siyasi bir mesaj da içermektedir.
Pençe Kılıç Harekatı, Pençe Kilit Harekatı ile beraber değerlendirildiğinde, Irak’taki askeri harekat sonuna doğru yaklaşırken, Suriye hattında ise önemli bir psikolojik ve askeri eşiğin aşıldı ifade edilebilir. Suriye’deki YPG varlığı 2019 senesinde gerçekleşen Barış Pınarı Harekatı (BPH)’den beri hem Rusya hem de ABD’nin koruması altındaydı. Rusya ve ABD’nin kontrol ettiği hava sahası ve bölgede bulunan askeri varlıkları sayesinde, YPG Suriye’de kendisine fiili bir güvenli bölge oluşturmuştu. Irak sınırından Kamışlı’ya kadar olan hatta ABD askerleri YPG’yi korurken, Kamışlı’nın batısı yani Amude, Derbesiye, Tel Temr, Ayn İsa, Ayn el Arab (Kobani), Menbiç ve Tel Rıfat bölgeleri Rus askeri tarafından korunmaktadır.
ABD ile Rusya’nın YPG’yi koruma görevini bu yönlü paylaşması geçmişe dayanmaktadır. 2019 yılında YPG ile Esed rejimi arasında yapılan anlaşmaya göre, YPG bölgesine hem Rus ordusu hem de Esed rejimi unsurları yerleşmiş ve YPG’yi TSK ile SMO’ya karşı korumaya almıştı. O günden bu yana, 2021 yılında ve yedi ay önce Türkiye yeni bir askeri harekat düzenlemeyi denese de, Rusya ve ABD’nin ortak tutumu ve işbirliği sonucunda askeri harekatlar ertelenmişti. Örneğin 2021 yılında ABD ilk defa Fırat’ın doğusundaki hava sahasını Rusya’ya açmış ve Türkiye ile Rusya arasındaki askeri dengeyi Rusya lehine değiştirmiştir. Söz konusu bu işbirliği Ukrayna savaşına rağmen devam etmiştir. Rusya Ukrayna’yı işgal ederken, Suriye’deki YPG bölgelerinde Rus askerleri ile Amerikan askerleri yan yana gelmiş ve grupça fotoğraf çekilmişlerdir. Fotoğrafı çekenin de bir YPG unsuru olması, fotoğrafı oldukça sembolik kılmıştır.
Rusya ve ABD bilfiil el ele vererek YPG’yi Türkiye’den ve Suriye muhalefetinden korurken, Esed rejimi ve İran’da ellerinden gelen desteği sağlamıştır. Esed rejimi YPG ile ortak askeri noktalar kurarken, İran’da Tel Rıfat özelinde Şii milisleri aracılığıyla YPG’yle yan yana saf tutmuştur. Türkiye ve Suriye Geçici Hükümeti en son yedi ay önce Suriye’de YPG’ye karşı yeni bir askeri harekat düzenlemeyi planladığında, ABD, Rusya, Esed rejimi ve İran bölgeye sevkiyat yapıp, engelleyici bir rol oynamışlardır. Bu ülkelerin bu çabalarına ek olarak Avrupa ülkeleri ve İsrail’de Türkiye’ye ve Suriye muhalefetine karşı tutum sergilemiştir.
Türkiye’ye ve Suriye muhalefetine karşı kurulan bu denli geniş çaplı ittifaka rağmen, Pençe Kılıç Harekatı gerçekleştirilmiştir. Bu askeri ve diplomatik anlamda büyük bir başarıdır. 2019’dan bu yana ilk defa YPG savaş uçakları ile hedef alınmış, diğer yandan da YPG’yi korumaya çalışan devletler bu çabalarında başarısız olmuştur. Psikolojik olarak YPG’nin kendini güvende hissettiği ortam yıkılmıştır. Nitekim YPG’nin lideri Mazlum Abdi’nin medyaya verdiği demeçler, örgütün ciddi bir endişe içinde olduğu görülmektedir. Örgüt lideri Türkiye’nin Rusya ve ABD’nin ortak kontrol ettiği hava sahasına girerek hava harekatı icra ettiğini ifade ederken, iki ülkeden de Türkiye’yi durdurmalarını talep etmiştir. Ukrayna’daki savaşa rağmen böyle bir çağrının yapılması ise ayrı bir duruma işaret etmektedir. Ancak örgütün kendini güvende hissetme duygusunu kaybetmesi, örgütün davranış biçimlerinin değişmesine ve korku içinde ani kararlar almasına yol açabilir. Nitekim YPG’nin Karkamış’ı ve Öncüpınar’ı hedef alması buna işaret etmektedir. Ayrıca, Mazlum Abdi’nin yaptığı açıklamada, kendisinin de çoğu zaman bulunduğu ABD ile ortak komuta merkezlerinin yakınının dahi Türkiye tarafından hedef alındığını aktarmıştır. Aynı zamanda Abdi, Türkiye’nin kendisinin birkaç kez öldürmeye çalıştığı iddiasında bulunmuştur. Abdi’nin bu açıklamaları, kendisindeki ve örgütteki psikolojik kırılmaya işaret etmektedir.
Psikolojik olarak yaşanan kırılmaya ek olarak, askeri açıdan da bir kırılma yaşanmıştır. Türk Hava Kuvvetleri’nin Suriye hattında hava harekatı icra etmesi ve savaş uçaklarının öncelikli olarak kullanılması, Türkiye’nin sahadaki askeri dengeyi değiştirmesi olarak okunabilir. Bölgede daimi olarak uçan SİHA’lar ile sadece üst düzey örgüt komutanları değil, aynı zamanda petrol üretim alanları, YPG karargahları, tünelleri ve hendeklerinin de hedef alınması, Türkiye’ye yeni bir askeri üstünlük sağlamaktadır. Nitekim BPH’den beri YPG’ye karşı askeri cezalandırma ve önleyici hamleler temelde topçu unsurları ve ateş destek vasıtaları ile yapılmaktaydı. Ancak bu yöntemin etkisi hava harekatlarına kıyasla oldukça sınırlıdır. Geçmişte yalnızca sınır hattına yakın bölgeler hedef alınırken, Pençe Kılıç Harekatıyla birlikte 70 km derinlikteki hedefler dahi vurulmaktadır.
Sadece derinlik değil, aynı zamanda zamansal olarak da bir kazanım yaşanmıştır. Pençe Kılıç Harekatı kapsamında düzenlenen ilk hava harekatları ve ilk operasyonel dalga sonrasında hava harekatların son bulmaması ve devam etmesi, askeri olarak Türkiye’nin Rusya ve ABD korumasını kırdığına işaret etmektedir. YPG’nin Suriye’deki varlığı Irak’a kıyasla hava harekatları için daha kolay hedeflerdir ve hava harekatların etkisi daha yüksektir. Bir yandan örgütün Suriye’deki varlığı hedef alınırken diğer yandan olası bir kara harekatı için askeri hedefler veya diğer bir deyişle saha yumuşatılmaktadır. YPG’nin de Türkiye’yi ve Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki bölgeleri hedef alması ile yakalanan askeri tırmanışa işaret etmektedir. Söz konusu askeri gerilimin devam etmesi ve hava harekatların sürmesiyle olası bir kara harekatı için uluslararası ortam ve saha şartları daha da elverişli hale gelmektedir.
Sonuç olarak, Pençe Kılıç Harekatı İstanbul’da gerçekleşen terör saldırısına yönelik yapılan bir cezalandırma harekatının ötesine geçme potansiyeli taşımaktadır. Sahada askeri ve psikolojik eşiğin aşılmasına yol açtığı da müşahede edilmektedir. Bu eşiğin aşılması, Türkiye’nin Suriye’de PKK/YPG’ye yönelik olası bir kara harekatı için zemin hazırlamaktadır.