FİLİSTİN MESELESİ
İslam dünyasının ve Filistin devletinin başkenti Kudüs-i Şeriftir. Filistin halkının maruz kaldığı ihlallerden üzüntü duyuyoruz. Hükümet olarak İsrail’in işlediği suçları kınıyoruz. İsrail’in Müslümanların manevi değerlerine saldırıları yeni değildir. 70 yıldır devam ediyor. Suriye Geçici Hükümeti olarak Suriye halkı olarak meşru mücadelelerinde Filistin halkıyla dayanışmamızı sürdürüyoruz. İslam dünyasının Suriye’ye yönelik acımasız saldırılar karşısında yaşadığı çaresizlik durumu, bugün Filistin halkına Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıların karşısında da aynı şekilde sürüyor. Bu üzücü bir durumdur. Bu Siyonist terör, 70 yıldır, Filistin halkını öldürüyor, yerinden ediyor. Dünya, Filistin halkına karşı her türlü adaletsizlik ve zulme karşı sessiz kalıyor. Birleşmiş Milletler kararları olmasına rağmen hiçbir tavır alınmadı. Aksine Trump döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıttılar. Bizim yapmamız gereken uluslararası toplumu ve örgütleri Filistin halkının meşru haklarını iade etmeye ve İslam mirasını korumaya davet etmektir.
Burada büyük etken Müslüman ülkelerin pasifliğinden kaynaklanıyor. Bugün Körfez ülkeleri başta olmak üzere İslam dünyasının liderliğine oynayanlar, yarışa girenler maalesef İsrail’le normalleşme ve ilişkileri düzeltme yolundadır. İran her zaman İsrail’e karşı mücadele ettiğini söylüyor. Ama işte bugün Kudüs Tugayları’nın nerede savaştığını kimleri katlettiğini görüyoruz. Kasım Süleymani Suriye’de on binlerce insanı katletti. Bugün Hizbullah “Kudüs” diyor ama 10 senedir, Suriye halkını katlediyor. Sanki Kudüs yolu Halep’ten Hama’dan veya Guta’dan geçiyormuş gibi. Tabi uluslararası toplumun sessizliği karşısında İsrail terör devleti, kendini durduracak kimse olmadığı için bu katliamları dünyanın gözü önünde işliyor.
Suriye halkı olarak Filistin’le birlikte durmamızın 3 temel nedeni vardır. Halkın Arap olması Müslümanlar için çok büyük bir manevi değeri olan Mescidi-i Aksa’nın olması üçüncüsü de insani boyutudur. İsrail, oradaki meşru toprakların hakiki sahiplerinin 70 yıldır topraklarına dönmesini engelliyor. Suriye Geçici Hükümeti olarak direnişi destekliyoruz.
İDLİB MESELESİ
Hükümetin İdlib bölgesini HTŞ’den kurtarma gibi bir politikası var mı? sorusu üzerine;
İdlib’le Gazze’nin karşılaştırılması çok sağlıklı değildir. Bugün Suriye’nin tüm bölgelerinden sürülen 4 milyon Suriye vatandaşının toplandığı yerdir İdlib.
Hizbullah ve İran’a bağlı olan milisler maalesef Suriye’deki demografik yapıyı değiştirdi. Sunni Araplar ve Sunni Türkmenleri kuzeye doğru itti. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı bölgelerine sürdü. Yani bunları Gazze ile karşılaştırmak sağlıklı olmaz. Suriye Geçici Hükümeti olarak, biz hep merkezi hükümet Esed’in kontrolü dışındaki bölgelerin tek bir hükümet altında birleşmesini, yönetilmesi noktasında politikalar istedik. Fırat’ın doğusunda emri vaki ile kurulmuş sözde bir PKK/PYD hükümeti mevcuttur. Bugün Suriye’nin Kuzey batısında Birleşmiş Milletler tarafından sınıflandırılmış örgütler tarafından yönetilmeye çalışılıyor. 122 ülke tarafından tanınan ılımlı bir muhalefet olarak, bizim halkımız buraları yönetiyor.
Uluslararası toplumun birçok uzantıları vardır sahada. Rejimin Rusya ve İran’ın İdlib’e karşı saldırılarına devam etmesi bu projeyi gerçekleştirmeyi zorlaştırıyor. Orada 4 milyon Suriyeli yaşıyor. 2 buçuk milyon da zorla göç ettirilen Suriyelilerden oluşuyor. Oradaki insanlara hizmet götürmek için sağlık ve milli eğitim müdürlüklerimiz Suriye Geçici Hükümetine bağlı. Bölge bizim kontrolümüzde olmamasına rağmen Koronavirüs olayında hükümetimizin Sağlık Bakanlığına bağlı olan bölgedeki müdürlüğümüz vasıtasıyla testler ve aşı hizmetleri götürdük. Bizim arzumuz Esed rejiminin kontrolü dışında olan tüm bölgelerini bir merkezi hükümet tarafından yönetilmesidir.
ULUSLARARASI TANINMA
Suriye Geçici Ulusal Koalisyonu çatı örgüttür. 122 ülke tarafından 2013’de tanınan Suriye’nin meşru temsilcilerinden oluşan bir koalisyondur. 1,5 yıl başkanlığını yaptım. Hükümet’te onun yürütme organıdır. Hükümet de uluslararası alanda tanınan bir kurumdur. 2013’de ne PKK/PYD’nin ne de terör örgütlerinin hâkim olduğu bir yer vardı. Bir rejim vardı, bir de muhalifler. Ondan sonra ülkelerin müdahil olmasıyla birlikte, rejim dünyadaki bütün teröristleri Suriye’ye çekerek, “muhalefetin tamamı teröristtir” diye niteledi. DEAŞ, PKK El-Kaide terör örgütlerini Suriye muhalefetine musallat etti. Esed’den gördüğümüz zarardan daha çok bu terör örgütlerinden zarar gördük. Bu terör örgütleri hiçbir zaman Esed’e karşı mücadele etmediler. Biz Esed’e karşı mücadele ederek Suriye topraklarının %70’ine hakim olmuşken, bu terör örgütleri muhalefetin hakim olduğunu bölgelere Esed ve uluslararası istihbarat örgütlerinin etkisiyle muhalefeti zayıf düşürmeye çalıştı.
REJİM BÖLGESİNDE SEÇİMLER
Suriye’de tek partili totaliter, askeri darbeyle gelen bir rejimden bahsediyoruz. Bugünkü rejim de onun devamıdır. 1963’den beri Suriye’de meşru seçimler yapılmıyor. Hiçbir zaman bir seçim olmadı. Şimdi Suriye’de bir siyasi süreç devam ediyor. Suriye muhalefeti olarak Suriye Ulusal Koalisyonu olarak, Suriye Geçici Hükümeti olarak, Suriye’deki çözümün ancak siyasi bir çözüm olacağına inandık. Uluslararası toplum nezdinde gerçekleşen ve Birleşmiş Milletler eliyle yürütülen tüm süreçlere pozitif olarak katkıda bulunduk. Esed halksız bir seçime gidiyor. 12 milyon insan Esed kontrolü dışında dünyanın her yerinde mülteci halindeler. Yeni anayasanın oluşturulması ve referanduma getirilmesi ile bir seçim yapılması gerekmektedir. Ancak Suriye’de hiçbir şey yokmuş gibi seçime gidiliyor. Amerika’ya yeni başkan geleli 100 günü geçti Suriye ile ilgili bir şeyden bahsetmedi. Amerika’nın Suriye meselesine mesafeli yaklaşımından İran, Rusya ve rejim faydalanıyor. Ancak bu Esed’e meşruiyet kazandırmayacaktır, bizim mücadelemiz devam edecektir. Tabii ki bu seçimleri saymıyoruz kendi halkını katleden, yerinden yurdundan eden, geçmişini tarihini yok eden bir rejimden bahsediyoruz ne seçimidir bu?
YPG’nin gücü kendisine verilen güç kadardır. Afrin’de ne kadar dayandığını gördük. Barış Pınarı Harekatı’nın hedefi Suriye’nin kuzeyini ve Türkiye’nin milli güvenliğini sağlamak, bölgeyi terörden arındırmaktı. Türkiye’nin milli güvenliği önemlidir. Türkiye bizi destekleyen ve mültecilerimiz barındıran tek ülkedir. Ayrıca orada Suriye’yi bölmek isteyen bir örgüt vardı. Amaç sadece Tel Abyad ve Resulayn değildi. Operasyon devam ederken güçleniyor denilen teröristlerin bir mukavemet gösteremediklerini gördük. Barış Pınarı Harekâtı bitmiş değildir, Amerika Menbiç’i sözde arındıracaktı ama yine sözünde durmadı.
EKONOMİ
Kalkınma politikaları izlemek için istikrar olması lazım. Güvenlik ve kanunlarla pekiştireceğimiz bir istikrar olmalı. Bizim birden fazla düşmanımız var. Bu bölgelerde refahı ve istikrarı bozmak için planlar yapıyorlar, bomba yüklü araçlar patlıyor, siviller öldürülüyor. Biz Suriye yönetimi olarak bölgemizi örnek bölgeler yapmak için uğraşıyoruz. Rejimden çıkıp bizim bölgemize gelen çok sayıda insan var. Burada da çok fazla nüfus yoğunluğu oldu, pandemiden sonra kapıları kapattık bu sayede vaka sayılarıda de düşüş gerçekleşti. Suriye’de yolsuzluk çok, silaha yatırım var. Parası olan da benzin, gaz kuyruklarında ama Allah’a şükür bizim bölgemizde istikrar var ancak istediğimiz seviyede değil. Avrupa’daki, Türkiye’deki Suriyeli iş adamları bölgemizi ziyaret ediyorlar ama hala istediğimiz seviyede değil.
EĞİTİM
Suriye Geçici Hükümetinin sorumlulukları büyük imkânları kısıtlıdır. Eğitim çok önemli, Suriye’deki çocuklar DEAŞ döneminde, PKK/PYD döneminde eğitimsiz kaldılar. Oradaki okulların restorasyonu yapıldı, eğitimlere başlandı. Maalesef 2 yıldan fazladır geçici hükümete destek yok. Geçici hükümet kontrolü altındaki bölgelerde ve İdlib’te faaliyet gösterdiğimiz için oradaki sağlık ve milli eğitim müdürlükleri bize bağlı. Suriye’nin resmi müfredatı işleniyor bazı bölgelerde Türkçe dersleri de var. Fırat’ın doğusunda ise müfredatı değiştirdiler. Oradaki durum çok tehlikeli, Marksizm ve Abdullah Öcalan’ın fikirleri ideolojileri dayatılıyor. Kürt Ulusal Konseyimiz de bu durumdan çok rahatsız.
Özgür Halep üniversitesinde 7 bin öğrencimiz vardı. Birçoğu zaten mezun oldu. Onların diplomalarının uluslararası tanınırlığı için uğraşıyoruz. Tabi şu anda bizim tanınmış bölgelerde 20 bine yakın üniversite öğrencimiz vardır. Özel üniversiteler de vardır. Antep Üniversitesi
El-Bab da ve Cerablus da üniversiteler açacaktır. Tıp fakültesi açılacaktır, onun için de uğraşıyoruz. Oradan mezun olan öğrencilerimizi lise diplomaları tüm dünyada geçerlidir. Ben üniversiteden bahsediyorum şuana kadar Esad rejimi Birleşmiş Milletlerde hala meşru gözüktüğü için bizim diplomalar tanınmıyor ama bizim lise diplomalarımız geçici hükümet tarafından onaylanan tüm diplomaları dünyanın her yerinde tüm üniversitelerde Türkiye’deki üniversiteler dahil olmak üzere geçerlidir.
SONUÇ
Suriye Gündemi’ne teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletiyle Suriye halkının kaderi birleşmiştir. Biz Türkiye’nin feryadını bunu bugün Kudüs’te de görüyoruz. Biz Arap ülkelerinin Suriye dosyasında rol oynaması için uğraşıyoruz. Tabi ki Türkiye’ye her zaman her konuda ister siyasi olarak Birleşmiş Milletler kararlarında olsun ister askeri destekler ister hizmet olarak çok teşekkür ediyoruz. Türkiye ile ortak menfaatlerimiz Suriye halkı olarak çıkarlarımız örtüşüyor. İnşallah stratejik ortaklığımız, demokratik ortaklığımız sürecek diye düşünüyorum.