Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa, Suriye’de yaşanan son gelişmeleri Fırat Kalkanı Harekatı’nın 4. yılında ülkesindeki değişimi Suriye Gündemi’ne anlattı.
Öncelikle bizlere Suriye Geçici Hükümeti’nin (SGH) Suriye sahasındaki varlığını ve faaliyetlerini anlatabilir misiniz?
Suriye Geçici Hükümeti, katil Esed rejimi DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinden kurtarılarak muhalefetin kontrolüne geçen bölgelerde (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekat bölgeleri) hizmet vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde çalışan SGH, 7 Bakanlık ve bunlara bağlı kurum ve müdürlükler aracılığıyla vatandaşlarımıza hizmet vermektedir.
Kısıtlı imkanlara ve terör örgütlerinin yol açtığı büyük yıkıma rağmen SGH birçok alanda faaliyet göstermektedir. Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı öncülüğünde askeri gruplar Milli Ordu çatısı altında birleştirildi. Bu sayede grupların askeri yapısı düzenli ordu yapısına dönüştü ve bu yapıyla Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatları icra edildi. Aynı zamanda, sivil ve askeri polis teşkilatları, sivil mahkemeler, terörle mücadele özel harekat birlikleri, emniyet müdürlükleri kuruldu, Tel Abyad sınır kapısı açıldı. Resulayn sınır kapısının açılması adına da çalışmalarımız sürmektedir.
Sağlık alanında, farklı uygulamalar birleştirildi, sağlık çalışanlarına çalışma belgesi verilmeye başlandı. Covid-19 salgını ile ilgili gelişmeleri anbean takip etmek ve bu bağlamdaki tüm çalışmaları, ilgili tüm makamlar ve Dünya Sağlık Örgütü ile koordine etmek amacıyla Sağlık Bakanlığımızın öncülüğünde kriz masası kuruldu. Bu bağlamda ayrıca, FKH, ZDH ve BPH bölgeleri ile Suriye’nin diğer bölgeleri arasında bulunan tüm geçiş noktaları tamamen kapatıldı.
Öte yandan, vatandaşlarımızın ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla diğer değirmenlerin yanı sıra günlük 45 ton üretim kapasitesiyle El Bab değirmeni açıldı.
Tel Abyad ve Suluk bölgelerine elektrik sağlamak için Kantari elektrik santralinde gerekli bakım çalışmaları yapılmış olup, benzer çalışmalar Resulayn bölgesinde de yapılmaktadır.
Çobanbey beldesinde ise; içme suyu ulaştırma, meteoroloji merkezi kurma, zeytinyağı analiz, hayvan yetiştirme, sebze ve meyve depolama, fidan yetiştirme gibi birçok proje yürütülmektedir.
Fırat Kalkanı Harekatı’nın 4. yıldönümünü geride bıraktık, değişimi nasıl değerlendirirsiniz?
Kahraman Mehmetçik ve devrimci askeri gruplarımızın omuz omuza vererek icra ettiği FKH, katil rejim ve DEAŞ, PKK/PYD terör örgütlerinden temizlenen bölgeyi savunmasız halkımız için güvenli bölge haline getiren, terör koridoruna neşter vuran bir harekat olarak tarih sayfalarında hak ettiği yeri alacaktır.
Bu uğurda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Harekat öncesinde bölgede hayat durmuştu. Ölüm, yıkım, zorla göç, insan hakları ihlalleri, ayrımcılık, etnik temizlik, demografik değişim en ağır şekliyle uygulanıyordu terör örgütleri tarafından. Ancak, Suriyeli ve Türk kardeşlerin yürüttüğü bu harekat sayesinde bölge ilelebet terörden kurtarıldı. Halkımız evlerine geri döndü. Bölge zulüm ve terörden kaçan tüm insanlarımız için güvenli bir yaşam alanı haline geldi ve terör koridoru projesi sonsuza dek yok edildi.
Bölgenin kurtarılmasıyla SGH, Türk kardeşlerimizin desteğiyle yerel meclisler kurarak gerekli ve temel hizmetleri sunmaya başladı. Bugün bölge capcanlı, hayat kokuyor. Hastaneler, okullar, yollar inşa edilerek birçok alanda hayati öneme sahip projeler yürütüldü ve yürütülmeye de devam edilmektedir. Bölgeyi ziyaret etmek, Türkiye ve Milli Ordumuza karşı yürütülen algı operasyonunun foyasını meydana çıkartmaya yeterli olacaktır. Bu vesileyle, terör örgütlerine karşı Türk kardeşlerimizle başlattığımız ortak mücadelemiz, bu örgütleri işgal altında kalan topraklarımızdan söküp atana kadar devam edeceğini vurgulamak isteriz. Zira bunu yapmazsak gelecek kuşaklarımıza huzur, güven ve barış içinde yaşama olanağını sağlamamış oluruz.
Terör örgütlerinin 3 bölgeden de temizlenmesi kontrol sahalarını bitirse de terör eylemlerini durdurmadı. YPG/PKK’nın özellikle sivilleri hedef alan saldırılar karşısında Batılı diplomatların tutumu ne oluyor?
Bilindiği üzere, başta ABD ve Fransa olmak üzere bazı ülkeler PKK/PYD terör örgütüne her türlü askeri, maddi ve teknik desteği sunmaktadır. Bu ülkeler, terör örgütünün kontrol ettiği bölgelerde Suriyelilere karşı işlediği suçları (adam kaçırma, zorunlu askerlik, soygun, adam öldürme, demografik değişim, bomba yüklü araçlarla eylem düzenleme...vs) görmektedirler. Diplomatlarla görüşmelerimizde ve yayınladığımız bildirilerde terör örgütünün bu ihlallerini ve suçlarını dile getirdik ve bu terör örgütünü desteklemelerinden dolayı bu eylemlerin hukuki ve ahlaki sorumluluğunu üstlenmelerini talep ettik.
Örneğin, yalnızca geçtiğimiz temmuz ayında, azılı terör çeteleri, kurtarılmış bölgelere yönelik 22 saldırı düzenleyerek insanlık ve savaş suçları işlemiş, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 36 kişi şehit olmuş, 147 kişiyi yaralanmıştır.
ABD’li Delta Crescent Energy şirketi ile YPG/PKK arasındaki petrol anlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu anlaşma, çok net bir biçimde gayrimeşru ve yok hükmündedir. Söz konusu yeraltı kaynakları Suriye halkının mülküdür. Dolayısıyla hiç kimsenin, bu kaynakları çıkartıp pazarlama veya anlaşma imzalama yetkisi ve hakkı bulunmamaktadır. Bu yetki ve hak sadece Suriye halkının meşru temsilcisine aittir.
ABD’nin bu çeteleri Suriye halkının temsilcisi olarak görmesi hakikaten ilginçtir. ABD bu anlaşma sayesinde Suriye halkının kaynaklarını çalan bu çetelerin işini kolaylaştırmaktadır. Zira anılan şirket, ABD yönetiminin onayı olmadan böyle bir anlaşmayı imzalamaya yeltenemezdi.
Burada, bu anlaşmadan doğacak maddi gelir nereye gidecek ve nasıl harcanacak, göçe zorlanan ve zor şartlarda çadırlarda ve tarlalarda yaşayan vatandaşlarımız bu gelirden nasıl yararlanacak sorularını sormamız lazım. ABD, bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu söylerken bir taraftan da egemenlik hakkı çerçevesine giren bu denli önemli bir anlaşmayı imzalama hakkını bölücü örgütüne nasıl tanıdığını anlamakta zorlanıyor insan.
Akaydat aşireti ile YPG/PKK ve Uluslararası Koalisyon arasında yaşanan derin ihtilaflara ilişkin görüşünüz nedir? Hükümet olarak bir çağrınız veya iletişiminiz oldu mu?
Suriye’nin işgal altındaki çeşitli bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımıza yönelik tutumumuz açık ve nettir. PKK/PYD terör örgünün işlemeye devam ettiği insanlık suçları yüzünden insani dram tavan yapmış ve mevcut durum patlak vermiştir. Hal böyle devam ederse durum daha da kötüleşecektir. Zira Suriyeliler ne pahasına olursa olsun zulme asla boyun eğmezler. Akaydat aşiretinin karşılaştığı soruna ilişkin olarak uluslararası taraflarla iletişime geçtik ve kendilerini sorumluluk üstlenmeye çağırdık.
Son olarak, yeni dönem hedefleriniz nelerdir? 2021 yılında bizi nasıl bir Suriye bekliyor, Geçici Hükümet terör örgütlerine karşı yeni adımlar atacak mı?
Birçok plan ve hedefimiz mevcuttur. Kurtarılmış bölgelere saldırı teşebbüslerini ortadan kaldırma ve bölgelerimize sızma eylemlerini önleme yönündeki gayretimiz devam edecektir. Gerek rejim ve destekçi milislerinin, gerek terör örgütü PKK/PYD’nin olası saldırılarına karşı koymak amacıyla daima hazırlıklı olacağız.
Ayrıca, üzerinde çalıştığımız birçok kalkınma projesi var. Bunlar, SGH kurumlarını sahada güçlendirmeye, vatandaşlarımızın refah seviyesini ve yaşam standartlarını iyileştirmeyi amaçlayan kalkınma projelerini hayata geçirmeye yöneliktir.
Terör örgütleriyle mücadele konusunda ise, bizler Türk kardeşlerimizle sürekli istişare ve işbirliği içinde her platformda birlikte hareket etmekteyiz. Suriye’yi bu çetelerden kurtararak vatandaşlarımızın evlerine dönmelerini sağlamaya ve özgür Suriye’yi inşa etmeye kararlıyız.