Kim Kimdir?
Türk SİHA’ları tarafından hedef alınan PKK’nın üst düzey ismi: Rezan Gelo Editör  
Rezan Gelo, PKK’nın ilk kuruluş yıllarında örgüte katılan Kamışlı doğumlu Yusuf Gelo’nun oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Yusuf Gelo’nun PKK’nın sözde kurucu lideri Abdullah Öcalan ile fotoğrafları bulunmaktadır. Rezan Gelo’nun kardeşlerinden 1962 doğumlu Nureddin Gelo, 1989 yılında PKK katılmıştır. 1991 yılında ise Türk güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Rezan Gelo’nun bir diğer kardeşi İsa Gelo’da abisinden yaklaşık 1.5 yıl sonra 1992’de Türk güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilmiştir. İsa Gelo ise 1965 doğumludur. Rezan Gelo, PKK içine doğmuş bir ailenin örgütçü bir diğer çocuğu olarak ilk dönemlerinden itibaren örgüt içerisinde faaliyet göstermiştir. Suriye/Kamışlı asıllı Rezan, PKK’nın Suriye’de alan kontrolü sağlamasıyla birlikte Suriye’ye gelerek burada faaliyet göstermeye başlamıştır. Yerel kaynakların ifadesine göre, PKK’nın 2014 yılındaki özerklik girişimlerinde yer almıştır. Rezan Gelo’nun bu çabaları ödüllendirilmiş, 2014 yılında sözde Cezire Kantonu’nun sözde Şehit Aileleri İşleri Komisyonu Başkanlığı görevine getirilmiştir. Rezan, 2016 yılında ise YPG’nin Cezire Kantonu’ndaki eş başkanlarından birisi olmuştur. Dört yıl boyunca bu görevi sürdürdükten sonra 2020 yılında SDG çatısında Sivil İşler Danışmanı görevinde bulunmuştur. Rezan Gelo’nun Mazlum Abdi ve dolayısıyla ABD ile yakınlığı olduğu ifade edilirken, Suriye kökenli olmasıyla nedeniyle görevlerinde yükselmiştir. Rezan Gelo, 23 Kasım 2022’de Türk SİHA’larının hedefi olunca PKK/YPG’nin Kamışlı sorumlusu olduğu ifade edilmiştir. Gelo’nun saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulduğu belirtilmiştir. Kutluhan Görücü  
Suriye Muhalefetinin Suriye Büyük Müftüsü- Şeyh Usame el-Rıfai
Suriye Sünni ulemasının önde gelen isimlerinden olan Şeyh Usame el-Rıfai 1944’te başkent Şam’da doğdu. Babası yine ünlü bir Şam alimi olan Abdulkerim el-Rıfai’dir. Üniversite eğitimini Şam Üniversitesi’nde Arap dili üzerine alan Usame el-Rıfai din adamlığı görevine ise 1971’deki mezuniyetinin hemen ardından Şam’da babasının adını alan Abdulkerim el-Rıfai camiinde imam olarak başladı. 1970li yılların sonların Suriye’de rejim ile İslami gruplar arasında yaşanan ve küçük çaplı bir ayaklanmayla sonuçlanan süreçte Esed rejimi tarafından  “Müslüman Kardeşler” grubuna bağlı olmakla suçlanan ve baskı gören Rıfai 1981’de ülkeden ayrılarak 2000 yılına kadar Suudi Arabistan’da sürgün hayatı yaşadı. Hafız Esed’in ölümü ve Beşar Esed’in yönetime geçmesi sonrası tekrar ülkeye dönen Rıfai başkentte etkin bir alim olarak dini çalışmalara devam ederken Esed rejiminin dönem dönem gösterdiği esnek tutumlardan faydalanarak yardım faaliyetlerine de öncülük etmişti. Kardeşi Sariya el-Rıfai ile birlikte etkin olduğu bu hareket Zeyd Cemaati olarak bilinmekteydi. Ayaklanma günlerinde ise halk talepleri ve muhaliflerin yanında pozisyon alan Rıfai Ağustos 2011’de (Ramazan ayı Kadir Gecesi) rejim güvenlik birimleri ve milislerinin saldırısı sonrası Şam’daki Abdulkerim el-Rıfai camiisinde cemaati ile birlikte darp edildi. Rıfai gibi Şam’da oldukça sevilen ve saygı gösterilen bir alimin karşılaştığı bir muamele Sünni ulema içerisinde muhalefet ile birlikte hareket edenlerin sayısının artmasına da yol açtı. Kısa bir süre sonra ülkeyi terk ederek Türkiye’ye geldi ve uzun yıllardı atıl olan Şam Alimler Birliği hareketini Suriye’den gelen diğer ulemanın da katılımıyla ihya etti. Nisan 2014’te ise İstanbul’da  Suriye İslam Konseyi’ni kurarak devrimi destekleyen ve muhalif kitlenin fetva/görüş ihtiyacını karşılayan bir yapıya liderlik etmeye başladı. 2021 Kasım ayında Beşar Esed’in Suriye Büyük Müftülüğü makamını lağveden kararı muhalefet tarafından kabul edilmezken Suriye İslam Konseyi Usame el-Rıfai’nin Suriye Büyük Müftüsü olarak seçildiğini duyurdu. Bu karar muhtelif muhalif siyasi ve askeri gruplar tarafından kabul görüp tebrik edildi.    
Esed rejiminin Fetvacısı, Makamı Kaldırılan Eski Suriye Büyük Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun
1949 Halep doğumlu olan Hassun din adamı olan babası gibi genç yaşta dini ilimlere yöneldi. Mısır’daki Ezher Üniversitesi’nde yüksek dini eğitimini tamamladı. Şafi Fıkhı üzerine doktora yaptı. Fetva literatürü üzerine çalışmaları olan Hassun aynı zamanda Arap dili üzerine de akademik eğitim aldı. Halep’te daha önce vaizlik görevinde de bulunan Hassun 2002 yılında rejim tarafından ülkenin en büyük ikinci şehri olan Halep’e baş müftü olarak atandı. 2005’te ise ölen Suriye Büyük Müftüsü Ahmed Kuftaro’nun ardından Beşar Esed tarafından Suriye Büyük Müftüsü olarak atandı. Göreve gelmesinin ardından Avrupa Parlamentosu da dahil olmak üzere çeşitli mecralarda Suriye rejiminin dini temsilcisi olarak konuştu. İnançlar arası diyalog vurguları yaptı. İç Savaşın ardından rejimden kopan din adamlarının aksine rejimin en önde gelen savunucularından olmaya devam etti. 2011 Ekim’de oğlu Sariya Hassun’u İdlib-Halep yolunda gerçekleşen bir pusuda kaybetmesi de bu tavrında etkili oldu. İlerleyen dönemde Rejim adına Batı’da intihar saldırıları gerçekleşebileceğine dair imalarla tehditler savurdu. Uluslararası Af Örgütü’nün iddiasına göre Sednaya Hapishanesi’nde iç savaş boyunca gerçekleşen idamların altında imza yetkisi olan rejim yetkilileri arasında Hassun da bulunmaktaydı. Raporlara göre Sednaya’da infaz edilen 10 binden fazla mahkumun sorumlularından olan Hassun’un muhaliflere karşı insanlık dışı metotlar uygulanması hususunda Beşar Esed’e danışmanlık yapanlar arasında olduğu iddia edilmektedir. Ekim 2015’te rejim resmi haber kanalı SANA üzerinden yayınladığı fetvada “rejim kontrolündeki alanlar haricinde yaşayanların imhasına” olur vermiş ardından gerçekleşen rejim hava saldırılarında birkaç gün içerisinde 100’den fazla sivil hayatını kaybetmiştir. Kasım 2021’de Beşar Esed tarafından Suriye Büyük Müftülüğü makamının kaldırılması ve yetkilerinin Fıkıh Konseyi’ne devri sonrası görevi sona erdi.  Esed’in bu kararında Fıkıh Konseyi yetkililerinin Hassun’a olan tepkisinin rol oynadığı ifade edilmekte. Hassun geçtiğimiz günlerde Suriye’den ayrılanların (mültecilerin) “ebedi cehennemlik” olduğunu Kuran ayetlerine dayandıran bir beyanda bulunmuş ve bu beyan Fıkıh Konseyi üyelerinde ciddi rahatsızlık ve tepkilere yol açmıştı.            
İran’ın Yeni Milis Gücü Haşimi Tugayı (47.Tabur)
Tahran’ın Suriye’deki yeni milis gücü Haşimi Tugayı 2020’nin son çeyreğinde milis devşirme  süreçlerini tamamlarken 2021’in ilk ayları itibariyle de sahada varlık göstermeye başlamıştır. 47.Tabur adıyla da bilinmektedirler. Merkezleri Elbu Kemal’de bulunurken Mayadin, Rakka, Deyrezzor, Halep ve Şam kırsalı bölgelerinde de teşkilatlanmaya başladıkları iddia edilmektedir. Ocak 2021’de İsrail tarafından gerçekeleştirilen hava saldırılarında Beer Hammar ve Sayba’daki mevzileri hedef alınmıştır. El-Monitor’e konuşan yerel aşiret kaynaklarına göre örgütün mevcut gücü 200 milis civarında olup tamamı Deyrezzor ve çevresindeki aşiret mensuplarından oluşmaktadır. Örgüt kuruluşu ve halihazırdaki yönetimiyle tamamen İran Devrim Muhafızları kontrolündedir. Emir ve komutada İran Devrim Muhafızlarından bağımsız ya da otonom bir yapıları bulunmamaktadır. Örgütün liderliğini İran’ın görevlendirdiği Yusuf Hamdan (Ebu İsa el-Meşhedani) ve Musa Mahmud’un yaptığı ve her iki figürün de Şii olduğu yerel kaynaklarca belirtilmektedir. Ebu İsa el-Meşhedani bölgede İran desteği ve korumasında dönem dönem sivillere karşı kriminal eylemlere girmiş karanlık bir profil olduğu iddia edilmektedir. Şimdi Şiilik ve İran propagandasının öncüsü olan Ebu İsa el-Meşhedani savaşın önceki senelerinde bir dönem ÖSO saflarına geçmişse de daha sonraları bölgede Esed rejimi adına ajanlık faaliyetleri yürütmüştür. Örgüt cephe hattında çatışmalara katılmakla birlikte şimdilik en önemli vazife olarak İran’ın bölgedeki devlet dışı aktörleri kendi safına çekme projesi olan Fırat Vadisi Aşiretler ve Kabileler Konseyine yeni üyeler kazandırmayı üstlenmektedir. Yerel kaynaklara göre bölgedeki aşiret liderleri ve önde gelenlerinden konseye katılmayı kabul edenler doğrudan Tahran tarafından sağlanan ekonomik, askeri ve siyasi kazanımlara sahip olmaktalar. Elbukemal ve çevresinde İran desteğiyle kimi konut ve mülklere el koyarak gelir oluşturan Haşimi Tugayı dönem dönem rant paylaşımı konusunda sorun yaşadığı yerel aktörlerle sürtüşmektedir. Bilhassa Ulusal Savunma Güçleri ile yaşadıkları bu sürtüşmeler dönem dönem küçük çaplı çatışmalara evrilmektedir.    
Şeyh’ül Akl Hikmet Selman el-Hicri:
Bölge Dürzilerinin dini lideridir (Şeyh’ül Akl). 1965’te Venezuela’da doğdu. Üniversite eğitimini Şam Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde aldı. Köklerinin dayandığı Suveyde ili Kanavat köyüne 1998’de tekrar dönmeden önce aralıklarla uzun yıllar Venezuela’da yaşadı. Aynı aileden gelen Şeyh Ahmed el-Hicri’nin 2012’deki ölümünün ardından dini liderlik makamına çıktı. Suveyde’de Hicri’ye bağlı adamlar bir başka Dürzi dini lider olan Şeyh Yusuf el-Cerbu ile birlikte Suveyde’de rejime bağlı milis güçlerinden olan Dir el-Vatan grubunun ortaya çıkışında etkin oldular. Hicri ve çevresindeki figürler doğrudan Esed rejimi tarafından fonlanmaktadırlar. Hicri rejim adına muhaliflere karşı konulabilmesi için halkın silahlandırılmasına dair yaptığı çağrıyla da bilinmekte. Hicri ayrıca bölge gençlerine rejim ordusuna katılmalarına yönelik de çağrıda bulunmuştu. Gördüğü saygıya karşın Hicri’nin çağrısına olumlu şekilde karşılık veren Dürzi gençlerin sayısını birkaç yüzden fazla olmadığı düşünülmekte. Hicri geçtiğimiz aylarda Suveyde bölgesinde yerel unsurlarla rejim unsurları arasındaki gerginliklerin sona ermesi adına Rus askeri yetkililer ile bizzat görüştü. Rejim üst düzey askeri unsurlarından Tuğgeneral Luay Ali’nin Hikmet el-Hicri’ye bir görüşme esnasında hakaret ettiği iddiası Suveyde’de büyük tepkiye yol açmıştı. Hicri ayrıca 2021 yaz aylarında Dera’da yaşanan çatışmalarda itidal çağrısı yaparken Dera halkının yanında olduğunu vurgulamıştı. Hicri Daeş tarafından alıkonulan Dürzi esirlerin kurtarılması, Daeş saldırıları başta olmak üzere Suveyde’de çatışma ve saldırılar sonucu hayatını kaybeden Dürzilerin ailelerine maddi yardımlar yapılması gibi sosyal meselelerde inisiyatif almıştır.  
Yeni Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşleri Bürosunda Levant İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich
1966 doğumlu Ethan Goldrich lisans ve lisansüstü eğitimlerini Kamu Politikası ve Uluslararası İlişkiler alanlarında Cornell ve Princteon Üniversitelerinde almıştır. Eğitiminin akabinde Amerikan hariciyesinde çalışmaya başlayan Goldrich 1989-1991 arasında  ABD’nin Kudüs elçiliğinde konsolosluk memuru olarak çalıştı. 1991-1992 arasında Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu ve Güney Asya İlişkileri biriminde uzman yardımcılığı görevinde bulunan Goldrich 1992-1994 arasında ise bakanlığın Arap Yarımadası İlişkileri biriminde Kuveyt’ten sorumlu olarak görev yaptı. 1996-2000 yılları arasında ABD’nin Kuveyt büyükelçiliğinde Siyasi Departman sorumlusu olarak çalışan Goldrich ABD’nin Irak’a müdahale ettiği yıllarda ise (2001-2005) Londra büyükelçiliğinde Yakın Doğu Gözlemcisi olarak görev alırken 2003 yazında Bağdat’ta  Irak’taki geçici yönetim ekibinde görev aldı. 2005-2007 arasında ABD’nin Trablusgarp büyükelçiliğinde maslahatgüzarlık görevini ifa eden Goldrich Kafkas bölgesine yönelik görevlendirmelerin ardından 2014’te tekrar Ortadoğu’da görevlendirilerek ABD’nin Abu Dhabi büyükelçiliği maslahatgüzarlığı görevine getirildi. 2014ten bu yana farklı görevler altında ABD’nin körfez ülkeleriyle ilişkileri alanında görev aldı. Abu Dhabi’deki görevi esnasında medyaya sızdırılan mail yazışmalarında BAE’nin Mısır’a gönderdiği drone sevkiyatlarıyla yaptırım gerektiren ihlallerde bulunduğunu merkeze ilettiği bilinmektedir. 2021 Eylül itibariyle Yakın Doğu İşleri Bürosunda Levant İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görevlendirilen Goldrich güçlü Ortadoğu tecrübesine sahip olmakla birlikte Arapça, İbranice ve Rusça bilmektedir.  
Fransız Mahkemelerince Hapis Cezası Verilen Beşar Esed’in Amcası Rıfat Esed
Mevcut rejim lideri Beşar Esed’in amcası, eski lider Hafız Esed’in kardeşi olan Rıfat Esed 1937’de Lazkiye’ye bağlı Kardaha’da doğdu. Şam Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Ekonomi bölümünden mezun oldu. 1963’te Baas askeri darbesine müteakip orduya katıldı. 1965’te Baas Partisi’nin asker kanadına yakın bir özel güvenlik biriminin başına geçti ve parti içindeki sivil-asker çatışmasında askeri kanadın darbe yapmasına katkı sağladı. 1960’lı yılların sonlarında Şam Kabun’daki tankçı birliklerinde görev aldı. Hafız Esed’in Salah Cedid’e karşı gerçekleştirdiği rejim içi darbede ağabeyi Hafız’ın önemli yardımcılarından oldu. Hafız Esed’in rejime tek başına hakimiyetinin ardından 1971’de Rıfat Esed Saraya el-Difa adlı rejim özel muhafız birliğinin başına geçti. Saraya el-Difa Lübnan İç Savaşı’nda ve Müslüman Kardeşler ayaklanmasının bastırılmasında rol aldı. Hama katliamında rol oynadığına dair hakkında ciddi suçlamalar bulunan Rıfat Esed bu suçlamaları reddetmektedir. Saraya el-Difa 1980lerin ortasından itibaren Cumhuriyet Muhafızları ve 569.Birlik adı altında ikiye bölündü. 569.Birlik bugün faal olan 4.Zırhlı Tümen’in selefidir. 1984te Hafız Esed’in rejim içi siyasi tercihleri sebebiyle ağabeyi ile ters düşmüş ve komutasındaki güçlerin desteği ile darbe yapmaya kalkmıştır. Hafız Esed destekçilerinin direnişi sonucu büyük bir çatışma yaşanmadan bu girişimin bertaraf edilmesinin ardından Hafız ile Rıfat arasında bir sulh sağlanmıştır. Yine de Rıfat Esed tüm askeri görevlerinden el çektirilmiş buna karşın sembolik bir görev olan Başkan Yardımcılığına getirilmiştir. Buna ek olarak SSCB, İspanya ve Fransa’da fiili bir sürgün hayatı sürmeye zorlanmıştır. Beşar Esed’in Hafız Esed’in ardından rejimin liderliğine aday olmasına pek çok sefer karşı çıkarak sesini yükseltse de rejimi ele geçirme arzusu sonuca ulaşmadı. Halihazırda Fransız yargı makamlarıyla başı dertte olan Rıfat Esed kamu fonlarını zimmetine geçirme ve kara para aklama suçlamaları ile yargılandığı davada Fransız mahkemelerince hapis ve mal varlığına el koyulma cezasına çarptırıldı. Rıfat Esed’in itiraz ettiği bu karar Eylül 2021’de Temyiz Mahkemesi tarafından onaylandı.
Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdür Yardımcısı Cevdet İsmail
1960 yılında Tartus’ta bulunan Junaynet Ruslan kasabasında dünyaya gelmiştir. Human Rights Watch Raporuna göre, Özel Harekât Birimi Komutanı Albay İsmail, Deraya’daki gösterileri bastırmak için gönderdiği birliğe göstericilerin vurulması için sözlü emir vermiştir. Al-Mezzeh Askeri Hapishanesindeki çok sayıda mahkûmun tasfiye edilmesinde doğrudan sorumlu sayılmaktadır. Avrupa Birliği tarafından Temmuz 2012 tarihinde rejimde 27 kişiyle birlikte rejime karşı yaptırımlar listesine eklenmiştir. 2015 yılında Birleşik Krallık tarafından, İsmail’in mal varlıklarına el konulmuştur. 2016 yılında Esed tarafından Süveyde’de bulunan Devlet Güvenlik Şubesi Başkanlığına atanmıştır. Cevdet İsmail ve eski Güvenlik Şubesi Tuğgeneral Vakıf Nasır ile Süveyde vilayetinde adam kaçırma olaylarına dahil olmuştur. 2018 yılının başlarında Tümgeneral rütbesine yükselmiş ve daha sonra Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olmuştur. Tümgeneral Cevdet İsmail’in rejimin operasyonlarında ölen iki kardeşi ve Terör Mahkemesinde yargıç olan Tuğgeneral Samer İsmail adında bir kardeşi vardır.
Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Cemil Hasan
952’de Humust’a doğmuştur. 1972’de Harp Okulunda Hava Kuvvetlerine katılmıştır. 2009 yılında Tümgeneral unvanına sahip olmuştur. Suriye İç Savaşının en etkili komutanlarından biri olarak gösterilmektedir. “Ben bir milyon insan öldürmeye hazırım. Beni daha sonra Uluslararası Ceza Mahkemesine götürmenize razıyım” sözleriyle tepki çekmiştir. Deyr Ez Zor Doğu Bölgesinde Hava Kuvvetleri İstihbarat Şube Başkanı olarak çalışmıştır. 2009 yılında, Tümgeneral Abdulfettah Kudsiye’nin yerine getirilerek, daha önce başkan yardımcısı olduğu Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesinin Başkanı olmuştur. Tümgeneral Hasan 2011’den 2018’e kadar 7 defa Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı olarak göreve getirilmiştir. Suriye İç Savaşı boyunca mezhepçi politikalar izlemiştir. Sünni komutanların görevlerine son verip yerlerine Alevi mezhebine mensup kişiler getirerek ordu yönetiminin %99’unun Alevi komutanlardan oluşmasını sağlamıştır. Tuğgeneral Süheyl el-Hasan ve milislerinin manevi babasıdır ve Rusya ile iyi ilişkileri olduğu bilinmektedir. Keza ofisinde rejim bayrağı dışında 3 Rus bayrağı asılıdır. Rejime karşı yaptırımlar listelerinde Kanada listesinde 14, Avrupa Birliği listesinde 10, İngiltere’nin listesinde ise 146. sırada yer almaktadır.
Rusya’nın Suriye’deki Güçlerinin Komutanı Korgeneral Evgeny Nikiforov
Rusya Federasyonu’nun Suriye’deki güçlerinin komutanı olan Nikiforov 1970 doğumlu olup 1991’den bu yana Rus ordusu bünyesinde bulunmakta. 1991’de Kolomen Yüksek Topçu Okulundan mezun olan Nikiforov takip eden yıllarda Müşterek Sınıflar eğitimi ve Rus Genelkurmay Akademisinde kurmaylık eğitimi aldı. 1991-2002 arası dönemde Rus Ordusu Uzak Doğu Askeri Bölgesinde topçu ve anti-tank müfrezesi kumandanlığı görevinde bulundu. 2005-2010 arasında Uzak Doğu Askeri Bölgesi 83.Hava Muharebe Tugayı hava indirme müfrezesi komutanlığı görevini ifa etti. 2012-2017 arasında ise Güney Askeri Bölgesi’nde Vladikavkaz’da konuşlu 58.Ordu’da komutan yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevin ardından aynı askeri birlikte komutanlığa yükseltildi. 58. Ordu’da görev aldığı dönemlerde 2014’te Ukrayna Hava Kuvvetleri'nin İlyuşin İl-76 uçağının Ukrayna’daki ayrılıkçı Rus güçleri tarafından düşürülmesi hadisesi ve Rus paralı askerlerin Ukrayna ordusuna karşı cephedeki faaliyetleri hususunda Ukrayna merciileri Rusya’yı suçlarken Nikiforov da bu olaylarda parmağı olan askeri figürlerin başında sayılmaktadır. Haziran 2021’de General Alexander Chayko’nun yerine Rusya’nın Suriye’deki güçlerinin komutasına atanan Nikiforov’un Ukrayna tecrübesinin haricinde Çeçenistan’da da savaş tecrübesi yaşadığı iddia edilmekte.