Kim Kimdir?
Aimee Cutrona
Aimee Cutrona Suriye asıllı olduğu iddia edilen diplomat Aimee Cutrona, Biden yönetimi tarafından Şubat 2021’de Joel Rayburn’un yerine Suriye Özel Temsilci Vekili görevine atandı. Aimee Cutrona aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşleri Bürosunda Levant İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapıyor. Diplomatik kariyerine 1999’da başlayan Cutrona, ABD’nin El Salvador, Etiyopya, Katar ve Mısır’daki büyükelçiliklerinde çeşitli pozisyonlarda hizmet verdi. 2016-2019 arası dönemde Bahreyn’in başkenti Manama’da Misyon Şefi Yardımcılığı görevinde bulundu. Washington’daki görev döneminde Yakın Doğu İşleri Bürosu’nda Irak, Cezayir ve Tunus ile alakalı çalışmalarda bulundu. ABD’nin bölgedeki diplomatik faaliyetlerine katkı vermesi beklenen Cutrona, Mart ayında Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Nasır el-Hariri ile Suriye’deki son gelişmelerin ele alındığı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Filistin Kurtuluş Ordusu
Esed rejimi yanlısı Filistinli milis gücü Filistin Kurtuluş Ordusu (FKO) ülkede yaşayan Filistinlilerin zorla silah altına alınması uygulamasının aktörlerindendir. Bu özelliği ile bir nevi rejim ordusunun “Filistinliler Tugayı” işlevi görmektedirler. Esed rejimi ile benzer şekilde seküler Arap milliyetçisi çizgisindedir. 2020’ye kadar FKO lideri olan Tarık el-Hadra’nın kardeşi Tümgeneral Hazem el-Hadra ise Esed’in ordusunda bir dönem Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmıştır. Örgütün yıllardır liderliğini yürüten Tümgeneral Muhammed Tarık el-Hadra, 2020’de 79 yaşında ölünce yerine Tuğgeneral Ekrem Muhammed el-Salti getirildi. Esed rejiminin haricinde özellikle Filistinli milis gruplarla yakın ve koordineli ilişki içindelerdir. Şam, Rif Şam, İdlib ve Hama kırsalları, Dera ve Suveyde’de Hizbullah ve Rejim Ordusu ile birlikte çok sayıda çatışmaya katıldılar. Rejim ordusundan ayrı bir yapısı olmasına karşın rütbeli unsurları rejimin askeri okul ve kurumlarında eğitim almaktadır. Tarık el-Hadra’nın 2019’daki beyanına göre, 6000 aktif personeli olan FKO’nun savaşın başından bu yana en az 300 milisinin öldüğü bilinmektedir. Milis kayıplarının önemli kısmı Şam ve Suveyde kırsalındaki çatışmalarda gerçekleşmiştir. Çatışma kaynaklı kayıpların haricinde muhaliflere karşı savaşa taraf olmamak için firar girişiminde bulunan 30’dan fazla milisin de rejim tarafından işkence ile infaz edildiği bilinmektedir.      
Bakara Aşireti
Deyr ez-Zor’un en büyük ikinci aşireti olan Haseke, Halep ve Rakka’da da mensupları bulunan Bakara Aşireti’nin aynı zamanda Irak ve Türkiye’de de üyeleri bulunmaktadır. Büyük bir aşiretler birliği olan Bakara’nın net nüfusu bilinmemekle birlikte en az 500 bin mensubu olduğu  tahmin edilmektedir. Bu büyük nüfusun içerisinde birliği oluşturan çok sayıda orta ölçekli aşiret bulunmaktadır. Bakara aşireti birliğini oluşturan aşiretler şu şekilde sıralanabilir: Ebu Badran, Ebu Arab, Hamad Abed, Elayaan, Ebu Mayş, Ebu Musab, el Halamiyye, el-Meşhur, Abiydaat, Elbu Sultan, Ma’ra, Ebu Şelhuum. Aşiretin önde gelen liderlerinden Şeyh Navaf el-Beşir iç savaşın ilk yıllarında muhalif pozisyon ve söylemi ile rejim karşıtı konumda olsa da ilerleyen dönemde İran’ın aracılığıyla rejim ile uzlaşmıştır. Bu uzlaşı anlaşması Beşir’in İran tarafından etki altına alınmasına ve Deyr ez-Zor’da İran’ın siyasi ajandası doğrultusunda hareket etmesine yol açmıştır. Sünni Arap nüfustan müteşekkil olan aşiret, az sayıda Şii Arap da barındırmaktadır. Şecere olarak atalarını Ehli Beyt’e dayandıran aşiretin köklerini İran, bölgede Şii inancının yayılması için bir zemin olarak kullanmıştır. Bakara aşiretinin yoğun olarak yaşadığı Deyr ez-Zor kasaba ve köyleri 1980’den sonra önce Cemil Esed’in daha sonra da İran ve İran yanlısı unsurların çabalarıyla düşük seviyede de olsa Şiileşme temayülüne şahit olmuştur. Bölgede Hüseyniyeler dahi kurulmuştur. Aşiretin rejim yanlısı tutumu ve Şii azınlığı savaş döneminde rejim yanlısı milis gücü Liva el-Bakır’ın ortaya çıkmasıyla somutlaşmıştır. Üyelerinin ekseriyeti tarım ile geçimini sürdürmektedir. Aynı zamanda çok sayıda tüccar ve siyasi de yetiştiren aşiretin, bölgedeki siyasi etkisi Fransız ve Türk idarelerine kadar dayanan bir maziye sahiptir.  
Liva el-Bakır
Adını Şii inancının imamlarından Muhammed el-Bakır’dan esinlenen rejim yanlısı milis gücü Liva el-Bakır’ın kuruluşu, savaşın ilk yılları olan 2012’ye dayanmaktadır. Halep, Hama, Rakka ve çöl bölgelerinde rejim adına sayısız operasyonun parçası olarak çatışmalara girmiştir. Humus kırsalında da faal olan örgüt, özellikle Ithriya-Suhne yolu olmak üzere Humus kırsalında dönem dönem DEAŞ ile karşı karşıya da gelmektedir. Liva el-Bakır kuruluşundan bir kaç sene sonra İran’ın öncülüğünde oluşturulan Yerel Savunma Güçleri’nin çatısı altına girmiştir. Net milis sayısı bilinmemekle birlikte en güçlü dönemlerinde milis sayılarının 3 bine ulaştığı tahmin edilmektedir. Milislerinin büyük kısmı Bakara Aşiretine bağlıdır. Halep ve Deyr ez-Zor’da varlığı bulunan Bakara Aşireti, nüfus olarak ekseriyetle Sünni olsa da azınlık Şii üyeleri de bulunmaktadır. Liva el-Bakır’daki aşiret üyelerinin ekseriyeti Şii’dir. Suriyeli Şiilerin etkin olduğu bir milis gücü olarak Liva el-Bakır, İran’ın Suriye’deki yerel uzantıları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Hizbullah ile de yakın temasta olan örgütün önde gelen liderleri Halid el-Hassan ve Ebu el-Abbas’ın 2006’da Hizbullah yanında İsrail’e karşı gönüllü olarak savaştıklarına dair iddialar mevcuttur. Halep’in rejim tarafından kuşatılmasında rol oynayan örgüt, Afrin operasyonu arefesinde Esed  rejimi tarafından sembolik destek amaçlı Afrin’e de militan yollamıştır. Örgüt, muhaliflerin Halep’ten çekilmesinden sonra Halep’te ulaşım sektörünü kontrolü altına alarak şehrin ekonomisinden pay elde edip Halep’teki konumunu tahkim etmiştir.
Biden Yönetiminin Ulusal Güvenlik Konseyi’nde "Orta Doğu ve Afrika Direktörü" Olması Beklenen Brett McGurk
20 Nisan 1973 tarihinde Pensilvanya eyaletinde doğan McGurk, hem siyaset bilimi hem de hukuk üzerine üniversite eğitimi almıştır. 2003 yılına dek kendi mesleğini icra etmiş daha çok hukuk ve yargı alanında çalışmalarını sürdürmüştür.[1] İlk olarak 2004 yılında ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nde çalışmaya başlayan McGurk, 2012 yılına değin 3 büyükelçinin danışmanlığı da dahil olmak üzere çeşitli görevlerde bulunmuştur. Irak eski başbakanı Nuri el Maliki ile olan yakınlığıyla bilinmektedir.[2] Ayrıca 2005 ve 2009 yılları arasında (NSC)Ulusal Güvenlik Konseyi’nde çalışmış, savaş sonrası Irak’ın şekillendirilmesinde ve Irak ile ABD arasında imzalanan anlaşmalarda pay sahibi olmuştur.[3] Brett McGurk 2007 yılında George Bush tarafından Irak’ta uygulanmaya başlanan, askerlerin daha yoğun kullanıldığı ve güvenliğin sağlanmasının öncelik olduğu ‘’tırmanma’’ stratejisinin mimarlarındandı.[4] 2013 yılında DAEŞ’in en büyük genişlemesinden önce, McGurk Obama’yı birkaç kez uyarmış ve Irak yönetiminin tek başına DAEŞ tehdidiyle baş etmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. O dönemde tehdidi en önce fark edenlerden biri olması daha sonra kendisine Beyaz Saray’da ciddi kredi kazandırmıştır.[5] 2014 yılı ortalarında DAEŞ Irak topraklarının önemli bir bölümünün hâkimiyken Haydar el İbadi’nin göreve getirilmesi sürecinde öncü rol oynamıştır.[6] Irak ve Suriye’de DAEŞ karşıtı kurulan koalisyonun bir araya gelmesinde ve diğer ülkelerin koalisyona askeri/ekonomik anlamda destek sağlamasında uzun süreli çaba göstermiştir.[7] 2014 Eylül ayından 2015 Kasım’ına kadar bir önceki temsilci General John Allen’ın yardımcısı olarak görev yapan McGurk 2015 yılında görevi devralmış ve Obama tarafından DAEŞ’le mücadele uluslararası koalisyon ABD özel temsilcisi olarak atanmıştır. [8] Suriye’de yürütülen operasyonlarda YPG/PKK’ya özel önem veren McGurk, ABD tarafından YPG’ye verilecek silahların daha rahat teslim edilmesini ve YPG/PKK’nın meşruiyet kazanmasını sağlamak için SDG’nin kurulması fikri ortaya koymuştur.[9] McGurk; YPG/PKK’lı lider Polat Can ile birlikte çektirdiği fotoğraflar ve Türkiye aleyhine çalışmaları nedeniyle uzun süredir Ankara’nın tepkisini çekmekteydi.[10] Normal şartlarda görev süresi 2019 yılı Ocak sonunda dolacak olan McGurk, sürenin dolmasını beklemeden Trump’ın Suriye’den çekilme kararına yönelik yeni politikasına tepki olarak görevinden istifa etmiştir. Bu karar üzerine Trump kendisini tanımadığını belirtmiş ve McGurk’ü tribünlere oynamakla itham etmiştir.[11] Bu çalışma Duhan Can Yılmaz‘ın çalışmaları sonucu hazırlanmıştır Kaynakça: [1]http://www.allgov.com/news/appointments-and-resignations/ambassador-to-iraq-who-is-brett-mcgurk?news=844326[2]https://foreignpolicy.com/2012/03/27/opposition-emerges-to-obamas-choice-for-iraq-ambassador/[3]https://www.state.gov/r/pa/ei/biog/bureau/213058.htm[4]https://georgewbush-whitehouse.archives.gov/government/mcgurk-bio.html[5]https://abcnews.go.com/Politics/times-obama-administration-warned-isis-threat/story?id=25843517[6]https://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-usa-mosul-exclusive-idUSKCN12314Z[7]https://www.pbs.org/newshour/nation/defense-foreign-ministers-plan-next-steps[8]https://www.reuters.com/article/us-mideast-crisis-whitehouse-mcgurk/obama-names-brett-mcgurk-as-envoy-to-coalition-fighting-islamic-state-idUSKCN0SH1XT20151023[9]https://www.haberler.com/en-tepedeki-isim-pkk-nin-amerika-yla-10303962-haberi/[10]https://www.dailysabah.com/politics/2016/02/03/us-special-envoy-meets-with-former-pkk-militants[11]https://www.bbc.com/news/world-us-canada-46661384
PKK’nın Gençlik Örgütü: Devrimci Gençlik Hareketi (Tewgera Ciwanên Şoreşger)
Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H), Türkiye içerisinde PKK’nın şehirlerde kurduğu gençlik örgütlenmesinin adıdır. 2013’te yapılandığı tahmin edilmektedir. 2016 yılında örgütün ismi Devrimci Gençlik Hareketi olarak değişti.  Yapının Kürtçe ismi Tevgera Ciwanên Şoreşger’dir. Söz konusu yapının bir paraleli de Suriye’de kurulmuştur. Tewgera Ciwanen Soreşger, YPG’nin Afrin, Kobani ve Kamışlı gibi kentlerde hakimiyet kurmasının ardından Suriye’ye gelen PKK üyelerinden oluşmaktadır. DGH’nin çeşitli ülke veya şehirler adına kurulan sosyal medya hesaplarında yer alan logolarında 2018 yılında kurulduğu yazmaktadır. Bu ilintinin Suriye yapılanmasıyla ilişkili olduklarını düşündürmektedir. DGH, yalnızca Türkiye’de veya Suriye’de değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere PKK üyesi ve sempatizanlarının bulunduğu birçok ülkede faaliyet göstermektedir. Özellikle örgüt, Avrupa’da PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan lehine ve PKK’nın kuruluş yıldönümüne ilişkin çok sayıda yürüyüş düzenledi. Örgütlenmenin Suriye yapılanması da Avrupa ile benzeşen faaliyetlerinin yanı sıra yıllar içerisinde çok sayıda Kürt gencinin PKK saflarına katılmaya zorladı. İsimleri çocuk kaçırma, öldürme veya sabotaj gibi eylemlerle anıldı. Son dönemde ENKS bürolarının yakılmasıyla suçlanan DGH, Rus askeri araçlarının yanı sıra ABD askerlerini de taşlayarak gözleri yeniden üzerine çekti. DGH’nin ABD askerlerini taşlama eylemi, Kandil’deki KCK üst yönetiminin ABD’ye olan bir mesajı olarak okunmaktadır.
Suriye’de İran Destekli Milis Grup: Ketaib Seyyid eş-Şüheda
İran destekli Esed yanlısı Şii milis gücü Ketaib Seyyid eş-Şüheda, 2013’te kuruldu. Kurucusu eski Ketaib Hizbullah üyesi Ebu Mustafa el-Şeybani’dir. Mevcut komutanının ise Ebu Alaa el-Valai olduğu iddia edilmektedir. Hem Irak hem de Suriye topraklarında askeri varlığını sürdüren örgüt, Irak’ta Haşdi Şabi ve Irak hükümetiyle hareket ederken, Suriye’de de Esed rejimi ve müttefikleriyle beraber savaşmaktadır. Örgüt, Suriye’deki yegane amacının, Şam’da bulunan ve Şiiler için kutsal görülen Seyyide Zeyneb Türbesi ve çevresini korumak olduğunu savunmaktadır. Buna karşın örgütün Elbukemal, Dera ve Kuneytra başta olmak üzere Suriye’nin çeşitli bölgelerinde çatışmalara girdiği rapor edilmiştir. Esed rejimi saflarındaki mezhepçi yapılarının önde gelenlerinden olan örgütün, 2013 Guta Kimyasal Saldırısı’nda Guta’dan kaçışları engellemeye yönelik bölgeyi kuşattığına  dair iddialar mevcuttur. Örgütün Irak’ta da savaş suçlarına karıştığı, 2019’da gerçekleşen hükümet karşıtı protestolarda sivil göstericilerin keskin nişancı ateşiyle öldürülmelerinde pay sahibi olduğu da iddialar arasındadır. Bir dönem sayıları 2000’i bulmuş olsa da 2020 itibariyle milis sayısına ve ne kadarının Suriye’de konumlandığına dair net bir veri bulunmamaktadır. Bununla birlikte halihazırda Elbukemal bölgesinde konuşlanmış üslere sahip oldukları bilinmektedir. Ayrıca güney Suriye’de ÖSO ve Nusra Cephesi unsurlarına karşı girdikleri çatışmalarda en az 100’ün üzerinde can kaybı verdikleri rejim yanlısı kaynaklarca teyit edilmiştir. Doğrudan İran Devrim Muhafızları tarafından fonlanan örgüt, aynı zamanda Haşdi Şabi’nin bir parçası olduğu için yasal olarak Irak hükümetince de finanse edilmektedir.  
Rusya'nın Dera'daki Kadirov'u: Ahmed el-Avde
Rusya destekli 5. Kolordu 8. Alay’ın komutanı olan Avde, eski bir muhalif komutandır. Busra eş-Şam merkezli Şebab el Sünne grubunun lideri olan Avde, uzun yıllar rejime karşı savaştı.   Avde’nin grubu Şebab el Sünne, bu dönemde bölgedeki bir çok ufak ve orta çaplı muhalif yapı gibi ÖSO Güney Cephesi’ne iltisaklıydı. 2012-2014 arasında Dera ve çevresinde yaşanan rejim ile muhalifler arasındaki çatışmalarda Avde’nin muhalif saflardaki üç erkek kardeşi hayatını kaybetti. Avde, 2018’de Moskova arabulucuğundaki ateşkes anlaşması ile elindeki ağır silahların rejime teslimini kabul etti. O tarihten bu yana “Moskova korumasında rejmi yanlısı” bir konumda bulunuyor. Birçok kez  pozisyon değiştiren pragmatist karakteriyle bilinen Avde, geçmişte ittifak halinde olduğu pek çok yapıyla, ilerleyen yıllarda karşı karşıya geldi. Rusya’nın himayesine geçtikten sonra ise rejim yanlısı cephenin bir parçası haline geldi. Yine de Avde’nin pozisyonunu pro-Şam yerine pro-Moskova olarak tanımlamak daha uygundur. Avde, Rusya’nın dışında Ürdün ve BAE ile de yakın temaslar kurarak kendisini güçlü bir figür haline getirdi. Rusya’nın inşa ettiği 5. Kolordu’ya katılan Avde, bu anlaşma sonrası 5. Kolordu’nun güneydeki unsurları üzerinde önemli yetkiye sahip oldu. Rusya’nın isteği üzere ülkenin kuzeyine de birlikler gönderen Avde, aynı zamanda Moskova adına Tahran’ı dengelemek içinn Suveyde ve Dera’da İran yanlısı milislerle de karşı karşıya geldi.
5.Kolordu 8. Alay
8. Alay, Ekim 2018’de Dera’nın doğusundaki Busra eş-Şam’da bölgedeki eski muhalif milislerin, rejim güçlerine yeniden entegre edilmesi amacıyla Rusya tarafından kuruldu. Dera’daki muhaliflerin sahadaki yenilgisinin ardından askeri istihbarat ve Rusya ile temaslı milis güç komutanları üzerinden güçlü bir insan kaynağı sağlandı. Eski muhalif Ahmet el-Avde’nin komutasındaki 8.Alay, hiyerarşik olarak yine Rusya tarafından şekillendirilen 5.Kolordu’nun altında bulunmaktadır. 5. Kolordu’nun aksine ise henüz Suriye Savunma Bakanlığı tarafından “resmen” tanınmamaktadır. 8.Alay’ın Rusya ile yakın ilişkilere sahip komutanı Avde, aynı zamanda Ürdün ile ilişkilerini geliştiren bir figür olarak sivrilmektedir. Dera başta olmak üzere güney Suriye’de rejim ile gerçekleşen mutabakatla oluşan statükonun devamı görevini ifa eden 8. Alay, aynı zamanda bölgedeki İran etkisine karşı Rusya’nın sahadaki denge unsuru konumundadır. Rejimin İran yanlısı unsurlarıyla da karşı karşıya gelen 8. Alay, son dönemde Suveyde’de rejim yanlısı yerel Dürzi milis güçleriyle şiddetli çatışmalara girdi. 2019 Nisan verilerine göre, 8. Alayın o dönem 1600’e yakın askerinin 900’ü Busra eş-Şam ve çevresinden gelen eski muhalif savaşçılardan oluşmaktadır. Üyelerine maaş ve rejim tutuklamalarına karşı koruma sağlayan 8. Alay’a 2020’de eski muhalifler ve ordu firarilerinden ciddi bir katılım talebi olurken, binlerce başvurudan sadece 900’ü kabul edilerek 8. Alaya katıldı ve temel askeri eğitimlerini tamamladı.
Sözde Özerk Yönetim İnsani Yardım Komitesi Eşbaşkanı ve PKK'lı Uyuşturucu Tüccarı Enver Alluş'un Kızı: Zozan Alluş
Ayn el Arab’ta doğan Alluş’un PKK ile teması çocukluk yıllarına dayanmaktadır. PKK lideri Abdullah Öcalan, bir dönem Alluş’un babası Enver Alluş’un evinde kaldığı bilinmektedir. Zozan’ın çocukluk döneminden Öcalan ile çekilmiş fotoğrafları bulunmaktadır. Zozan’ın babası Enver Alluş’un Ayn el Arablı olan PYD’nin eski eşbaşkanı Salih Müslim ile yakın ilişkilere sahip olduğu hatta Avrupa’da birlikte kaldıkları ifade edilmektedir. Müslim, Enver Alluş’un ölümünü kendi Twitter hesabından duyurmuştur. Enver Alluş’un Avrupa’da yürüttüğü uyuşturucu ticareti ve akabinde tutuklanması Zozan’ın sık sık Avrupa’ya gidip gelmesine sebep olmuştur. Alluş, PKK’nın televizyon ve gazetelerinde çalışmasının ardından Suriye’de YPG/SDG’nin ortaya çıkmasıyla, Avrupa’daki PKK/PYD ağına dahil olarak BM nezdinde çalışmalar yürütmüştür. Zozan Alluş’un BM’nin Suriye Özel Temsilcisi de dahil olmak üzere birçok Avrupalı bürokrat veya diplomat görüşmüştür. Bu görüşmelere ait basına açık fotoğraflar bulunmaktadır. Zozan Alluş’un son olarak Suriye’de ilan edilen sözde Özerk Yönetim’in İnsani Yardım Komitesinin Eşbaşkanlığı görevini yürüttüğü bilinmektedir. Bu görevinin yanında Uluslararası Koalisyon’un fonladığı belirtilen North Press’in de yönetiminde bulunduğu iddia edilmektedir.