Röportajı Gerçekleştiren: Ömer Özkizilcik
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
Suriye Milli Ordusu’na bağlı Manevi Rehberlik Ofisinin başkanıyım. Suriye İslami Alimler Meclisi üyesiyim, Dünya İslam Alimler Birliği’nde üyeyim ve DEAŞ gibi aşırıcılıklarla mücadele eden “Münahasa” projesinin de başkanıyım.
Suriye devriminden önce Şam Üniversitesinde İlahiyat Fakültesinden mezun oldum. Sudan’da İslami İlimler üzerine yüksek lisans yaptım ve şuan doktoramı yapıyorum. Aynı zamanda camilerde hatiplik yapıyordum ve okullarda şeriat dersi öğretmenliği yapıyordum. Devrimin ilk başlarında barışçıl gösterilere katıldım ve İdlib ilindeki gösterileri organize ettim. Rejimin barışçıl gösterilere ateşle karşılık vermesi üzerine, Esed rejiminden bazı subaylar ayrıldı ve halka katıldı böylece Özgür Suriye Ordusu kuruldu.
Özgür Suriye Ordusu kurulduğunda bölgeleri yönetmek için din adamlarına ihtiyaç vardı. Biz dini bazı kuruluşlar kurmayı başladık. Rejimden özgürleştirilen bölgelerde insanlar arasında çıkan sorunları çözmekle görevliydik. Ayrıca, Özgür Suriye Ordusu’nun bölgedeki insanlarla ilişkisini denetler ve insan haklarını korumaları için yönlendirirdik.
2013’te DEAŞ’ın gelmesiyle durumlar tamamen değişti. DEAŞ kurulduktan sonra bizi hedef almaya başladı ve din adamları öldürmek için birçok özel tim kurdu. Birçok dini lideri şehit ettiler.2014’te DEAŞ’ı İdlib’ten çıkardıktan sonra Nusra İdlib’te güçlenmeye başladı ve bu sefer Nusra bizi hedef almaya başladı. Maalesef iki örgütten dolayı Özgür Suriye Ordusu’na yakın dini liderler Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldı.
Türkiye’de aşırıcılık ile mücadele etmek için birçok faaliyet yürüttük. Ben iki örgüte karşı ‘’Siyasi Aşırıcılık’’ adıyla bir kitap yazdım ve bu kitap Özgür Suriye Ordusu içerisinde dağıtıldı. Fırat Kalkanı Harekatı ile kuzey Halep’in DEAŞ’tan temizlenmesi ile tekrar Suriye’ye geri döndüm ve devrimin ilk yıllarındaki gibi sahada çalışmaya başladım. Özgür Suriye Ordusu ile Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatında beraberdik. Suriye Milli Ordusu bünyesinde Manevi Rehberlik Ofisi kurulma kararı alındı ve beni başkan olarak seçtiler.
Manevi Rehberlik Ofisi nedir?
Manevi Rehberlik Ofisi, Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı’na bağlı bir idaredir. Suriye Milli Ordusu içerisinde savaş inancını ve savaş düşüncesini doğru bir yere getirmekle görevlidir. Manevi Rehberlik Ofisi Suriye Milli Ordusu askerlerine düşmanları hakkında bilgilendiriyor ve onlarla nasıl mücadele edileceğini öğretiyor. Aynı zamanda Manevi Rehberlik Ofisi’nin diğer bir görevi de Türkiye’nin Suriye’de Suriyeliler için yaptıklarını göstermek ve anlatmaktır. Siyasi açıdan işlerimiz budur. Ancak dini açıdan görevlerimizin arasında Suriye Milli Ordusu askerlerin suç işlememelerini, insanların mülklerine saygı duymaları, insan haklarını korumak, dini ve toplumsal liderlere ve figürlere saygı göstermeleri için çalışmaktayız. Aynı zamanda biz kültürel ve hukuka da çok önem veriyoruz. SMO askerleri ve subayları için savaş hukuku ve uluslararası hukuk dersleri veriyoruz. Şu ana kadar 500 askere ve subaya 13 farklı sınıfta ders verdik. SMO’nun her askeri merkezinde Manevi Rehberlik Ofisi’nde bir kişi bulunmaktadır. Ofis’in yayınlarını oradaki askerlere ve subaylara dağıtmaktadır.
Manevi Rehberlik Ofisi’nin hukuk derslerin içeriği nedir?
Biz “davranış kodu” adı altında bir belge yayınladık ve Cenevre ve Viyana anlaşmasına ve birçok farklı uluslararası anlaşmayı kaynak alarak SMO için davranış kodunu belirledik. Hukukçularımız uluslararası hukuk hakkında dersler vermektedir. Davranış kodunu Arapça hazırladık ve İngilizcesi de yayınladık.
Yaptığınız derslerin etkisi nedir?
İlk başta çok olumlu bir etki bıraktığımızı düşünüyoruz. Her kurs bittiğinde o merkezin albayı ve askerleri bize teşekkür ediyor ve dersi duyan diğer merkeze bizi davet ediyor. Onların söylemesine göre askerler arasında çok olumlu bir etki olmuş. Aynı zamanda ahlaki bakımında olumlu bir etki bıraktık. SMO askerleri arasında birçok kişi insan haklarını tam bilmiyorlardı. İnsanlarla ilişki anlamında veya yeni özgürleştirilen alanlarda bazı hatalar oluyordu. Onu büyük oranda düzelttik.
Şuana kadar sadece 500 kişiye ders verdiniz ama SMO’da çok daha fazla insan var. Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Kurslara katılan kişilerin 90% liderlik sınıflarında. Birinci, ikinci ve üçüncü derece subaylardır. Derslerdeki içerikleri alıp kendi askerlerine öğretiyorlar. Yani 500 kişiye değil SMO’nun çoğunluğuna ulaşmış durumdayız. Bizim Manevi Rehberlik heyetinde koordinasyon ve takip adında bir ofis var. Onlar subayların öğrendiklerini askerlere aktarıp aktarmadıklarını kontrol ediyorlar.
Manevi Rehberliğin kurulmasından sonra SMO askerleri tarafından işlenen suçlarda bir azalma var mı?
Biz askeri polis ile işbirliği yapmaktayız ve birlikte hareket etmekteyiz. Bu kurslardan sonra SMO askerleri, daha önceden yanlış anlaşılmadan kaynaklı yaptıkları hataları yapmıyor. Örneğin, bilgisizlikten gasp edilen eşyaların asıl sahiplerine iade edilme süreçleri başladı. Manevi Rehberlik kurulmadan önce gruplar arasında daha çok çatışma yaşanıyordu. Manevi Rehberlikten sonra iç çatışmalarda ciddi azalma var. Hatırladığım kadarıyla en son iç çatışma üç ay önce Rasulayn bölgesinde yaşanmıştır.
Davranış kodunu neden hazırladılar ve nasıl bir etki yarattı?
Davranış kodu Manevi Rehberlik heyetinin çalışanları için bir kaynak metin oluşturmuştur. Manevi Rehberlik heyetinin düşüncelerinin temelini oluşturmaktadır. Bildiğiniz gibi Suriye’de DEAŞ, Nusra, PKK ve mezhepçi düşünceler de bulunmaktadır. Bu davranış kodu SMO’nun düşüncelerini anlatmaktadır. Davranış kodunu özellikle aşırıcılık ile mücadele etmek için çıkardık.
Münasaha projesi hakkında bahsedebilir misiniz?
Münasaha projesi ilmi ve fikri bir kuruluştur. Manevi Rehberliğe benzer bir yapıdır ama sivildir ve askeri değildir. 5 bölümü bulunmaktadır. İran projesine karşı içerik hazırlamaktadır. DEAŞ’ın aşırıcılık fikirleri ile mücadele etmek için bir bölüm vardır. YPG’nin düşünceleri ile mücadele etmek için de bir bölüm de var. Onun haricinde “Madhali” ile mücadele etmek için bir bölüm var. Medhaliler Suudi Arabistan’a yakın bazı taraflar ve BAE tarafından desteklenen bir düşüncedir. Beşinci bölüm ise Esed rejiminin zulümlerine karşıdır.
Münasaha projesi bağlamında nasıl çalışmalar yapmaktadırlar?
Münasaha projesi kitaplar ve makaleler yayınlamaktadır. Online dersler organize etmektedir. Aşırıcılık ile mücadele etmektedir. Aynı zamanda özgürleştirilmiş bölgelerdeki hapishaneleri ziyaret etmektedir ve aşırıcı fikirlerden dolayı içeride olanlarla konuşmaktadır. Onları rehabilite etmeye çalışmaktadır. Bu hapishanelerde DEAŞ’tan ve YPG’den esir olanlar vardır. Akıllarında bu grupların öğretileri bulunmaktadır ve beyinleri yıkanmıştır. Bu yüzden biz onlarla konuşup tartışıp o görüşlerin yanlış olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Birçoğunda etki bıraktığımızı düşünüyoruz. DEAŞ üyesi ile de konuşuyoruz. Birçoğu DEAŞ ideolojisini bıraktılar. Rehabilite olup mahkumiyeti biten kişilerin tekrar topluma kazandırıldığını görüyoruz.
Munasaha projesinin Diyanet İşleri Başkanlığı ile nasıl bir işbirliği var?
Birçok konuda Diyanet ile beraber hareket etmekteyiz. Diyanet ile beraber Türkiye ve Suriye’de birçok konferans gerçekleştirdik ve işbirliği anlaşması imzalamaya yakınız.
Manevi Rehberlik olarak çalışmalarınızdaki karşılaştığınız zorlukları nelerdir?
En büyük yaşadığımız zorluk, SMO askerlerin birçoğunun ailelerinden en az biri Esed rejimi tarafından öldürülmesidir. İnsan hukukundan ve ulusal birlikten bahsettiğimizde onlar için bu zor oluyor. ‘Bizim ailelerimiz Rus ve rejim bombaları altında öldürüldü’ diyorlar. Biz onları anlıyoruz. Bu büyük bir acıdır ama biz onlara doğruları gösterip ikna etmeye çalışıyoruz. Onun haricinde en büyük sorun “maaş” sorunudur. Maaşları çok düşüktür. Bir hafta ancak yetiyor. Savaşta düşmanın mallarına el konulmasının yasak olduğunu anlattığımızda bize maaşların yetmediğinden bahsediyorlar. Bizde onlara sabretmeleri gerektiğini ve bu durumun onların günahlarını meşrulaştırmadığını anlatıyoruz.
Manevi Rehberlik Ofisi olarak bir mesajınız var mı?
İlk önce bizim devrimi başlattığımız için pişman olmadığımızı ve kararımızın doğru olduğunu söylerim. Özellikle Arap halkları diktatörlere karşı devrim başlatmalarını gerektiğini anlatırım. Örneğin Libya’daki diktatör Hafter’e karşı çıkmaları gerektiğini izah ederim ve ulusal düşünceler üzerinden ilerlemeleri gerektiğini ve radikal ideolojilerden uzak bir yaklaşım sergilemelerini tavsiye ederim. Tabii bütün Arap halklarında ve bütün devrim yapılarında Manevi Rehberlik gibi bir yapının olmasının gerek olduğunu söylerim. Devrimcilerin çoğu Müslümandır ve dini hitaplar onların üzerinde daha etkili olmaktadır. Manevi Rehberlik gibi yapılar onlar üzerinde daha etkili olmaktadırlar.