Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde 30 Aralık 2016 tarihinde yürürlüğe giren ateşkese rağmen, Esed rejimi ve Hizbullah Şam’ın kuzey batısında yer alan Berada Vadisi’ne yönelik taarruzlarını devam ettirdi. Yaklaşık 40 gün aralıksız devam eden saldırıların ardından bölgede bulunan muhalif gruplar, Esed rejimiyle anlaşma yapmak zorunda kaldı. Muhalifler anlaşmanın ardından bölgeyi Esed rejimine teslim ederek İdlib’e tahliye edildiler.
Şam-Zabadani yolunda bulunan, yeşilliği ve soğuk sulu pınarlarıyla bilenen bölge, ayaklanmadan önce Şam sakinleri için sayfiye yeri olarak biliniyordu. Vadide (Basime, Ayn Hadra, Kefr Zeyt, Hüseyniye ve Ayn Fice) gibi köy ve beldeler yer alıyor, ayrıca Şam’a içme suyu temin eden Ayn Fice su tesisi de burada bulunuyor. Su tesisinin bulunması bölgede muhalifleri Esed rejimine karşı avantajlı bir konuma getirdi. Nitekim muhalif gruplar zaman zaman Şam’a giden suyu keserek Esed rejimine karşı silah olarak kullandılar. Hem su tesisi bulunması hem de bölgenin coğrafyasının dağlık olması muhaliflerin Esed rejimine karşı uzun süre direnmelerine de yardımcı oldu. Fakat Esed rejimin başlattığı son hamlede, muhalefeti avantajlı kılan Su Tesisi (Ayn Fice tesisi) kontrol etmekte karalığını ortaya koydu.
Ayn Fica Su Tesisi, Şam’ın içme suyundan ihtiyaçlarının en az 70%’ini sağlıyordu. Başkent Şam’a giden suyun kesmesiyle beraber Şam’ın sakinleri içme suyu temin etme konusunda büyük zorunluklar yaşamaya başladılar. Muhalifler suyun kesilmesinin, hava saldırıları ve varil bombaları ile tesisin hedef alma neticesinde olduğunu söylerken, Esed rejimi ise muhalefeti içme suyu silah olarak kullanmakla itham etti.
Son Saldırı
22 Aralık 2016 tarihinde Esed rejimi Berada Vadisi bölgesine 12 varil bombasıyla saldırarak son hamlesini başlatmış oldu. İki gün sonra rejim güçleri ve bölgede aktif olan Lübnanlı Hizbullah milisleri bölgeye ilerlemeye çalıştı fakat muhalifler tarafından püskürtüldü. Aynı gün yoğun hava bombardımanı neticesinde Ayn Fice’de bulunan su tesislerinin hasar görmesiyle başkent Şam’a giden içme suyu kesilmiş oldu. 25 ve 26 Aralık’ta da ilerlemeye çalışan Esed rejimi güçleri ve milisleri ile muhalifler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve iki tarafta da ağır kayıplar yaşadı. Aynı anda ateşkes müzakereleri devam ederken, Esed rejiminin bölgeye saldırısı yoğunlaştı, hava bombardımanı ile birlikte keskin nişancılar da devreye sokuldu. Esed rejiminin saldırısı ateşkesi yürürlüğe girmesine rağmen durmadı, ateşkesin birinci gününde bölgede Mig tipi savaş uçakları ve helikopterler tarafından 25’ten fazla hava saldırısı düzenlendiği, 3 kişinin hayatını kaybederek 10 kişinin yaralandığı rapor edildi.
Şiddetli çatışmaların devam etmesinden dolayı bölgede faal olan ÖSO grupları 2 Ocak 2016 tarihinde bir bildiri yayımlanarak bölgede IŞİD örgütünün bulunmadığını, hatta ÖSO gruplarının IŞİD’in varlığına karşı mücadele ettiğini ifade etti. ÖSO grupları ayrıca ateşkesin garantörü olan ülkelerin sorumluluklarını yerini getirerek Esed rejimin saldırılarını durdurmaya davet etti, yerine getirmediği takdirde Suriye’deki muhalif askeri gruplara Esed rejime karşı yeniden cephe açmaya davette bulundu. Buna müteakip aynı günde (İslam Ordusu, İzzet Ordusu, Birinci Sahil Fırkası, Feylak el-Şam, Sultan Murat Tugayı…) ve diğer grupların imzaladığı ve ÖSO adı altında yayımlanan başka bir bildiride ise, Berada Vadisi başta olmak üzere Suriye genelinde Esed rejimi ve yanlısı milislerin ihlallerinin devam etmesi dolayısıyla Astana’da yapılması planlanan siyasi görüşmelere katılımlarını askıya aldıklarını söylediği halde, gruplar bu tehditlerini yerine getirmedi.
Astana görüşmeleri olduğu günlerde bölgeye yapılan saldırılar azaldı. Nitekim Esed rejimi ile muhalefet arasında Uluslararası Kızıl Haç örgütünün temsilcisi bulunmasıyla 19 Ocak 2016’ta bölgede ateşkes anlaşması varıldığı ilan edildi. Fakat bir gün sonra, 20 Ocak’ta Esed rejimi hava saldırılarını devam etti, bölgedeki muhaliflerin temsilcilerinden Muhammed Necim ve muhalif bir savaşçı keskin nişancı tarafından öldürüldüğü duyurdu.
Esed rejimi ise bölgedeki saldırısını durdurmaya reddetti, Esed rejimini temsilen Astana görüşmelerine katılan Esed rejimi BM Daimi Temsilcisi Başşar Caferi Berada Vadisinde bulunan silahlı grupları Nusra Cephesinin mensubu olmakla itham ederek, Esed rejimi saldırıyı devam edeceğini dile getirmiş oldu.
Berada Vadisi Tahliye Anlaşması
Devam eden saldırıda, yıllardır kuşatma altında bölgenin ahalisinden oluşan ÖSO grupları, hava desteği ve askeri lojistik üstünlüğüne sahip olan Esed rejimi ve Hizbulllah milisleri karşısında direnme imkânları oldukça zayıftı. Öte yandan, ateşkes ihlali ve saldırıya karşı diğer muhalif grupların yapacağı pek bir şey görünmüyordu, yıllardır kuşatma altında bulunan bölgeye ulaşmak ve ona askeri yardım götürmek veya kuşatmayı kırmak neredeyse imkân dışı bir ihtimaldi. Muhalefetin düştüğü zayıf durumu ve ateşkesin garantör devletlerin yanıtsızlığını değerlendiren Esed rejimi yüklenerek bölgedeki muhaliflere kendi şartlarını kabul ettiremeye başardı.
27 Ocak 2017 tarihinde Esed rejimi ile muhalif unsurları arasında bir anlaşmaya varıldı. Anlaşma, iki taraf arasındaki çatışmaların durdurması, Esed rejime ait güçlerin Ayn Fice Su Tesisine girmesi ve Şam’a içme suyu akmasının devam etmesini sağlaması, bölgede muhaliflere mensup olan 1200 kişinin durumu rejim heyetlerine müracaat ederek düzenlenmesini ön görüyor. Anlaşma ayrıca, anlaşmayı kabul etmeyen veya Esed rejimine güvenmeyen muhalif unsurlarına İdlib’e tahliye edilme imkânı da sunuyor. Anlaşmada başka önemli bir husus ise, çatışma esnasında yerinden edilmiş insanlar kendi evlerine dönme imkanı tanıdığı halde, geri dönmelerini ‘bir müddet sonra’ ifadesiyle muallak kaldı. Bölgede aktivistlere göre, bu muallaklık Esed rejimin uyguladığı sürgün politikasının ve Batı Guta bölgesini Sünni nüfusundan boşaltma isteğinin bir göstergesidir. Şii milis Hizbullah bu saldırıda yer alması ve yakın bölgelerde (Zabadani gibi) askeri varlığını devam ettirmesi bu endişeleri destekliyor.
27 Ocak’ta Cumartesi akşamda uygulanması başlayan anlaşmaya müteakip, Esed rejimine ait güçler Ayn Fice Su tesisine girdi, muhalif unsurların büyük kısmı ise (özellikle silahlı muhalif unsurları) İdlib’e taliye edilmeye başlandı. Pazar ve Pazartesi günleri devam eden tahliyede 700 muhalif unsur 1400 sivil (muhalif unsurların yakınları) toplam 2100 kişi İdlib’e tahliye edildi.
Esed rejiminin Batı Guta’yı kontrol etmesi
Esed rejiminin bölgeye yönelik başlattığı son saldırıyı, rejimin Batı Gota’da yaptığı bir dizi saldırıların son halkası teşkil ediyordu. Saldırıyı, Esed rejimin Suriye genelinde muhalif bölgelere yönelik uyguladığı ‘yerinden etme politikası’ çerçevesinde okumak mümkündür. Özellikle Batı Guta’da muhalefetin elinde kuşatma altında bulunan bölgelere karşı son yılda Esed rejimi tarafından kullanılan sürgün politikası hız kazanmış görünüyor. Dareyya, Muazamiye, Han el-Şeyh’te yapıldığı gibi Esed rejimi ateşkesi araçsallaştırarak Berada Vadisine askeri anlamda yüklenerek bölgedeki muhalif grupları tahliyeye zorlamaya başardı.
Böylelikle Esed rejimi Batı Guta’da kontrolünü tahkim etmeye başarılı oldu. Keza aynı şekilde, büyük oranda Batı Kalamon bölgesi Esed rejiminin kontrolü altında. Bundan sonra, Esed rejimi ve yanlısı milislerin Batı Guta’dan Doğu Guta’ya yönlenerek muhalif grupların kontrolündeki bölgelere yönelik yoğun bir askeri hamle başlatması beklenebilir.