Bitmeyen göç: Suriye’deki Filistinli mülteciler
17 Ocak 2018

Bitmeyen göç: Suriye’deki Filistinli mülteciler

Yirminci yüzyıl, savaşların cephe gerisine de yayılması, konvansiyonel silahların yanı sıra kitle imha silahlarının da kullanıma başlanması, ulus devlet temelinde yeniden oluşturulmak istenen homojen toplum oluşturma çabaları vb. nedenler tarihte daha önce görülenlerden çok daha fazla kitlesel göç dalgalarına ve büyük mülteci krizlerine neden oldu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı,  Afganistan’ın 1979 yılındaki Sovyetler tarafından işgali ve son olarak Suriye ve Yemen’deki iç savaşlar milyonlarca insanı yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bıraktı.

Tüm bu mülteci dalgaları ortaya çıkışından birkaç yıl sonra zirve noktasına ulaşmış, krize neden olan savaş, çatışma vb. sorunun çözülmesi ya da şiddetinin azalması sonrası söz konusu mülteci toplulukları tamamen ortadan kalkmasa bile önemli ölçüde azalmıştır. Nitekim 1980’den itibaren dünyada en büyük mülteci kaynağı ülke Afganistan iken, Sovyet İşgali’nin ve ardından iç savaşın sonra ermesi ile beraber milyonlarca Afgan 2000’li yıllardan itibaren ülkesine dönmeye başlamıştır.

Ancak dünya genelindeki milyonlarca mültecinin arasında Filistinlilerin ayrı bir yeri vardır. Öyle ki Birleşmiş Milletler’in mülteciler için Mülteciler Yüksek Komiserliği adlı (BMMYK) bir birimi olmasına rağmen Filistinli mülteciler için Birleşmiş Milletler Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı (UNRWA) adlı bir örgüt kurulmuştur.[1] Hem kendi ülkelerinde hem de başta komşuları olmak üzere dünya genelinde milyonlarca Filistinli 1948 yılından beri mülteci konumundadır ve kronik hale gelen bu durum her geçen gün çözülmek yerine daha da derinleşmektedir. Diğer komşu ülkelerde olduğu gibi, on yıllardır sürgünde, evlerine dönmek için bekleyen Suriyeli Filistinliler ise 2012 yılında başlayan İç Savaş ile ikinci kez yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştır.

Rakamlarla Filistinli Mülteciler

Yirminci yüzyılın başında başlayan “Filistinli mülteciler” krizi yirmi birinci yüzyılda da etkisini azalmadan, kuşaktan kuşağa geçerek sürüyor. 1948 Arap-İsrail Savaşı sonrası ilk Filistinli mülteci dalgası ortaya çıkarken, 700 binden fazla Filistinli komşu ülkelere sığındı. Bu savaş bir Filistin Diasporası oluşmasına neden olurken, Filistinliler dünyanın her tarafına göç etmek zorunda kaldı. Yine de, bir gün evlerine dönecekleri umudu ile büyük bir kesimi komşu ülkelerde kalmayı tercih etti. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu’na (PCBS) göre 2015 sonu itibariyle Filistinlilerin 4.749.486’sı Filistin’de, 1.471.201’i İsrail’de, 5.459.678’i diğer Arap ülkelerinde, 685.396’sı dünyanın geri kalanında yaşamakta.[2] Arap coğrafyasında en çok Filistinli mülteciye ev sahipliği komşu ülkeler Ürdün, Suriye ve Lübnan. UNRWA verilerine göre Ürdün’de 2.175.491, Suriye’de (İç Savaş öncesi) 526.744, Lübnan’da 449.957 Filistinli mülteci bulunmakta.[3] Bunun dışında, Orta Doğu’da Mısır ve Suudi Arabistan, Güney Amerika’da Şili, Kuzey Amerika’da ABD olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarına yüzbinlerce Filistinli yaşıyor.

Uzak coğrafyalardaki Filistinli mültecilerin büyük bir kısmı birkaç kuşak içerisinde vatandaşlığa kabul, ikamet ve çalışma izni verilmesi vb. uygulamalar ile içinde bulundukları toplumlara entegre olurken, komşu ülkelerde çoğunlukla mülteci olarak kaldılar. 2 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Ürdün’de Filistinlilerin büyük çoğunluğuna zamanla vatandaşlık ya da geçici pasaport verildi.[4] Nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu Filistinlilerin oluşturduğu Lübnan’da ise, Filistinlilere vatandaşlık verilmezken, çalışma yaşamı da kısıtlanmış durumda ve bu durum Filistinlileri gettolarda, büyük yoksulluk altında yaşamaya itiyor.[5] İç Savaş öncesi Lübnan’a göre koşulların daha iyi olduğu, Suriye’de ise Filistinli mülteciler son 6 yılda büyük bir yıkım yaşadı.

Suriye’deki Filistinli Mülteciler

Ocak 2011 itibariyle UNRWA verilerine göre Suriye’de bulunan 526.744 Filistinli mülteci için çoğunluğu Şam yakınlarında 9 mülteci kampı, yaklaşık 46 bin öğrencinin öğrenim gördüğü 42 okul, 23 sağlık merkezi, 8 sosyal rehabilitasyon merkezi, 16 kadın çalışmaları merkezi hizmet vermekte idi. Okullardan 76’sı ve 9 sağlık merkezi İç Savaş sırasında zarar gördüğü ya da evlerinden kaçan Suriyeliler sığındığı için kullanılmaz hale geldi.[6] UNRWA çatışmalar sırasında Filistinlilere yardım sağlama hususunda çalışmalarını sürdürse de bir süre sonra bu birçok bölgede imkânsız hale geldi.

Suriye’de Mart 2011’de çatışmaların başlamasıyla beraber ülke dışına seyahat edebilecek kadar maddi imkânı olanlar ve doktor, mühendis vb. eğitimli kesimler önce ülke içinde daha güvenli bölgelere göç etti, ardından ülke dışına çıktılar. Filistinli yoksul mülteciler ise yaşadıkları kampları, tıpkı Suriyeli yoksullar gibi,  ancak son anda terk etmek zorunda kaldı, artan şiddet ve açlık tehlikesi onları göçe mecbur kıldı.

2016 yılı sonuna gelindiğinde ülkedeki Filistinli mülteci sayısı yaklaşık 438 bine düştü. Yüzde 95’i insani yardıma muhtaç durumda olan ülkedeki Filistinlilerin yaklaşık yarısı (254 bin) ülke içinde en az bir defa göç etmek zorunda kaldı. Filistinli mültecilere yardım için 2017 yılında yaklaşık 329 milyon ABD Doları’na ihtiyacı olduğunu belirten UNRWA ise ilk aşamada bu paranın ancak beşte biri kadar bağış toplayabildi.[7] UNRWA yıkılan ya da sığınak olarak kullanılan okul ve sağlık merkezlerinin yerine yenilerini açarak yardım faaliyetlerini sürdürürken, 2017 yılı sonunda ihtiyacı olan para miktarının ancak üçte birine ulaşabilmişti.[8]

Savaş sırasında sadece insani yardıma muhtaç hale gelen ya da göç etmek zorunda kalanlardan daha şansız olan Filistinliler de vardı: savaşın ortasında kalanlar. Şam’ın bir banliyösü olarak 1957 yılında kurulan Yermuk kampındaki Filistinliler bunun en bilinen örneği. 2012 yılında muhalifler Yermuk’a girmeye çalışırken hem Suriye ordusu hem de rejim yanlısı Filistinlilerle çatışmaya başladı. Muhalifleri teslim olmaya zorlamak için kampın çevresini kuşatan rejim güçleri, bölgeye insani yardıma ulaşmasını engelledi. Sonuç olarak, savaş öncesi yaklaşık 150 bin Filistinli mültecinin yaşadığı bölgeden kaçabilenler kaçtı ancak kapana kısılan 18 bin sivil içerisinde 2014 yılında açlığa bağlı ölümler yaşandı.[9]

Filistinliler için Suriye dışına çıkabilmek de çare değil. Daha fazla Filistinliye ev sahipliği yapmak istemeyen komşu ülkelerden Ürdün’ün sınırlarını Suriyeli mültecilere açması ancak Filistinli mültecilere kapaması, Lübnan’ın kamp kurma ve çalışma izni vermemesi, Mısır’ın Suriye’den gelen Filistinli mültecilerin BMMYK’ya kaydını engelleyerek sağlık ve benzeri yardımları engellemesi onları daha uzak coğrafyaya gitmeye zorladı.[10] Bu nedenle kendilerini Orta Doğu’da artık güvende hissetmeyen ve UNRWA Sözcüsü Christopher Gunness’in ifadesiyle “korunmasızların en korunmasızı” Filistinli mülteciler Avrupa’ya giden ölümcül yasadışı yolları kullanmaya başladılar.

Avrupa’ya ulaşanlar ise kendilerini nasıl tanımlayacakları hususunda sıkıntılar yaşıyor. 23 yaşındaki Rami Al al-Hasan bunlardan biri. Almanya’da sığınma başvurusu yapmak istediğinde, kaydını alan yetkili “Suriye doğumlu ama Suriye pasaportu olmayan” Rami’nin kendisini “Suriyeli Filistinli” olarak tanıttığında ne demek istediği anlamamış ve nasıl kayıt edileceği konusunda karışıklık çıkmıştı.[11]

Suriye’de savaşın bitmek üzere olması ile beraber ülkenin nasıl bir yönetim şekli olacağı, kimlerin yönetimde yer alacağı vb. konular tartışıladursun, 60 yılı aşkın süredir mültecilikleri süren Filistinlilerin Suriye’de geleceklerinin nasıl olacağı, ülke dışına çıkanların geri dönmelerine izin verilip verilmeyeceği vb. konular gündemde yok.

Dipnotlar


[1] 1948 Arap-İsrail Savaşı nedeniyle İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan bu en büyük mülteci krizi sonrası BM’nin 194 Sayılı Kararı ile (11 Aralık 1948) Filistinli mültecilerin yurtlarına dönmelerinin en mümkün şekilde gerçekleşmesi kabul edilirken, bu çerçevede BM’nin 302 sayılı kararı gereği 1949’da Filistinli mültecilere yardım için UNRWA kuruldu. 1967 Arap-İsrail Savaşı ile ikinci ve daha büyük bir mülteci dalgası daha meydana geldi. 1950’de ilk çalışmaları başladığında yaklaşık 750 bin Filistinliye yardım sağlayan örgüt, 2017’ye gelindiğinde yaklaşık 5 milyon Filistinliye yardım sağlamakta idi. Ayrıntılı bilgi için bkz. UNRWA – “Who We Are”. İsrail’in örgütün varlığından rahatsızlığı ise geçtiğimiz yıl en üst düzeyde dile getirildi.  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana mültecilere UNHCR’nin baktığı, çoğu yerleşik hayata geçmiş Filistinli mültecilerin ise özel bir mülteci komiserliklerinin olduğu, UNRWA’nın İsrail’e karşı kışkırtıcılık yaptığını ve bu kuruluşun feshedilmesi gerektiği” belirtildi. Bkz. “Netanyahu, BM Filistinli mültecilere yardım kuruluşunun kapanmasını istedi”, Karar, 11.06.2017.
[2] “Estimated Number of Palestinians in the World by Country of Residence, End Year 2015”, The Palestinian Central Bureau of Statistics, 08.01.2017.
[3] “UNRWA – Where We Work”, UNRWA, 08.01.2017.
[4] Daoud Kuttab, “Jordan and the Palestinian refugees”, The Jordan Times, 22.01.2014.
[5] “The Situation of Palestinian Refugees in Lebanon”, UNCHR, 23.02.2016.
[6] “UNRWA – Syria”, UNRWA, 08.01.2017.
[7] “Syria Emergency Response Progress Highlights”, UNRWA, 08.01.2017.
[8] “Humanitarian Snapshot”, UNWRA, September 2017.
[9] Eric Reidy, “Starving to death in Syria’s Yarmouk camp”, Al Jazeera, 29.01.2014.
[10] Leah Morrison, “The vulnerability of Palestinian refugees from Syria”, Forced Migration, September 2014.
[11] Kait Bolongaro, “Palestinian Syrians: Twice refugees”, Al Jazeera, 23.03.2016.