Analiz-Haber / Suriye Gündemi
Suriyeli muhaliflerin ülke içerisinde başlayan geniş çaplı halk ayaklanması ve devamında iç savaşa evirilen süreçte önemli kalelerinden biri olan Doğu Guta bölgesi, başkent Şam’ın hemen doğusunda yer alan stratejik bir pozisyona sahip. Çatışmanın başından beri rejime karşı direnen bölgede farklı muhalif gruplar yer alsa da, Doğu Guta Suriye’deki en güçlü muhalif gruplardan İslam Ordusu’nun merkezi olarak biliniyor.
Zehran Alluş liderliğinde önceleri Liva’ul İslam olarak bilinen grup, daha sonra Doğu Guta’daki pek çok farklı grubu bünyesine katarak daha geniş çaplı ‘İslam Ordusu’na dönüştü. Kuşatma altındaki bölgede hakimiyetini genişleten Alluş liderliğindeki grup, zaman zaman farklı gruplar tarafından bölgede hakimiyetini genişletmeye çalışmakla suçlandı. Farklı gruplarla daha önce de gerilimler yaşayan İslam Ordusu, son dönemde özellikle Guta’daki bir diğer güçlü grup olan Feylak el-Rahman’la gerginlik yaşamaya başladı. Bölgedeki el-Nusra, Ahrar ve Ceyş el-Ümmet gruplarının oluşturduğu “Ceyş el-Fustat” koalisyonundan da rahatsız olan İslam Ordusu, bu oluşumla da karşı karşıya geldi.
Zehran Alluş’un geçtiğimiz Aralık ayında Rus hava saldırısı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından İslam Ordusu’nun geleceğiyle ilgili tartışmalar meydana gelmişti. Güçlü ve karizmatik bir lider olan Zehran Alluş’un oldukça etkili olduğu Doğu Guta’da, gerekse Suriye muhalefetinin genelinde önemli bir etkinliği bulunuyordu. Alluş’un ardından İslam Ordusu’nun başına getirilen İssam Buveydani’nin bu boşluğu doldurup dolduramayacağı merak konusuydu. Son aylarda Doğu Guta’da yaşanan ve çatışmaya evrilen muhalif gruplar arası gerginlikse, Buveydani’nin Alluş gibi etkili olamadığı izlenimi yaratıyor.
Gerginliğin Sebepleri
Doğu Guta’da İslam Ordusu’yla diğer gruplar arasında daha önce de bazı gerilimler yaşansa da, son haftalarda yaşanan gerilim bölgede bulunan gruplar arasında ciddi çatışmalara yol açtı.
Çatışmaların ilk nedeninin Guta’daki önemli isimlerden Halid Tayfur’a yönelik suikastın yol açtığı görülüyor. Feylak el-Rahman suikastın ardından şeriat mahkemesinden saldırıyı gerçekleştiren İslam Ordusu mensuplarını tesbit etmesi üzerine İslam Ordusu’nu suçlamış, İslam Ordusu’nun suikastçıları teslim etmediğini iddia etmişti. Bu konuyla ilgili gerilim artarken, İslam Ordusu’nun Feylak el-Rahman’ın üslerine baskın yaparak bir kısmına el koyduğu açıklandı. Üslerin geri teslim edilmesini isteyen Feylak el-Rahman, İslam Ordusu’nun şeriat mahkemesi kararlarını yerine getirmediğini öne sürerek İslam Ordusu’na karşılık verdi. Bu sefer İslam Ordusu’nun üslerine baskın yapan Feylak el-Rahman Misraba çevresinden grubu çıkardı.
Çatışmalar sırasında Fustat Ordusu’nun da olaylara dahil olduğu belirtilirken, İslam Ordusu’na karşı Feylak el-Rahman’la birlikte hareket ettiği iddia edildi. Gruplar arasında 2 Mayıs’ta ateşkes anlaşmasına varıldığı ve şeriat mahkemesine gidileceği açıklanırken, Feylak el-Rahman İslam Ordusu’nun yeninden saldırıya hazırlandığını iddia etti. Bir kaç gün sonra çatışmalar yenilenirken, İslam Ordusu Misraba’ya yönelik tankların da kullanıldığı bir saldırı başlattı. Guta geneline yayılan çatışmalar sonucu muhalif kontrolündeki bölgeler yaklaşık olarak üçe bölündü.
Bugün itibarıyla paylaşılan yeni bir bilgiye göre ise, İslam Ordusu lideri İssam el-Buveydani’nin imzasının yer aldığı bir metinde ateşkes ve anlaşma için İslam Ordusu’nun Misraba’dan çekileceği bildirildi.
Çatışmanın Olası Sonuçları
Esed rejimi için oldukça önemli olan ve başkent Şam’a bitişik Doğu Guta’da muhalif grupların birbiri arasında çatışması, rejim için oldukça sevindirici bir haber. Muhalif gruplar arasında yaşanan iç çatışmaların ardından bölgede ilerlemeye başlayan rejime bağlı güçler, Merc bölgesiyle Guta’nın kuzeyini birbirinden koparmak için operasyonlarını hızlandırdı.
Muhalif bölgelerde özellikle halktan büyük tepki toplayan iç çatışmalar sebebiyle halk gösteriler düzenleyerek çatışmaların durdurulmasını istedi. İslam Ordusu’nun Alluş sonrası eski gücünü koruyamaması ve liderlik konusunda Buveydani’nin güçlü bir tavır alamaması sebebiyle, grubun şer’i(dini) lideri Ka’ka’nın çatışmayı körükleyen açıklamalar yapması ve Nusra’yı Haricilikle suçlarken, Feylak el-Rahman’ı Ürdün’deki MOC(Akeri Operasyon Merkezi)’un uşağı ilan etmesi, gerilimi iyice artırdı.
Ahrar el-Şam’ın lider kadrosunun neredeyse tamamını yitirdiği saldırının ardından yeniden toparlanarak gücünü korumasına karşın, Zehran Alluş’un güçlü liderliği etrafında şekillenen İslam Ordusu’nun, Alluş’un ölümünün ardından eski gücünü koruyamadığı anlaşılıyor. ‘Guta’nın Kralı’ olarak da isimlendirilen Alluş’un ardından yalnızca İslam Ordusu içerisinde değil, Doğu Guta’da da dengelerin ciddi anlamda sarsıldığı ve ortaya çıkan boşluk sebebiyle çatışmaların devam etme ihtimali yüksek görülüyor.
İslam Ordusu’nun gerilemesi sonucu Guta’da yeni bir muhalif gücün mü hakimiyeti ele geçireceği, yoksa bu durumdan istifade eden rejimin Doğu Guta’daki muhalifleri bütünüyle mi bastıracağı bilinmiyor. Buna karşın söz konusu çatışmaların özellikle muhalif gruplar ve halk arasında büyük rahatsızlığa neden olduğu anlaşılıyor.