Analiz-Haber / Suriye Gündemi
2014 yılının Şubat ayında Suriye’nin güneyindeki Deraa merkezli çok sayıda Özgür Suriye Ordusu bileşenlerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan Cebhet Cenubiyye – Güney Cephesi, Suriyeli muhalifler arasında en büyük ve düzenli organizasyonlardan biri olarak ön plana çıktı. Özellikle Deraa ve çevresindeki el-Nusra ve Ahrar el-Şam gibi İslami grupların etkinliğini azaltmak için bir alternatif olarak ön plana çıkan GC oluşumu, Ürdün’de ABD’nin oluşturduğu Military Askeri Command – Askeri Operasyon Odası’na bağlı bir biçimde hareket etmeye başladı. 2014’ün sonları ve 2015 yılının ilk altı ayında belli operasyon ve ilerlemelere imza atsa da, GC, 1 yılı aşkın bir süredir neredeyse rejime yönelik bütün operasyonlarını durdurdu.
Özellikle Rusya’nın müdahalesi ve muhaliflerin gerek kuzey Suriye’deki Halep çevresinde, gerekse Şam’ın etrafındaki kuşatma altında bulunan bölgelerde yoğun baskı altında kalması, GC’ye yönelik büyük eleştiri ve tepkilere neden oldu. GC’yi rejime karşı saldırıları durdurarak “devrime” ihanet etmekle suçlayan Suriyeli muhalif gruplar, Deraa merkezli 54 gruptan oluşan koalisyonu harekete geçmeye çağırdı. Yüzlerce aktivist imzaladıkları bildiride, GC’ye operasyonlara tekrar başlama çağrısı yaptı. Suriyeli muhaliflerin önde gelen din adamlarının yer aldığı bir diğer grupsa, yaptıkları açıklamada; GC’nin diğer muhalif gruplara ve bölgelere yardım için rejime karşı saldırıya geçmesi gerektiği, bunun yapılmaması halinde ise bu koalisyonda bulunan muhalif savaşçıların bu grupları terk etmesi gerektiği yönünde dini bir fetva yayınladı. Bu tepki ve çağrıların üzerine güney cephesine bağlı 11 grup “Hayyellah” adlı yeni bir operasyon başlattığını duyurdu.
Güney Cephesi ve rejim karşıtı operasyonları
Güney Cephesi’nin 3 Şubat 2014’te ilan edilişinin ardından rejime yönelik Deraa’da 3 ay sürecek bir operasyon başlattı. El-Nusra Cephesi ve Ahrar el-Şam gibi İslami grupların da destek verdiği operasyonda Deraa merkezdeki rejim bölgeleri hedef alındı. Ancak Mayıs ayına gelindiğinde operasyondan net bir sonuç alınamadı.
2014 Eylül ayına gelindiğindeyse yine İslami gruplarla birlikte bu sefer İsrail sınırındaki Kuneytra merkezli yeni bir saldırı dalgası başlatıldı. Saldırıda muhalifler önemli ilerlemeler kaydederken, Suriye sınırları içerisinde kalan Golan tepeleri dahil Kuneytra’nın büyük bir kısmı muhaliflerin kontrolüne geçti.
2014 Ekim ayındaysa Kuneytra sınırındaki Harra GC ve diğer muhalif grupların katıldığı yeni bir operasyonla ele geçirildi. Kasım ayına girildiğinde muhalifler bu kez Şeyh Miskin bölgesine operasyon başlatırken, Neva şehrini ve Şeyh Miskin çevresini ele geçirdi. 2015 Ocak ayındaysa Şeyh Miskin ve yakınlarındaki 82. Tugay üssü tamamen ele geçirildi ve Deraa’nın batısındaki bölgelerin büyük bir kısmı muhaliflerin kontrolüne girdi.
2015 Mart ayında GC’nin başarılı olduğu son operasyonlardan Busra el-Şam operasyonu düzenlendi ve Deraa’nın doğusundaki bu bölge rejimden alındı. Hemen ardından Nisan ayında Ürdün’e açılan Nasib sınır kapısı ve Ürdün sınırı boyunca uzanan çok sayıda kontrol noktası muhaliflerce ele geçirildi. Sonraki Haziran ayı boyunca 52. Tugay üssünün ele geçirilmesi hariç, GC’nin duyurduğu Süveyda’da bulunan Tal’a hava üssüne yönelik saldırı ve Deraa merkezin ele geçirilmesine yönelik “Asifet’ul Cenub” (Güney Fırtınası) operasyonu, 2 hafta süren çatışmaların ardından başarısızlıkla sonuçlandı. Bu başarısızlıkların ardından GC Kuneytra’daki rejim kontrolünde bulunan Baas Şehri ve Han Arnabe’ye yönelik bir diğer başarısız girişimin haricinde bir daha rejime yönelik bir taarruzda bulunmadı. Buna karşın rejim güçleri Ocak ayında 2016’da Şeyh Miskin ve yakınlarındaki 82. Tugay üssüne girdi. Muhaliflerse çekilmek zorunda kaldı.
Deraa ve çevresinde GC’ye bağlı grupların ağırlıkta olduğu bölgelerde IŞİD’e bağlı Liva Şüheda Yermuk grubu ve Hareket el-Müsenna İslami grubu muhaliflere saldırdı ve Tasil ve Advan gibi bazı bölgeleri ele geçirdi. El-Nusra Cephesi ve Ahrar el-Şam IŞİD’e bağlı bu gruplarla uzun süredir çatışırken, GC bu gruplara karşı uzun süre sessiz kaldı. LŞY grubunun önceleri GC’ye bağlı olmasının bunda bir etkisi olduğu öne sürüldü. Buna karşın IŞİD’e bağlı bu grupların Batı Deraa’daki ilerleyişi karşısında GC harekete geçerek karşı saldırı düzenledi ve IŞİD yanlısı grupları İsrail ve Ürdün sınırındaki 12 köye geri püskürttü.
Muhaliflerden GC’ye tepki
2015 Haziran ayındaki başarısız ‘Güney Fırtınası’ operasyonunun ardından GC’nin 1 yılı aşkın bir süredir rejime karşı neredeyse hiç bir operasyon düzenlemesinin ardından muhalif çevrelerde GC’ye karşı tepkiler yükselmeye başladı. Özellikle Rus müdahalesiyle birlikte kuzey Suriye’de ağır baskı altında olan muhalif gruplar, GC’yi ihanetle suçladı. Şam’ın etrafındaki batı Guta’daki kuşatma altındaki bulunan Dareyya ve Han el-Şeyh’te durumun kötüleşmesi, doğu Guta’da ise muhaliflerin çok sayıda bölgeyi kaybetmesi üzerine GC üzerindeki baskılar arttı. Rejimin, Deraa ve çevresinde GC’nin operasyon yapmaması sebebiyle ordu birliklerinin bir kısmını doğu ve batı Guta’ya kaydırdığı haberleri yapılırken, bölgede kuşatma altında bulunan muhalifler oldukça zor bir durumda kaldı.
GC’nin Ürdün’ün baskısıyla operasyonları durdurduğu öne sürüldü ve ABD’nin yönlendirdiği MOC’un GC’ye silah ve mühimmat sevkiyatını durdurduğu iddia edildi. Bunun yanı sıra ABD’nin GC’nin rejime saldırması halinde GC’yi hedef alacağı iddiaları da muhalif kaynaklarca gündeme getirildi. Suriyeli muhalifler için sembol şehirlerden Dareyya’nın kurtarılması için GC’ye çağrıda bulunuldu. Aktivistlerin, muhalif isimlerin imza attığı bu bildirilerin yanı sıra, muhalif din adamları da GC’yi harekete geçmeye çağıran bir fetva yayınladı. Tüm bu tepkilerin ardındansa bugün GC’den “Hayyellah” adlı yeni bir operasyon başlatılacağı açıklaması geldi.
Muhtemel GC operasyonu ve olası etkileri
Esed rejiminin 2015 Mart ayında gerek kuzeyde İdlib çevresinde, gerekse güneyde Deraa ve Kuneytra çevresinde muhaliflerin aynı anda ilerleyişi karşısında oldukça zor durumda kaldığı ve çöküşün eşiğine geldiği ortaya çıktı. Rejimin bu dönemde muhalifler karşısında aldığı art arda yenilgiler karşısında Rusya ve İran’ın ülkeye direk müdahale planları yapmaya başladığı açıklanmıştı. Neticede 2015 Sonbaharıyla birlikte Rusya ve İran’ın Suriye’ye havadan ve karadan müdahalesi, ülkedeki dengeleri tekrar rejimin lehine çevirdi.
Bu dönemde rejim ülkenin kuzeyine odaklanırken, güneyde GC’nin etkin olduğu bölgelerde muhaliflerin sessiz kalması, rejimin kuzeye odaklanabilmesini kolaylaştırdı. Özellikle Halep’te Rusya ve İran’ın da aktif katılımıyla rejime bağlı güçleri önemli mevzi ilerlemeler sağlarken, aynı dönemde güney cephesindeki muhaliflerin harekete geçmemesi, dengeleri muhaliflerin aleyhine çevirdi. Bunda Deraa çevresinde GC dışındaki muhalif grupların zayıf olmasının yanı sıra, Ürdün’ün GC üzerinde etkin olması ve bu konuda GC’ye baskı yapmasının da rol oynadığı söyleniyor.
Bütün bu tablo karşısında GC’nin gelen tepkiler karşısında meşruiyetini kaybetmeye başlaması üzerine yeniden harekete geçme sinyalleri vermesi, özellikle Şam çevresi ve kuzey Suriye’deki muhalifler için yeniden nefes alma fırsatı olabilir. Rejimin kuzey Suriye’de muhaliflerle ve ülkenin doğusunda IŞİD’le çatıştığı Humus çevresine odaklandığı bir dönemde, Deraa yönünden muhaliflerin güçlü bir taarruz düzenlemesi halinde önemli ilerlemeler sağlayabileceği düşünülüyor. Özellikle Kuneytra’nın kuzeyinden batı Guta’daki kuşatmayı kırmaya yönelik çabalar, Şam’ın etrafındaki kuşatma altında bulunan muhalifler bölgeler için önemli bir gelişme olabilir. Buna karşın GC’nin ilan edilen operasyonda ne kadar ciddi olduğu ve ne ölçüde rejime saldırı düzenleyeceği ise meçhul. GC’nin sessizliğini koruması halindeyse, zaman içerisinde bölgedeki meşruiyetini yitirebileceği ve Ahrar el-Şam gibi alternatif grupların bölgede güçlenebileceği, spekülasyonlarda bahsi geçen konular arasında.