Analiz-Haber / Suriye Gündemi
Yaklaşık bir senedir sakinliğini koruyan Suriye’nin güneyindeki Deraa ve Kuenytra merkezli güney cephesinde, son zamanlarda önemli gelişmeler ve hareketliliğin yaşanmaya başlandığı görülmekte. Bölgede son aylarda IŞİD’e bağlı Halit bin Velit Ordusu(Eski Şüheda Yermuk Tugayı ve Hareket el-Musenna) ile diğer gruplar arasında yaşanan çatışmalar haricinde neredeyse önemli bir çatışma olmadı.
Genel olarak, güney cephesinde MOC odasının (Amman merkezli askeri operasyonlar merkezi) Deraa’da bulunan askeri grupların üzerindeki etkisi zamanla tahkim oldu. Bölgedeki etkin ÖSO koalisyonu Güney Cephesi’ne giden silah ve mühimmatı kontrol eden MOC odası, yapılacak operasyonlar ve hatta askeri ittifaklara müdahale ediyor ve onun onayı olmadan bu adımların gerçekleşmesinin mümkün olmadığı görülüyor. MOC odasının aldığı kararlardaysa son kararın ABD’li yetkililerin elinde olduğu muhalif kaynaklarca sık sık ifade ediliyor. Bu bağlamda muhalefete yakın bazı isimler MOC’un, güney cephesinde bulunan askeri grupların harekete geçmesini istemediğini ifade ediyor.
Artan Öfke
Güneydeki bu suskunluktan memnun olan Esed rejimi, güney cephesinde savaş hatlarının sakin olmasına dayanarak Şam etrafındaki muhalefetin kontrol ettiği beldelere (Dareyya, doğu Guta gibi) yönelik baskıları artırmıştır. Bu durum diğer muhalif gruplar tarafından MOC’a bağlı Güney Cephesi’ne karşı eleştirilerin yöneltilmesine sebep old. 19 Haziran 2016 tarihinde bazı düşünür ve yazarlar Güney Cephesi’ne bağlı askeri gruplara harekete geçmeleri çağrısında bulundu. Buna benzer bir biçimde 11 Temmuz 2016 tarihinde de başka bir çağrı yapıldı. Artan rahatsızlık ve öfkenin başka bir göstergesi ise Deraa Omari Camiinin eski imamı Ahmet es-Sayasne’den geldi. Muhalifler arasında bilinen bir isim es-Sayasne güneydeki halkı MOC’a bağlı gruplara karşı protesto etmeye davet etti. Bu çağrının üzerine, geçen Cuma günü 5 Ağustos 2016’da, cuma namazına müteakip Deraa şehrinde ve ona bağlı Muzirib gibi bazı beldelerde, camilerden ‘MOC’a Karşı Öfke Günü’ adı altında protestolar düzenlendi. Bu davet ve protestolara karşın MOC destekli Yarmuk Ordusu’na yakınlığı ile bilinen Nesib beldesinin büyük camiinin imamı, bu davetleri fitne kapısı olarak adlandırdı ve insanları protesto etmemeye çağırdı.
Bir gün öncesindeyse bir başka olay daha meydana geldi. 4 Ağustos 2016 Perşembe günü muhalefetin kontrol ettiği yerlerde genel mahkeme olarak işlenen ve yargıdan sorumlu olan Dar el-Adl önünde kalabalık toplandı. Ceyze beldesine gelen kalabalık bir gün önce beldeye dönen savaşçıların başka bir grup tarafından (Topçu Birliği) hedef alınıp öldürülmesine protesto etti. Protesto edenler, katillerin kendilerine teslim edilmesini istedi.
Son zamanlarda hem askeri grupların oluşturduğu baskı hem de Esed rejimine karşı harekete geçmemeleri nedeniyle Deraa ve Kuneytra’da yaşayan halkta büyük bir öfke ve rahatsızlık birikmiş durumda. Bu öfke fırsat bulunca hem bu gruplara hem de arkalarında olan MOC’a karşı kendini ortaya koymaktadır.
MOC gruplardan kaymalar
Artan öfke haberleri yayılırken, geçen hafta 500 Güney Cephesi’ne bağlı savaşçının kendi gruplarından ayrılarak Ahrar el-Şam ve Şam’ın Fethi Cephesi’ne katıldığı haberi gündeme geldi. Güvenli kaynaklardan tam olarak teyit edilemese de genel trendlere bakıldığı zaman böyle bir adımın olabileceği mümkün. Nitekim 2015 yılının Ağustos ayında başarısızlığa uğrayan Güney Fırtına operasyonu ardından da kaymalar olmuştu. ‘Huran Şahinleri, Mejd el-İslam’ Ceyş el-İslam’a katılırken ‘Şehit Ahmet Omer Tugayı’ ve ‘Bina Ümme Tugayı’nın ise Ahrar eş-Şam’a katıldıkları duyurulmuştu. O zamanlar bazı kaynaklar yaklaşık bir buçuk ay süren ve bütün Deraa eyaletini rejimden kurtarmayı hedefleyen operasyonun başarısız olmasında MOC’un bu taarruza destek vermemesinin de payı olduğunu dillendiriyor.
Askeri gelişmeler
Son dönemlerde ö nemli askerbiri gelişme 3 Ağustos 2016 tarihinde Deraa eyaletinde bulunan Busra eş-Şam beldesinde yaşandı. Beldede varlık gösteren ve MOC odasına bağlı olan Şebeb Es-Sunne grubun içinde adeta darbe oldu. Grubun içindeki bazı savaşçılar grubun karargâhına baskın düzenlerken, bir müddet mahsur kalan grubun lideri Ahmet Avde kaçmayı başardı. Aslında çatışmanın başta Avde ve grubun eski askeri lideri Muhammet T’ame’nin kardeşi arasında şahsi bir kavga olarak başladığı söylenmekte. Yaşanan olaylar sırasında Avde’nin ateş açması sonucunda yaralananlar oldu. Bunun üzerine gruba bağlı bazı savaşçılar halkın katılmasıyla grubun karargâhına ve diğer merkezlerine baskın düzenledi, kaçan Avde’nin yerini eski askeri lideri T’ame getirildi. Halkın olaylara katılmasının aslında gruba karşı artan öfkeden dolayı oluştuğu anlaşılırken, nitekim grubun lideri Ahmet Avde ve bazı savaşçılar hakkında yolsuzluk ve gücünün istismar iddiaları daha önce de yayılmıştı.
Başka bir gelişme ise 8 Ağustos 2016 tarihinde yaşandı. ÖSO, bazı grupları ve Ahrar el-Şam küçük çaplı olsa da geçen Ocak ayında rejimin kontrolüne geçen Şeyh Miskin beldesine ufak çaplı taarruz düzenledi. Saldırı devam etmese de Güney Cephede angajmanlarında bir değişiklik olma olasılığına işaret etmiştir. Yine de bu oldukça zayıf bir ihtimal ve nitekim saldırılar da henüz ufak çaplı atışlardan öteye geçmiş değil.
Muhtemel Senaryo
Genel tabloya bakıldığında güney cephesinde MOC’a bağlı gruplara karşı halk nezdinde rahatsızlık devam ederken, bu gruplara karşı eleştiriler de arttığı görülüyor. Bu şekilde devam etmesi halinde zamanla MOC gruplarından diğer gruplara (Ahrar eş-Şam, Şam’ın Fethi Cephesi, Ceyş el-İslam) kaymalar beklenmesi normal olacaktır. Fakat dengeleri değiştirecek böylesi bir hamle ve Esed rejimini zor durumda bırakacak bir askeri gelişme olması için bölgeye önemli bir mühimmat ve finans aktırılması gerekiyor. ABD ve Ürdün kontrolündeki MOC odasının şu aşamada Suriye’nin güneyinde kontrolü kaybetmesi kısa vadede beklenmemektedir. Dolayısıyla artan öfke ve rahatsızlıkların küçük çaplı olaylar şeklinde tezahür etmesi beklenebilir, rejime karşı küçük bir taarruzda da bulunabilir, böyle bir taarruz MOC grupları tarafından eleştirilere karşı yapılabilir. Orta ve uzun vadede ise güney cephesinin dışından bir yardım ve ikmal temin edildiği halde dengeleri değiştirecek bir gelişme yaşanabilir. Burada, hiç şüphesiz, özellikle gidişata Fatih Ordusu liderliğinde Halep cephesinde ilerleyen muhaliflerin performansıyla etkili olacaktır.