Analiz – Haber / Suriye Gündemi
Halep’te 13 Aralık 2016’da varılan ilk anlaşmayla birlikte şehir içerisinde bulunan on binlerce kişinin tahliyesi için süreç başlatıldı. İran ve Şii milislerin konvoylara yönelik müdahaleleri sebebiyle sık sık ertelenen ya da duran tahliye işlemleri, taraflar arasında gerçekleşen çok yoğun görüşmelerin ardından yeniden başlayabildi. Son olaraksa, Fua ve Keferya’nın anlaşmaya dahil edilmesiyle, sorunların aşıldığı duyuruldu. Tahliyelerin başlaması beklenirken, bu sefer Fua ve Keferya’daki rejim yanlılarının tahliye edilmesi için yollanan otobüslerden üçünün yakıldığı haberi gündeme geldi.
Halep’te yaşanan rejime bağlı güçlerin ilerleyişi ve Halep halkının yaşadığı trajedi, muhalifler arasında büyük kırılmalara yol açmışa benziyor. Bu dönemde muhalif bölgelerde halk ve gruplara bazı yerli savaşçılar, birleşme görüşmelerinin yapılması için sokaklara döküldü. Yollarda muhalif gruplara ait kontrol noktaları hedef alınırken, İdlib çevresi ve Batı Halep kırsalında ciddi karışıklıklar yaşanmaya başlandı.
Gösterilerin bazısına sızan IŞİD yanlılarının IŞİD yanlısı sloganlar atması, ciddi bir kontrolsüzlüğün başladığı şeklinde yorumlandı. Varılan anlaşmanın ardından Fua Keferya’daki Şii köylerinden gerçekleştirilecek tahliyeler için otobüsler, muhalif bölgelere giriş yaptı ve yol üzerindeki Sarmin’den geçiş yaparken bölgedeki bazı kişilerce ateşe verildi. Konvoydaki otobüslerin çoğu Fua ve Keferya’ya vardı, ancak 3 otobüs ateşe verildi. Halep’teki anlaşmayı tekrar tehlikeye sokan bu durum, muhalifler arasında da ciddi bir tepkiyle karşılandı.
Otobüsü yakanların yansıyan görüntülerinde bir kısmının Cund el-Aksa’ya, bir kısmının Ahrar el-Şam ve Liva Şüheda el-İdlib gibi gruplara bağlı olduğu öne sürüldü. Bu durumsa, muhalifler arasında tekrar karşılıklı suçlamalara neden oldu.
Aralarında Şam’ın Fethi Cephesi(ŞFC), Ahrar el-Şam gibi en büyük iki muhalif grubun da katıldığı “birleşme” görüşmelerinin yeniden başladığının medyaya yansıdığı bir dönemde böyle bir olayın yaşanması ise, muhalifler arasındaki birleşme görüşmelerinin de sabote edilmek istendiği yönünde yorumlandı.
Her halükarda otobüslerin yakılması, muhalifler arasındaki bölünmüş ve başı bozukluğun, ciddi sorunlara yol açtığını gösteriyor. Bu haliyle muhaliflerin birleşmeden askeri anlamda ayakta kalmasının zor olması bir tarafa, güvenlik, asayiş, eğitim, ulaşım v.b. pek çok alanda da başarılı bir örnek ortaya koyabilmesi ihtimal dışı gözüküyor. Muhalif bölgelerdeki dağınıklık, Halep’in rejime bağlı güçler tarafından ele geçirilmesinde de önemli bir rol oynadı. Halep’ten sonra sıranın İdlib’e geldiği göz önünde bulundurulduğunda, muhaliflerin mevcut haliyle tutunabilmesi oldukça zor gözüküyor.