Hama’da Beklenmeyen İlerleyiş
Geçtiğimiz hafta başı, 29 Ağustos günü, muhalifler Suriye’deki önemli şehirlerden biri olan Hama’nın kuzeyinde yeni bir operasyon başlattı. Bölgedeki ufak grupların katıldığı operasyon ilk aşamada çok fazla dikkat çekmezken, bölgede 3 günde 4 büyük şehrin ele geçirilmesi, bir anda gözleri Hama’ya çevirdi. Halep’te Fetih Ordusu’nun kuşatmayı kırmasının ardından rejime bağlı Şii milislerle muhalifler arasında neredeyse bir aydır süren yoğun çatışmalar, bütün dikkatleri bu bölgeye toplamıştı.
Hama’da Cund el-Aksa’nın yanı sıra bazı ÖSO gruplarının başlattığı ve “Mervan Hadid” adı verilen yeni operasyonda, rejimin Halep’e odaklanması sebebiyle geride kalan cephelerde zayıf kaldığı ortaya çıktı. Bölgesel ufak grupların katıldığı ufak çaplı bir operasyonda rejimin bu denli bölge kaybetmesi, rejimin ve rejime destek veren Rusya ve İran komutasındaki Şii milislerin kapasitelerinin sorgulanmasına yol açtı. Muhalifler daha önce de Hama’nın kuzeyinde benzer operasyonlara girişmiş, buna karşın rejimin şiddetli karşı koyuşu nedeniyle geri çekilmek zorunda kalmıştı. Hali hazırda rejimin önceki taarruzlara nazaran daha dezavantajlı olduğu gözlemleniyor.
Daha Önceki Taarruzlar
Suriyeli muhalifler daha önce 2012, 2013 ve 2014 yıllarında Hama’nın kuzeyinde geniş çaplı taarruzlar düzenlemiş, 2015’te ise başlatılmak istenen taarruz, gruplar arası anlaşmazlıklar ve Rusya’nın Suriye’ye müdahalesiyle başlayamadan sona ermişti.
2012’nin sonlarında muhalifler Hama’nın kuzey batı yönünden ilerlemeye başlayarak Latamina, Kefer Nabude, Halfaya’nın yanı sıra Tayyibet el-İmam gibi şehirleri ele geçirdi. Bölgeye önemli bir giriş yapan muhalifler, rejimin karşı saldırısıyla sınırlı ölçüde bir ilerleyiş sağlarken, ele geçirdiği bazı bölgelerden geri çekilmek zorunda kaldı. Bunda Maan, Morek ve Han Şeyhun bölgesinin tam anlamıyla ele geçirilememesinin etkisi büyüktü.
2013 Nisan ayında yeni bir taarruza girişen muhalifler, bu saldırıda mevzi bir ilerleme kaydederken, bir süre sonra rejimin karşı saldırılarıyla bazı bölgelerden çekilmek zorunda kaldı. Bu dönemde muhalifler, daha önce ele geçirdikleri Halfaya’yı da kaybetti.
2014 yılında muhaliflerin en güçlü taarruzu geldi ve daha önce Kefer Zita ve Latamina da uzun süredir yerleşen muhalifler, bu bölgeden giriştikleri yeni ilerleyişte bu sefer Halfaya ve şehrinin yanı sıra Hattab’a da girdi. Rejimin kuzey Suriye’deki en önemli merkezlerinden Hama Askeri Havaalanı’na 3-4 km kadar yaklaştı ve Hama şehrinin hemen yakınlarındaki Kumhane beldesinin yakınlarında yoğun çatışmalar meydana geldi. Bu dönemde rejim Rastan Barajı’nın kapaklarını açarak Asi Nehri’nin taşmasını sağladı ve Asi Nehri’nin güneyindeki muhalifleri kuzeydeki muhaliflerden izole etmeye çalıştı. Yaklaşık 2 ay süren çatışmalar sonucu muhalifler tekrar geri çekilmek zorunda kaldı. Morek bölgesi hariç, daha sonra Hama’nın kuzeyindeki bu hat durağanlaştı.
2016 Mervan Hadid Operasyonu
Daha önce baba Esed’e karşı savaşmış ve Hama’da rejime karşı dönemin Müslüman Kardeşler ayaklanmasına önderlik etmiş Mervan Hadid ismi, muhalifler tarafından bilinçli bir biçimde seçilmişe benziyor. Esed rejiminin 1982 yılında yaklaşık 40 bin kişiyi öldürerek bastırdığı Hama şehrinde, geleneksel olarak rejim karşıtlığı güçlü. Buna vurgu yapan muhalifler, Halep’e yoğunlaşan rejimin dikkatinin dağılmasını fırsat bilerek, kuzey Hama’da yeni bir taarruza girişti.
29 Ağustos’ta ÖSO gruplarının bombardımanı ve Cund el-Aksa’nın düzenlediği bomba yüklü araç saldırısıyla başlayan operasyonda, muhalifler Halfaya şehrini ele geçirdi. Beklenmedik bir biçimde hızlı ilerleyişini sürdüren muhalifler, rejim tarafından düzenlenen hava saldırılarına karşın çevredeki başka mevzi ve köylerin yanı sıra, Tayyibet el-İmam şehrine yöneldi. Şehir 30 Ağustos Salı günü ele geçirildi. Rejim hatlarının dağılmasını fırsat bilen muhalifler, bir gün sonra bu kez Suran şehrine girdi. Aynı anda Hattab’a kadar ilerleyen muhalifler, kısa süreliğine şehre girdi, ancak yoğun hava bombardımanı sebebiyle geri çekildi. Ancak ani bir hamleyle daha doğudaki Maardes de muhalifler tarafından hedef alındı.
1 Eylül’de muhalifler Maardes’e girdi ve rejimin düzenlediği karşı saldırıları püskürttü. Son olarak muhalifler stratejik Zeyn el-Abidin Dağını katyuşa atışlarıyla vurmaya başladı. Bu dağın da ele geçirilmesiyle muhalifler Kumhane ve Hama şehir merkezine hakim bir pozisyona girmiş olacak. Bunun gerçekleşmesi halinde, başlangıçta oldukça küçükmüş gibi görünen Hama operasyonu, Hama şehir merkezini hedef alan büyük bir operasyona dönüşme potansiyeline sahip. Operasyonun başarılı bir biçimde devam etmesiyle yeni muhalif gruplar da taarruza dahil olmaya başladı ve Hama’nın kuzeyinde yer alan Maan’a saldırı başlatıldı. Feylak el-Şam ve Ecnad el-Şam gibi grup, rejimin savaşın başından beri kalesi olan Alevi Maan köyüne girme girişimi, kuzey Hama’daki dengeleri kalıcı bir biçimde değiştirebilir.
Muhaliflerin daha önceki taarruzlarına karşın, bu sefer bu ölçüde başarılı olmasında, önceki saldırılara nazaran arka hatların daha sağlama alınmış olması. İdlib’in güneyindeki Han Şeyhun ve Morek’i alan muhalifler, Kefer Zita ve Latamina’da uzun süredir varlığını sürdürüyor. M-5 karayolunu Morek’ten Maardes’e kadar güvenlik altına alan muhaliflerin, bu durumda, son saldırısındaki ilerleyişleri daha kalıcı olabilir.
Hama’nın Stratejik Önemi ve Operasyonun Muhtemel Sonuçları
Muhaliflerin daha önce bölgede düzenlemiş olduğu hiçbir taarruz, bu ölçüde başarılı bir ilerleme kaydedemedi. Bunda farklı sebepler rol oynasa da, şimdilik en önemli nedenin hali hazırda rejimin Halep’te Fetih Ordusu’yla meşgul olması gibi görünüyor. Yoğun insan kaynağı sıkıntısı yaşayan rejimin, aynı anda Hama ve Halep’te bir savaşı sürdüremeyeceği anlaşılıyor. Bu nedenle görece ufak muhalif gruplar tarafından bölgede kısa sürede önemli ilerleme sağlanabildi.
Operasyonun başarısında, Cund el-Aksa ve Ecnad el-Kavkaz gibi oldukça iyi eğitimli ve profesyonel savaşçılara sahip grupların yanı sıra, Ceyş el-Nasr ve Ceyş el-İzze gibi TOW füzesi desteği alabilen ÖSO gruplarının yer alması, önemli bir etken olarak ön plana çıkıyor. Rejimin önemli insan kaynağını oluşturan güvenlik kemeri anlamına gelen, Mahardeh, Hattab, Kumhane ve daha kuzeydeki Maan’ın aşılma ihtimali, etkileri itibariyle rejimin varoluşsal bir tehditle karşılaşmasına yol açabilir. Savaşın gidişatı içerisinde konvansiyonel bir ordudan büyük oranda yerel milislere dönüşen rejim güçleri, çok sayıda cephede savaşmak zorunda kaldığı dönemlerde yabancı güçlere de bağımlı bir durumda. Hama’da çatışmalar devam ederken bölgeye İran destekli Afgan Şiilerinden oluşan Liva el-Fatimiyun milislerinin gönderildiği haberleri, bu durumu doğrular nitelikte.
Esed rejiminin Hama’daki operasyonun gelişimine bağlı olarak bir tercih yapması gerekiyor. Halep’e yüklenen ve on binlerce savaşçısı olan Fetih Ordusu’na karşı Halep’te büyük bir reserv bulundurmak zorunda kalan rejime bağlı güçler, başta Hama olmak üzere diğer bölgelerde insan kaynağ sıkıntısı yaşıyor. Rejimin yaşadığı demografik dezavantajın da etkisiyle, savaşın böylesine kritik bir aşamasında, Hama ve Halep’te aynı anda bir savaşı sürdürmesi zor görünüyor. Buna karşın Halep’ten Hama’ya güç kaydırılması halinde, Fetih Ordusu’nun Halep şehrine yönelik ertelediği taarruzu sürdürme ihtimali bulunuyor. Rusya’nın hava desteği ve İran’ın karada devrim muhafızların yanı sıra yabancı Şii milislerden oluşan desteğinin, gün geçtikçe insan kaynağı sorunu yaşayan Esed rejimini ayakta tutmaya yetmediği anlaşılıyor.