Hama’daki DAEŞ varlığı ve bölgede değişen güç dengeleri
11 Aralık 2017
Hama’daki DAEŞ varlığı ve bölgede değişen güç dengeleri

Hama’nın doğu kırsalında bir dönem DAEŞ kontrolünde olan Ukayribat bölgesinde rejim ve müttefikleri, DAEŞ’i kuşatma altına aldı. Ortalama kırk günlük sert bir kuşatma sürecinin ardından rejime bağlı güçler ve müttefiklerin ön açmasıyla DAEŞ unsurları Ukayribat bölgesinden kendilerine açılan bir koridorla 9 Ekim 2017 tarihinde Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) kontrolündeki bölgelere geçiş yaptılar.

“DAEŞ Muhaliflerin kontrolündeki bölgelere tank ve askeri araçlarla sızdı”

Rejim güçleri ve müttefikleri tarafından açılan koridordan tank, askeri araç ve ağır silahlarıyla birlikte Hama ili doğu kırsalında HTŞ kontrolündeki bölgelere sızan DAEŞ, HTŞ kontrolündeki onlarca köyü ele geçirdi.

DAEŞ’ın bölgede kendisine koridor açan Esed rejimi ve müttefik güçlerle bir anlaşma yaptığına dair iddia ortaya atılsa da bu yönde bir emare bulunmuyor. Ancak askeri akıl olarak rejimin yaptığı bu hamlenin, kendileri açısından oldukça “yerinde” olduğunu söylemek mümkün. Bu gelişmeye rejim ve müttefiklerinin perspektifinden baktığımızda, karşı tarafla bir görüşme veya müzakere yürütmenizi gerektiren bir durum yok. Sadece kuşatmaya aldığınız düşmanınıza istediğiniz istikamete yönelik bir kapı açacaksınız ve düşman unsurlarını o bölgeye kanalize edeceksiniz.

DAEŞ’in bölgeye sızmasıyla rejimin elde ettiği kazanımlar

Rejim ve müttefikleri kapıyı HTŞ kontrolündeki bölgeye doğru açtı. Savaş sahalarında sıkça uygulanan bu taktik, rejime “bir taşla üç kuş” olarak nitelendirebileceğiniz kazanımlar sağlamıştır.

Bu kazanımlardan ilki, DAEŞ’ın geri çekilmesiyle kontrol altına alınan Ukayribat bölgesinin kazanımıdır.

Bundan daha önemli olan , DAEŞ’ın HTŞ kontrolündeki bölgeye nakli sağlanarak, adeta bir “öncü kuvvet” pozisyonunda kullanılıyor olmasıdır. Nitekim DAEŞ’ın HTŞ kontrolündeki bölgeye naklinden sonra rejimin izlediği askeri taktiğin incelenmesi, “öncü kuvvet” tezini doğrulayacaktır. Rejim güçleri DAEŞ’ın arkasından bir cephe hattı oluşturarak, örgütün muhaliflerden aldığı bölgelerin de kontrolünü sağlamıştır.

Üçüncü olan ve DAEŞ’ın bölgeye sızmasında rejimin en büyük kazanımı olarak sayabileceğimiz gelişme ise, HTŞ öncülüğündeki muhaliflerin Hama kırsalına yönelik olası askeri operasyonunun sekteye uğratılmasıdır. DAEŞ Hama’nın doğu kırsalında HTŞ’nin kontrol ettiği bölgelere sızdığında, HTŞ DAEŞ’ın bölgede kontrol altına aldığı köyleri geri almak ve örgütün ilerleyişini durdurmak için birkaç farklı noktadan bölgeye ilave güç sevkiyatı yapmak zorunda kalmıştır.

Bu durum da hali hazırda belli bir düzende askeri operasyon gerçekleştirebilmek için yeterli sayıda savaşçısı bulunmayan HTŞ ve muhalifleri daha da büyük sıkıntıya sokmuştur. Bölgede rejime karşı tutulan savunma hatlarının yanında bir de DAEŞ’e karşı saldırılar düzenlenmeye başlanmış ve gerçekleştirilen bu saldırılarda HTŞ ve muhalif savaşçılar zayiatlar vermiştir.

Tahrir el Şam Heyeti’nin (HTŞ) DAEŞ’ın bölgeye sızması sonrası gösterdiği ilk refleksler:

  • HTŞ öncülüğündeki muhalifler, DAEŞ’ın Hama’nın doğu kırsalına sızması ve birçok köyü kontrol altına almasının ardından bölgeye çok sayıda kuvvet sevkiyatında bulundu.
  • HTŞ ve muhalifler,DAEŞ’ın kontrol altına aldığı köyleri geri almak ve örgütün bölgedeki yayılmasını durdurmak için ani bir saldırıya geçtiler. DAEŞ karşısında gösterilen bu anlık refleks oldukça etkili sonuçlar getirdi ve kısa sayılabilecek bir zaman diliminde örgütün Hama doğu kırsalındaki kazanımları elimine edildi. Ancak örgütün bölgedeki faaliyet kapasitesi tam olarak pasifize edilemedi.

1 numaralı görselde HTŞ güçleriyle DAEŞ arasında Hama’nın doğu kırsalında yaşanan çatışmalarda DAEŞ mevzilerini vuran, HTŞ’ye ait bir tank görülüyor[1]

  • HTŞ bölgede DAEŞ’e karşı düzenlediği saldırılarda birçok ağır silah kullandı. Bunlardan biri de 122mm GRAD roket sistemi olan Çok Namlulu Roket Atar (ÇNRA) (Bkz: Görsel 2)
  • HTŞ öncülüğündeki muhalifler gerek ağır gerekse hafif silahların desteğiyle bölgedeki DAEŞ unsurlarına karşı etkili taarruzlar gerçekleştirerek birçok köyü örgütten geri almayı başardı. Ancak bölgede aynı zamanda rejim ve müttefiklerinin saldırılarına da karşılık vermek zorunda kalan HTŞ ve muhalifler dağılan güç dengeleri sebebiyle DAEŞ’ı tam olarak etkisiz hale getiremedi.

Rus uçaklarının DAEŞ’e destek sağladığı iddiası

Bölgede HTŞ ile DAEŞ arasındaki çatışmalar devam ettiği sırada HTŞ’ye bağlı “İba Haber Ajansı” tarafından servis edilen bir haberde Rusya’ya ait olduğu belirtilen savaş uçaklarının DAEŞ’ın bölgede ilerlemesini engellemek için oluşturulan HTŞ savunma hattını birkaç hava saldırısıyla hedef aldığı ifade edildi.

HTŞ’ye bağlı İba Haber Ajansı tarafında bu şekilde bir haber servis edilmesi ve bunun Suriye ile ilgili yerel haber aktarımı yapan ajanslar tarafından da işlenmesi bölgede “Rusya DAEŞ’e destek veriyor” şeklinde bir algı ortaya çıkmasına ve konuyla ilgili çeşitli spekülasyonların oluşmasına sebep oldu.

HTŞ’nin medya kanallarını kullanımı

HTŞ grubu Hama doğu kırsalına sızan DAEŞ unsurlarına yönelik saldırıların başlamasıyla bölgede iki taraf arasında gerçekleşen çatışmaları oldukça aktif bir şekilde kendisine bağlı medya organlarından kamuoyu ile paylaştı.

Sürekli olarak ve kategorize edilerek gruba bağlı haber kanalları ve medya organları tarafından görüntü ve haberler servis edildi.

Hama kırsalında DAEŞ ile muhalif grup arasında yaşanan çatışmaların oldukça etkili ve aktif bir şekilde medya organlarından servis edildiği söylenebilir.

HTŞ bölgede yaşanan gelişmeleri anlık olarak “İba Haber Ajansı” üzerinden servis ederken, birtakım kurgulanmış özel ve uzun sayılabilecek videolarıysa “Emced” isimli kurumu tarafından servis etti.

Grup tarafından servis edilen görsellerden bazıları:

HTŞ’ye bağlı “İba Haber Ajansı” tarafından 12 Ekim tarihinde servis edilen 3 numaralı görselde DAEŞ’e karşı gerçekleştirilen saldırılarda örgütün bölgedeki mevzilerinin 57mm top ile hedef alındığı anlar görüntüleniyor.

Aynı tarihte servis edilen diğer görseldeyse, DAEŞ’e ait imha edilmiş bir tank görülüyor (Bkz: Görsel 4)

“İba Haber Ajansı” bölgede yaşanan gelişmelere dair paylaştığı haberlerin yanında bunlara ek olarak Hama’nın doğu kırsalında DAEŞ ile yaşanan çatışmalarda kuvvetlerin ilerleyiş durumunu gösterebilmek için bazı görseller de servis etti.

Ajans tarafından Hama’nın doğu kırsalında ilk yaşanan gelişmelere dair 9 Ekim tarihinde servis edilen görselde (Bkz: Görsel 5) Ukayribat bölgesinden kendilerine açılan koridorla Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) kontrolündeki bölgelere sızan DAEŞ unsurları gösterilmiş.

Hama doğu kırsalındaki askeri gelişmelere DAEŞ’ın bölgeye ilk sızdığı dönemden bakacak olursak rejim güçlerinin DAEŞ’e bölgede bir koridor açarak Ebu Dali hattındaki askeri baskıyı da hafiflettiğini görebiliriz.

Bu sebeple, rejim güçleri ve müttefiklerinin DAEŞ’e bölgede açtığı koridorun kendilerine birçok açıdan stratejik ve gelecek dönemde devamlılığı olacak bir başarı sağladığını söylemek yanlış olmaz.

İba Haber Ajansı tarafından 21 Ekim, yani DAEŞ’ın bölgeye sızmasından yaklaşık 14 gün sonra yayınlanan görselde (Bkz: Görsel 6) HTŞ güçlerinin DAEŞ’ten geri aldığı bölgeler mavi renk ile belirtilmiş. Aynı şekilde belirtilen tarihte DAEŞ’ın kontrolündeki bölgeler ise siyah renk ile belirtiliyor.

Siyah ile mavi renkli kontrol alanlarını birleştirdiğimizde DAEŞ’ın çok kısa bir sürede Hama doğu kırsalında oldukça geniş bir bölgeyi kontrol altına aldığını görebiliyoruz.

DAEŞ’ın bölgede elde ettiği kazanımların geri alınması ve örgütün bölgedeki ilerleyişinin durdurulmasında HTŞ’nin oldukça hızlı ve koordine olarak hareket etmeleri büyük rol oynadı.

HTŞ’nin, DAEŞ bölgeye ilk girdiğinde gösterdiği refleks oldukça önemliydi. Sahada eğer ilk hamleyi yapan siz değilseniz karşınızdaki düşman unsurlarına yönelik oldukça hızlı ve buna oranla koordineli hareket etmeniz gereklidir.

Ajansın 24 Ekim tarihinde servis ettiği görselde (Bkz: Görsel 7) rejim güçleri ve müttefiklerinin DAEŞ’ın bölgeye sızmasıyla ortaya çıkan askeri avantajı ilk kez değerlendirdiği gösteriliyor.

DAEŞ’in muhaliflerin kontrolündeki bölgeye sızmasından sonra rejimin ilk hamlesi

Rejim güçleri ve müttefikleri, DAEŞ’ın HTŞ kontrolündeki bölgeye geçmesinin ardından boşluk buldukları hatlardan bu bölgeye sızmışlar ve muhalifler ile rejime bağlı güçler arasında oldukça şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Bu taktik, rejime bağlı güçlerin DAEŞ’ı bir araç olarak kullanarak bölgede kontrol alanını genişletmesine yönelik ilk hamlelerinden biriydi.

24 Ekim tarihinde Ajans tarafından bölgede DAEŞ ile HTŞ’ye bağlı güçler arasında yaşanan çatışmalara dair ilk rakamlar yayınlandı. (Bkz: Görsel 8)

Yayınlanan infografikte, 9 Ekim tarihinde DAEŞ’ın bölgeye sızmasından bu yana bölgede yaşanan çatışmalarda 170’den fazla DAEŞ militanının öldürüldüğü, 200’den fazlasının yaralandığı ve 10 militanın unun canlı olarak yakalandığı ifade edildi.

İnfografikte DAEŞ’e ait tahrip edilen zırhlı ve zırhsız askeri araçlara ait rakamların yanında, örgütten ele geçirilen silah ve askeri araçların rakamları da paylaşıldı.

Öte yandan yayınlanan rakamlarda 25 köy ve önemli noktanın DAEŞ’ten geri alındığı bilgisi aktarılmakta.

Tahrir el Şam Heyeti’ne (HTŞ) bağlı ajans tarafından bölgede çatışmaların başladığı ilk günden bu yana oldukça fazla haber ve materyal servis edildi. DAEŞ unsurlarıyla HTŞ ve muhalifler arasında yaşanan çatışmalara ait video görüntülerinin yanında, DAEŞ unsurlarının HTŞ tarafından yakalandıktan sonra infaz edildiği görüntüler de “İba Haber Ajansı” tarafından kamuoyuna servis edildi.

Askeri olarak hızlı davranmasının yanında HTŞ’nin kendi elindeki Arapça medya gücünü de en etkili şekilde kullanmaya çalıştığı görülmektedir.

HTŞ’nin yanında Ceyş el Nasr grubu da Hama kırsalındaki bölgede rejim güçlerinin ilerleme girişimlerine yönelik karşı saldırılar düzenliyor.

Grubun, HTŞ’ye bağlı muhaliflerle bölgede ortak savunma hattı tuttuğu biliniyor. Ayrıca grup geçtiğimiz 4 Kasım tarihinde Hama doğu kırsalında rejim güçlerine yönelik etkili bir saldırı gerçekleştirmiş ve rejime ait BMP tipi zırhlı araç güdümlü füzeyle hedef alarak imha etmiştir[2] (Bkz: Görsel 9)

 Sonuç olarak;

  • Hama’nın doğu kırsalındaki DAEŞ ilerleyişi ilk günlere oranla zayıflatılmış olsa da bölgede çatışmalar halen devam ediyor. Ayrıca DAEŞ halen bölgede tam olarak etkisizleştirilemediği için kontrol alanını genişletebilecek potansiyele sahip. DAEŞ’ın bölgede etki üretebilecek bir potansiyele sahip olması, örgütün karşısındaki güçlerle de doğrudan orantılı.

Bölgedeki DAEŞ unsurlarının karşısında düzenli olarak isimlendirilebilecek bir güç yok. HTŞ’ye bağlı savaşcılar her ne kadar düzenli bir şekilde hareket etmeye çalışıp, örgütün bölgedeki ilerleyişini durdurmak isteseler de düzenli bir ordu sistemiyle cephe hattı tutamadıkları için DAEŞ’ın karşı saldırılarına maruz kalıp, bölge kaybedebiliyorlar.

  • Uzun bir süredir rejim güçleri ve müttefiklerinin Hama kırsalında gerçekleştirdikleri ilerleme girişimlerinin hedefinde İdlib’in doğusundaki Ebu Zuhur Askeri Havaalanı bulunuyor. Ekim 2015’ten bu yana muhaliflerin kontrolünde olan havaalanı rejim güçlerinin bölgedeki askeri planları için oldukça stratejik bir konumda.

Hama’nın kuzey ve doğu, Halep’in ise güney kırsallarından rejim güçlerinin sürdürdüğü ilerleme girişimlerinin ana hedefinde Ebu Zuhur Askeri Havaalanı’nın olduğu rejim güçlerinin kaynakları tarafından da doğrulanmış durumda.[3]

Bu bağlamda bölgeden yayın yapan Esed rejimine yakın bir televizyon kanalı Hama kırsalında rejim güçlerinden bir askeri yetkiliyle yaptığı röportajda bunu açıkça dile getiriyor.[4]

  • Hama kırsalında yaşanan çatışmalar Suriye’deki savaşa büyük ölçüde yön verecektir. HTŞ ve muhaliflerin bu bölgede DAEŞ’e karşı bu şekilde hızlı ve sert müdahalede bulunması bunun önceden fark edilmiş olduğunun bir işaretidir.
  • Hama kırsalındaki ilerleme girişimlerinin HTŞ ve muhalifler tarafından geri püskürtüldüğü rejim güçleri, DAEŞ’ı ön plana sürerek muhaliflerin bölgedeki direncini belli ölçüde kırmak istiyor.

Bu bağlamda İran destekli milis güçlerin uzun bir süreden beri Halep’in güney kırsalındaki El Raşadiye köyü yakınlarındaki cephe hattına askeri sevkiyat yaptığı biliniyor.

Ebu Zuhur Askeri Havaalanı’nın kontrol altına alınması, rejim güçleri ve müttefikleri için askeri ikmal hattını kolaylaştırıp, İdlib’e yönelik yeni cephe hatlarının açılmasını kolaylaştıracak olmasının yanında, güçlere büyük bir moral-motivasyon desteği sağlayacaktır.

Rejim ve müttefiklerinin Hama ve Halep kırsalından Ebu Zuhur Askeri Havaalanı’na olan uzaklığı
  • Rejim güçleri ve müttefiklerinin bölgede gerçekleştirdiği birçok ilerleme girişiminin muhalifler tarafından geri püskürtülmesi, rejim güçlerinin de kendi arasında sorun ve anlaşmazlıklara yol açmıştır. Yerel kaynakların bu konuyla ilgili aktardığı bilgilere göre, bölgede rejim güçlerinin saldırılarını koordine eden askeri yetkilinin değiştirilmesi gündemde bulunuyor.
  • Rejim güçlerinin özellikle Halep’in güney kırsalındaki El Reşadiye hattında HTŞ öncülüğündeki muhaliflere yönelik etkili sayılabilecek saldırı girişimleri olmuştur. Bu bölgede rejim, muhalifler karşısında kısa bir süreliğine de olsa etki üretebilmiş ve belli bölgeleri kontrol almıştı. Ancak muhalifler çok kısa bir süre içinde kaybettikleri bölgeleri rejimden geri almayı başardı.
  • Rejim güçleri ve müttefiklerinin Hama doğu kırsalında muhaliflere karşı gösterdiği saldırı gücü, ülkenin doğusunda Deyr ez Zor kentinde DAEŞ’e karşı gösterilenden farklı. Bunun iki ana sebebi bulunuyor; birincisi rejim güçlerinin bölgede personel eksikliği yüzünden etkili bir saldırı düzenleyecek şekilde koordine olamadığı, ikincisi ise saldırı için doğru bir zamanın kollandığı.
  • Rejim güçleri ve müttefiklerinin büyük bir bölümünün Deyr ez Zor kenti kırsalında DAEŞ’ı bölgeden çıkarmak için operasyon düzenlediği biliniyor.
  • Bölgenin DAEŞ’ten tamamen geri alınmasının ardından güçler belli oranda Hama ve güney Halep bölgelerine kaydırılıp buradaki muhaliflere yönelik, hedefinde Ebu Zuhur Askeri Havaalanı olan etkili bir saldırı koordine edilebilir.

Kısacası, IŞİD’in Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) kontrolündeki bölgelere sızması çerçevesinde  Hama ve Halep kırsallarında yaşanan çatışmalar, askeri açıdan incelendiğinde büyük ölçüde Suriye’deki iç savaşa yön verecektir. Suriye’de şu an için etki üretebilecek bir gücü kalmayan DAEŞ’ın Deyr ez Zor bölgesi kırsalından tamamen çıkarılmasının ardından Hama ve Halep kırsalında rejim güçlerinin daha etkili saldırılar gerçekleştirebilmesi ihtimal dahilindedir.

Dipnotlar


[1] https://twitter.com/hldabdurrahman/status/918459320391651328
[2] https://www.youtube.com/watch?v=PSlYbGDQ18I&feature=youtu.be
[3] http://almanar.com.lb/2920036
[4] http://qa-n.com/1ce7s3n1