HTŞ’nin İdlib Aşiretleriyle İlişkileri
19 Haziran 2021

Devlet dışı aktörlerin günden güne büyüdüğü Suriye’de, insan kaynakları ve toplu hareket edebilme kapasiteleriyle aşiretler, yerel ittifakların önemli bir aktörü konumunda. İç savaşın tüm taraflarının muhtelif bölgelerde aşiretlerle askeri ve ticari işbirliğine girmeleri 10 yıllık çatışmanın bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Bu dinamik üzerine kurulan ittifaklar ülkenin çoğu bölgesinde etki ederken The Washington Institute’dan Aaron Zelin İdlib’de HTŞ’nin yerel aşiretlerle olan ilişkilerine dair kaleme aldığı yazıyla, literatüre İdlib özelinde bir katkı yaptı.

Zelin’e göre İdlib’de başlıca üç güçlü aşiret bulunurken (Mevali, Beni Halid ve Haddadin) bu aşiretlerin savaşta topyekun cephe alıp hareket etme yerine kendi içlerinde dahi muhalefet veya rejim destekçisi olarak ayrıştıkları görülmektedir.[1]

Muhaliflere katılan hatta kendi muhalif silahlı gruplarını kuran aşiret unsurlarına karşın, rejim ile bilhassa İdlib’in muhaliflerin eline düşmesinden önceki dönemde sıkı ilişkilere sahip olan aşiret unsurları da savaşın geçmişinde aktif rol oynamaktaydı. Zelin Nusra Cephesi’nin İdlib’deki aşiretlerle ilişkilerinin yapıcılıktan uzak olduğunu dile getirirken, HTŞ’nin ise bu hususta Nusra Cephesi tecrübesinden ayrışarak aşiretlerle yapıcı ve de işlevsel bir ilişki inşa ettiğini vurgulamaktadır. HTŞ tecrübesinde yerel aktörlerle ilişkilerde ön plana çıkan “Kabile ve Aşiretler Konseyi” kurumu yine HTŞ destekli Kurtuluş Hükümeti’nin 2018’deki inisiyatifi sonucu içinde Mevali, Beni Halid, Bukeyr, el-Damalkah, Elbu Şaban, Ugeydat, Varşah, el-Muşheda, Nuim, Tay, Lehib ve Dalaim gibi irili ufaklı bölge aşiretlerinden oluşan 125 kişinin bulunduğu şekilde kurulmuştu.[2]

Kurulan bu konsey pandeminin ilk aylarına kadarki dönemde belli aralıklarla Suriye devrimi ve İdlib’deki durumla alakalı açıklamalar yapmak, bölgedeki yetkililerle bir araya gelmek ve özellikle HTŞ için milis devşirme ve de İdlib’in savunması için siper kazmak gibi görevler üstlenmekteydi. Zelin’e göre, Kabile ve Aşiretler Konseyi kurumu Mart 2020’de kurduğu Genel Mutabakat Konseyi ve bu konseye bağlı komitelerle yerel yönetimde söz sahibi olup bölgenin idaresinde örfi hukukun yeniden etkin olmasında pay sahibi olurken bu gelişme HTŞ’nin yerel kapasitesinin sınırlarını göstermesi anlamında önem taşımaktadır.

HTŞ, son dönemde aşiretlere ulaşmak için Kurtuluş Hükümeti Başbakanı Ali Keda’nın doğrudan aşiret yöneticileriyle bir araya gelmesi ve Genel Mutabakat Konseyi toplantılarına katılım sağlaması yolunu kullanırken, bölgedeki kendi kurumlarıyla aşiret unsurları arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlıyor. Lakin Zelin’e göre, bu çabalar HTŞ’nin bölgedeki gücünü olduğundan daha fazla göstermek amacını taşıyor. HTŞ’nin aşiret unsurlarıyla ilişkilerini güçlendirmeye yönelik çabalarını HTŞ’nin bu unsurlara ihtiyaç duyması ile doğru orantılı olarak gören Zelin, HTŞ’nin daha güçlü olduğu bir alternatif senaryoda Nusra Cephesi dönemi tecrübesine benzer şekilde bölgedeki aşiret dinamiklerine kulak tıkayacağını öne sürüyor. HTŞ’nin bölgede çalışılabilir bir aktör olabileceğine dair Batı’da sinyalleri görülen tartışmalara değinen Zelin, ABD veyahut başka Batılı hükümetlerin HTŞ ile olası işbirliklerinin yerel bazda bölgede pek de popüler olmayan bir grubun güçlendirilmesine yol açacağı belirtiyor.

Son dönemde, HTŞ’nin el-Kaide mirasını reddettiklerine dair yoğunlaşan propagandası ve Batıda kısık sesle de olsa dillendirilen, HTŞ’nin muhatap alınmasına yönelik alternatif senaryolar bu ve benzeri analizlerin yakın vadede HTŞ’ye dair benzer analiz çalışmalarının artmasına yol açabilir.

 

Ömer Behram Özdemir

 

[1] https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/hanging-idlib-hayat-tahrir-al-shams-expanding-tribal-engagement , Erişim Tarihi: 16 Haziran 2021.

[2] https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/hanging-idlib-hayat-tahrir-al-shams-expanding-tribal-engagement , Erişim Tarihi: 16 Haziran 2021.