Hurras ed-Din’in İdlib’teki Serüveni ve Türkiye’ye Bakışı
29 Haziran 2020

Hurras ed-Din kuruluşunu tamamlar tamamlamaz HTŞ’dan ayrılan yahut onunla iltisakı sadece operasyonel birlik içinde olan bazı gruplarla ortak bir operasyon odası kurdu. Müminleri Teşvik Et Operasyon Odası[1] (MTO) Ensar el Din, Ensar el İslam, Ensar el Tevhid gruplarının Hurras ed-Din öncülüğündeki operasyon odası haline geldi.

Astana sürecinin ortasında, garantör devletlerin 11’inci oturumunun yapıldığı süreçte[2] kurulan operasyon odası bağımsız şekilde Astana’ya muhalif eylemlerin merkezi haline geldi. Genel olarak Lazkiye’nin kuzeyindeki Kürt Dağı bölgesindeki operasyonlar Esed rejimine ciddi zararlar verirken Türkiye’nin yürüttüğü ateşkes görüşmeleri için de ciddi bir risk doğuruyordu.

Hama kuzeyinde ve İdlib güneyinde Rusya destekli rejim güçlerine karşı operasyonlara kısmen destek veren MTO ve Hurras ed-Din aynı süreçte Kürt Dağı’ndan Cisr el Şuğur bölgesine doğru etki alanını genişletmeye başladı.

2019 Ağustos ayının sonunda ABD, Hurras ed-Din’e karşı ilk ciddi operasyonunu gerçekleştirdi.[3] Drone saldırısı ile vurulan bölgede çok sayıda çocuk hayatını kaybederken ABD ve Batılı kaynaklar vurulan üssün bir askeri eğitim merkezi olduğunu iddia etti. Yerel kaynaklar ise 8 Hurras ed-Din üyesinin saldırıda hayatını kaybettiğini doğruladı. Bu süreçlerin ilerleyen aşamalarında Ensar el Tevhid adlı grup MTO’ndan ayrıldı.

Türkiye’nin İdlib’te konuşlanma evresinin büyük kısmı tamamlandı ve bu sırada Astana ve Soçi süreçleri Moskova üzerinden yeni bir evreye girdi. İdlib il sınırları içine sıkışan muhalifler ve diğer gruplar Türkiye’nin Rusya ile olan anlaşması ile yeniden toparlanma fırsatı ele geçirdi. Ancak anlaşma maddeleri arasındaki Türkiye ile Rusya ortak devriyesi ve M4 güzergahı ciddi sorunlara neden oldu. Hurras ed-Din ve öncülüğündeki operasyon odası anlaşmayı tanımadıklarını ikincil kanallardan ifade etti.

Ardından Mart ayında Türk-Rus ortak devriyesine bir saldırı gerçekleştirildi. Olağan şüpheli Hurras ed-Din idi, ancak örgüt saldırıyı kınadı. Yerel pek çok kaynak ise saldırının faili olarak örgütü gösterdi. Ardından gelen süreçte bölgedeki Türk askerlerine hakaret ve taciz atışları ile gündeme gelen Hurras ed-Din, M4 yolu üzerindeki sivil gösterilerde silahlı grupları ile görünmeye başladı. Açık tehdit içerikli videolar yayınlayan örgüt üyelerinin davranışları ‘örgütsel tutum olarak üstlenilmedi’ ancak Hurras ed-Din’in fiili tutumları örgütün olağan şüpheli olarak kalmasına neden oldu.

Gelişmeler sürerken Hurras ed-Din grubu ile MTO grupları yeni ve daha geniş bir alana hitap edecek “Sebat Edin Operasyon Odasını” ilan etti. Bu ilanın hemen ardından ABD’nin İdlib’te bir drone saldırısında Hurras ed-Din liderlerinden Kassam Ürdüni hayatını kaybetti ve yardımcısı Bilal Yemeni yaralandı.

Bu saldırı hem Hurras ed-Din hem de yeni kurulan Sebat Edin Operasyon Odası için ciddi bir askeri komuta sorununa işaret ediyordu. Aynı dönemde Hurras ed-Din üyelerinin kökeni itibari ile HTŞ içinden savaşçı devşirme çalışmalarını sürdürüyordu.

– “İdlib’te ateşkes ve diplomatik süreçlerle siyasi bir geçişe olumlu katkısı olmayacağı açık”

HTŞ, 22 Haziran’da kendi yapısından Hurras ed-Din veya Sebat Edin Operasyon Odası gruplarına geçişleri durdurmak için bir karar yayınlandı. Bu kararda HTŞ’dan ayrılan savaşçıların ayrılma kararı kayıtlı bulunduğu yerel askeri divana bağlandı. Ayrılık halinde ise savaşçıların başka bir gruba katılamayacağı ifade edilip böyle bir durumda savaşçının HTŞ tarafından yargılanacağı belirtildi. Hemen ardından da Hurras ed-Din öncülüğündeki operasyon odasındaki Liva Mukatilin Vel Ensar grubuna geçiş yapan Ebu Malik’i tutukladı. Bu durum, aynı kökten gelen ve biri küresel çizgide diğeri çeşitli etkilerle yerelleşme eğiliminde olan iki örgütün çatışmasından süzülen bir yerel güç rekabetini resmediyor.

Şubat 2018’ten bu yana tüm bu girişimler göz önüne alındığında, Hurras ed-Din örgütü ve çevresinde şekillenen operasyon odasının esasen Esed rejimi, Rusya, İran, ABD, Türkiye gibi büyük aktörlere ve yerelde HTŞ başta olmak üzere diğer gruplara karşı bir hareket olduğu net şekilde anlaşılabilir. Sonuç olarak Hurras ed-Din’in ve kurduğu operasyon odasının İdlib’te ateşkes ve diplomatik süreçlerle siyasi bir geçişe olumlu katkısı olmayacağı açık. Ne var ki örgütün ve operasyon odasının eğilimlerinin neye yol açacağı konusunda endişeler devam ediyor.

Bu bağlamda Hurras ed-Din İdlib’te askerini bulunduran Türkiye açısından da önem arz etmektedir. Nitekim İdlib’te aktif şekilde askeri faaliyet gösteren Ebu Cundi[4],  Hurras ed-Din’in İdlib’in batısında özellikle Türkmen Dağı – Kürt Dağı – Cisr Eş Şuğur hattında yerel sohbet ve derslerde Türkiye’yi hedef aldığını, “maslahat günlerinin bitip cihat günleri geldiğinde Rusya, İran ve iş birlikçisi Türkiye’nin de bedelini ödeyeceği” sözlerini sık sık hatiplerince yayıldığını ifade ediyor. Cundi, hem herkese açık davetler hem savaşçıların çağrıldığı özel davetlerde bu ifadelerin sık sık dile getirildiğini söylerken Suriyelilerin yanı sıra ‘muhacirlerin’ özellikle bu propagandanın hedefinde olduğunu vurguluyor.

Levent Tok


[1] “Military groups calling themselves “the finest factions of the Levant” form joint operations room”, Nedaa Syria, https://nedaa-sy.com/en/news/9078

[2] Astana’da Suriye konulu 11. garantörler toplantısı sona erdi, AA, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/astanada-suriye-konulu-11-garantorler-toplantisi-sona-erdi/1324649

[3] “US targets al Qaeda-linked group in northern Syria”, TRT World,   https://www.trtworld.com/middle-east/us-targets-al-qaeda-linked-group-in-northern-syria-27913

[4] Görüşme yapılan kişinin güvenlik talebi sebebiyle ismi değiştirilmiştir.