Kuşatma Ve Açlık Stratejisi: Madaya
11 Ocak 2016

Haber Analiz / Suriye Gündemi

Geçtiğimiz günlerde yaşanan açlık ve bundan kaynaklı ölümlerin üzerine, dünya gündemine oturan Suriye’nin başkenti Şam’ın batısında, Lübnan sınırına 10 km mesafedeki Madaya kasabası, ülkede yaşanan iç savaşın yeni bir yüzünü ortaya koyuyor. “Kuşatma ve açlık stratejisi.”

Yaklaşık 1 yıldır kuşatma altında bulunan Madaya kasabasında hali hazırda 40 bin kişi açlıkla karşı karşıya. Şimdiye kadar 23 kişinin açlıktan öldüğü rapor edilen Madaya’dan kaçmaya çalışan sivillerse, Esed’e bağlı güçler ve Hizbullah’a bağlı keskin nişancılar tarafından hedef alınıyor. Yine kuşatmayı sıkılaştırmak için kasabanın etrafına döşenen mayınlar sebebiyle kasabadan kaçmaya çalışan yaklaşık 15 kişinin hayatını kaybettiği rapor ediliyor. Madaya’da çatışmaların yoğun olduğu Zabadani gibi şehirlerden gelmiş yoğun bir nüfus da bulunuyor.

Kuşatma ve Açlık Stratejisi

Kuşatmayla birlikte açlık stratejisi uygulayarak muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri dize getirme stratejisi rejim tarafından neredeyse iç savaşın başından beri uygulanıyor.

‘Suriye Devrimciler Birliği’nin sağladığı istatistiklere göre yalnızca 2015 yılında Suriye genelinde 208 kişi açlık ve açlığa bağlı nedenlerden ötürü hayatını kaybetti. Söz konusu 208 kişinin 191’i ise, rejim tarafından sıkı bir kuşatmanın bulunduğu Şam ve çevresinde muhaliflerin kontrolündeki yerleşim yerlerinde açlık sebebiyle öldü. Açlıktan ölenlerin 132’si ise çocuk.

Birleşmiş Milletler’in 7 Ocak tarihli sunduğu raporlara göre Suriye genelinde bütün tarafların dahil olduğu 15 bölgede 400 bin kişi kuşatma altında yaşıyor. PAX ve Syria Institute tarafından hazırlanan ve Suriye’de kuşatma altındaki bölgelerden gelen verileri takip eden siegewatch.org sitesine göre ise bu rakam 1 milyona yaklaşıyor. Ülkedeki farklı bölgelerdeki farklı kuşatma alanlarını dökümente eden grup, söz konusu kuşatma bölgelerini farklı kategorilerde ele alıyor.

Buna göre Suriye’de yaşanan kuşatmaların büyük bir bölümünü Esed rejimi ve rejim yanlısı milis ve Şii yabancı militanlar sürdürüyor. Özellikle Şam ve çevresi, Kalamun, Humus ve kuzeyinde yoğunlaşan söz konusu kuşatma alanlarında sık sık açlık sebepli ölümler yaşanıyor.

Buna ek olarak IŞİD’in kuşatma altında tuttuğu rejim kontrolünde Deyr ez-Zor şehir merkezinde de benzer sorunların yaşandığı rapor ediliyor. Buna karşın rejimin sahip olduğu hava desteği sebebiyle kuşatma altındaki bölgelere zaman zaman gıda ulaştırmayı başardığı biliniyor.

Muhaliferin ise hali hazırda İdlib’te bulunan Keferya-Fua’dan başka kuşatma altında bulundurduğu rejim kontrolündeki bir bölge bulunmuyor. Yine rejimin sık sık hava yardımı yaptığı Keferya-Fua köylerinde 12 bin kişi bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde ise muhalif Fetih Ordusu ve rejim arasında BM arabuluculuğunda yapılan müzakereler neticesinde bu bölgelere gıda, ilaç ve tıbbi yardım konvoyu geçişine muhalifler tarafından izin verildi. Muhaliflerin kuşatma altına almaya çalıştığı Halep’in kuzey batısındaki Nubl-Zehra kasabaları ise bölgeye bitişik, PYD kontrolündeki Afrin’den giriş çıkışların olması sebebiyle, herhangi bir kuşatma durumu yaşamıyor.

Madaya’dan Önceki Kuşatmalar

-Yarmuk Filistin Mülteci Kampı: Suriye’de iç savaş süresince kuşatma ve beraberinde yaşanan açlıklar sebebiyle yaşanan ilk ölümler burada meydana geldi. Muhaliflerin kontrolündeki kampta Rejim tarafından sürdürülen kuşatma 900 günü aştı. Bu süreçte ölenlerin sayısı ise 200’den fazla.

Humus: Devrimin başkenti olarak bilinen Humus’ta muhalifler uzun süre kontrol altında tuttukları bölgelerde rejime karşı savaştı, rejimin 2 yılı aşkın süren kuşatması, yoğun bombardıman ve açlıkla birlikte yaşanan ölümler sebebiyle muhalifler ateşkes talep etti. 2014 Şubat ayında ise muhalifler yapılan anlaşma uyarınca şehirden çekilmek zorunda kaldı.

Humus/Vaer: Geçtiğim ay Humus şehir merkezine bağlı muhaliflerin kontrol ettiği son ilçe olan Vaer’de, yaşanan çok sıkı kuşatma, buna bağlı olarak yaşanan gıda ve ilaç eksikliği gibi nedenlerden ötürü muhalifler Humus merkezdeki anlaşmaya benzer bir ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı. Anlaşmanın ilk maddesine göre ‘muhalifler silahlarını teslim edecekler ve bunun ardından Esed rejimi ilçeye gıda ve ilaç girişine izin verecek’.

Doğu ve Batı Guta: Büyük bir kısmı muhalefetin elinde bulunan Şam’ın merkezi ve çevresindeki Daraya, Madamiye ve Duma gibi semtler sıkı abluka altında bulunmaktadır. Nisbeten daha geniş bölgeler olmaları sebebiyle halk kuşatma altında kendi imkanlarıyla hayatta kalmaya çalışmakta ve hakim oldukları bölgelerde oluşturdukları tarım faaliyetleriyle kendi kendilerine yetmeye çalışmaktadır. Bütün bu çabalara karşın kuşatma sebebiyle yaşanan beslenme yetersizliği ve ilaç eksikliği nedeniyle özellikle çocuklar arasında ciddi sağlık sorunları yaşanıyor.

Yabrud: Kalamun bölgesinde bulunan Yabrud’da, 2014 yılında kuşatma ve açlık sebebiyle kaçan halkın büyük bir kısmı komşu Lübnan’ın Arsal kasabasına sığındı.

Esed rejimi tarafından sistematik olarak uygulanan kuşatma ve açlık stratejisi önemli hak ihlalleri ve savaş suçlarını da beraberinde getirmekte. Uzun süreli iç savaş deneyimlerinde tarafların başvurduğu yöntemlerden biri olarak kuşatma ve açlık stratejisi, savaşılan tarafı teslim almaya yönelik etkili bir yöntem olarak biliniyor. Suriye gibi beşinci yılına giren bir iç savaşta ise söz konusu yöntem, özellikle hava gücü avantajına sahip Esed rejimi tarafından sıklıkla ve başarıyla uygulanıyor. Açlıkla terbiye edilen muhalif bölgeler çoğu kere ateşkesin ardından teslim olmaya zorlanıyor.

Suriye genelinde yaşanan ve özellikle muhalif bölgelere yönelik açlık stratejisine karşı ise henüz uluslararası toplum ve BM yeterince müdahale edebilmiş değil. Son günlerde meydana gelen ve açlıktan ölümlerin yaşandığı Madaya krizinde de BM’nin girişimleri sonuçsuz kalmış, Esed rejimi ve Hizbullah, bölgeye gıda ve tıbbi yardım girişine izin vermeyerek kuşatmayı sürdürmüştür. Uluslararası toplumun söz konusu başarısızlığı ise Suriye muhalefeti ve siviller arasında hayal kırıklığı oluşturmaya devam ediyor.