Analiz-Haber / Suriye Gündemi
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait zırhlı araçlar ve birliklerin desteğiyle bir grup Suriyeli muhalif Özgür Suriye Ordusu mensubunun 24 Ağustos 2016’da Cerablus’un karşısındaki Karkamış’tan içeri giriş yapmasıyla başlayan Fırat Kalkanı Operasyonu’yla, IŞİD’e karşı ilerleyişi sürüyor. Operasyonun başlamasının üzerinden yaklaşık bir ay geçmesinin ardından TSK destekli muhalifler Sacur Suyu’na kadar Cerablus paketini tamamen ele geçirirken, yine batı yönlü yeni bir saldırı dalgasıyla Türkiye sınırını IŞİD varlığından arındırmaya başladı.
3 Eylül’de başlayan operasyonun ikinci ayağında muhaliflerin IŞİD’den daha önce ele geçirdiği el-Rai(Çobanbey) yönünden tekrar Türk tankları ve zırhlı birliklerinin desteğiyle yeni bir taarruz dalgası başlatan muhalifler, el-Rai’den doğu yönlü, Cerablus’tan batı yönlü Türkiye sınırı boyunca ilerlemeye başladı. 4 Eylül itibariyle IŞİD Türkiye sınırından tamamen çıkarılarak örgütün ilk kez dünyayla bağlantısı kesildi.
16 Eylül’e gelindiğindeyse, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun üçüncü evresinin başlatıldığı ve hedefin el-Bab şehri olduğu duyuruldu. Operasyonun üçüncü aşamasındaysa şimdiye kadar 10 köyün ele geçirildiği rapor ediliyor.
Operasyonda Üçüncü Aşama: El-Bab mı, Dabık mı?
Fırat Kalkanı Operasyonu henüz ilk ayını doldurmadan bu aşamaya kadar oldukça hızlı bir ilerleyiş gösterdi ve Cerablus paketinin ele geçirilmesinin yanı sıra, Türkiye sınırını bütünüyle IŞİD’den arındırarak el-Rai’yle Cerablus bağlantısını sağladı ve önemli bir başarıya imza attı. Yaklaşık 1,000 kilometre karelik bir alanın ele geçirildiği operasyonda, Türk Ordusu 6 askerini kaybederken, 20 asker de yaralandı. Yine Türk ordusuna ait 6 tank ve 1 mayın temizleme aracı IŞİD tarafından imha edildi ya da hasar gördü. Türkiye destekli muhaliflerdense şimdiye kadar 23 muhalif yaşamını yitirdi. Buna karşın IŞİD saflarında 100’den fazla kaybın olduğu ifade ediliyor.
Bu tabloya göre Fırat Kalkanı Operasyonu, başarılı bir görüntü çizerken, ilk iki aşamanın ardından kuzey Halep’teki IŞİD varlığını bütünüyle sonlandırmak için el-Bab şehrinden önce içerisinde Sevran, İhtimlat, Ahtarin, Türkmen Barih ve Dabık gibi önemli yerleşimlerin yer aldığı Kuveyk Ovası’nı ele geçirmeyi planlıyor. Muhaliflerin kontrolündeki Mare, Azez ve el-Rai üçgeninde yer alan bu bölge, el-Bab’a ilerleyişin güvenli bir biçimde gerçekleştirilmesi için hayati bir öneme sahip. Hala Mare, Azez ve el-Rai arasında Türkiye sınırı boyunca ince bir hatta hakimiyet bölgesine sahip olan muhalifler, IŞİD’in olası karşı taarruzlarına karşı kırılgan bir görüntü çiziyor. Buna karşın TSK’nın aktif desteğinin ardından IŞİD taarruzlarının etkisini yitirmeye başladığı da, dikkat çeken bir diğer gelişme.
IŞİD kontrolündeki el-Bab’a en yakın TSK destekli muhalif mevziisi, yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunuyor. Cerablus paketinin aksine, Rai’den güneye ve batıya doğru ilerlendikçe, IŞİD’in daha güçlü bir biçimde direnmeye çalıştığı görülüyor. Bölgede TSK’ya ait tanklara karşı anti tank füzeler kullanan IŞİD, başka cephelerde daha önce hiç kullanmadığı bir sıklıkla bu tür saldırılara başvuruyor. Bölgede ilerleyen TSK ve muhaliflere karşı zaman zaman bomba yüklü araç saldırıları da düzenleyen örgütün, daha önce özellikle rejime ait depolardan ele geçirdiği anti tank füzelerini bu bölgede ilk kez yoğun bir biçimde kullanıyor. Bunda, TSK’nın konvansiyonel bir ordu olarak güçlü zırhlı birliklerle ilerleyiş gerçekleştirmesinin de etkisi bulunuyor.
Aynı şekilde IŞİD’in bölgedeki muhalif kontrol hatları boyunca çok yoğun mayın yerleştirdiği ve bu durum karşısında TSK’ya ait mayın temizleme araçlarının yoğun olarak bölgede temizleme çalışmalarında bulunduğu rapor ediliyor. Nitekim IŞİD bir gün önce yayınladığı videoda, TSK’ya ait bir tankı anti tank füzesiyle vurduğunu iddia ederken, bu aracın TSK tarafından kullanılan insansız mayın temizleme aracı olduğu ortaya çıktı.
TSK ve muhaliflerin Kuveyk Ovası boyunca yavaş da olsa IŞİD’e karşı alan kazanması, hem bölgede muhaliflere stratejik bir derinlik kazandırırken, hem de ilerleyişi daha güvenli bir hale getiriyor. Bölgenin el-Bab’tan önce bütünüyle ele geçirilebilmesi halindeyse, Azez’den Cerablus’a kadar muhaliflerin oldukça geniş bir alanda hakimiyet alanı oluşturarak güvenli bir bölgenin temellerini atabileceği düşünülüyor. Yine bu bölgede yer alan, askeri açıdan çok stratejik olmasa da, psikolojik anlamda oldukça önemli bir yere sahip “Dabık köyü”, bu bölgenin önemini daha da artırıyor. Bu sebeple TSK destekli muhalifler, el-Bab şehrinden önce Dabık ve çevresini ele geçirmek istiyor.
Dabık’ın Önemi
Gerek Yahudi ve Hristiyan eskatolojisinde, gerekse İslami kaynaklarda adından bahsedilen Dabık, Halep’in kuzeyinde, Türkiye sınırına yaklaşık 10 km uzaklıkta, Kuveyk Ovasının ortasında yer alıyor. Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında bölgede yaşanacak ve “Armageddon” olarak adlandırılan büyük savaşa ev sahipliği yapacak bu alan, dünyanın sonunun geleceğinin habercisi. İslami kaynaklardaysa, “Melhame-i Kübra” olarak adlandırılan ve Amik Ovası(Türkiye sınırları içerisindeki Hatay ilinde yer alıyor) ve Dabık arasında yaşanacak bir savaşta Müslümanların galip gelerek İstanbul’u ve Roma’yı fethedeceği rivayet ediliyor.
IŞİD destekçileri için önemli bir motivasyon olan bu rivayetler, kendilerini seçilmiş ordu olarak kabul eden grubun, Dabık’ı savunmasında önemli bir neden teşkil ediyor. İngilizce yayın yapan ve örgüt tarafından yayınlanan Dabık dergisinde de, bu köye atıfta bulunuluyor. Örgüte katılımlarda önemli bir etken olan bu inanç, IŞİD’in bölgeden çıkarılması halinde büyük bir darbe alabilir. IŞİD’in hamlelerinde önemli bir yere sahip olan ve kıyamet öncesi yaşanacak büyük savaşlar ve olaylara atıf yapan rivayetler, örgütün bir tür meşruiyet kaynağı. IŞİD’in binlerce savaşçısına mal olmasına rağmen bölgede ısrarla muhaliflere saldırmasında, bu motivasyon önemli bir etken.
Stratejik olarak bölgede Sevran’ın, İhtimlat ya da Türkmen Barih’in önemi daha fazlayken, psikolojik ve duygusal sebeplerle Dabık’ın farklı anlamlar ifade ettiği anlaşılıyor. Hatta normal şartlarda el-Bab şehrinin ele geçirilmesi, IŞİD’e çok büyük bir darbe anlamına geleceği bilinmesine karşın, taraftarlarının motivasyonuna vurabileceği darbe açısından Dabık’ın kaybı, örgüt için adeta sonun başlangıcı anlamına gelecek daha büyük bir etkiye neden olabilir.
Muhtemel Projeksiyon
TSK destekli muhaliflerin Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında şimdiye kadar oldukça hızlı ilerlemesi, Dabık’ı da içeren Kuveyk Ovası’nın kısa sürede ele geçirilebileceği izlenimi doğuruyor. Kuşkusuz Cerablus ve el-Rai’ye karşın, IŞİD’in burada daha fazla direnç göstereceği ve kolay kolay çekilmeyeceği anlaşılıyor. Daha yavaş olsa da, TSK destekli muhaliflerin bölgede yaklaşık 1 ay gibi bir sürede Mare el-Rai arasını kapatabilme imkanı var. Bab operasyonunsa, ancak bu hamlenin ardından gerçekleşeceği tahmin edilebilir. Bu da en iyi ihtimalle Kasım ayına kadar uzayabilecek bir süreç anlamına geliyor. Bu projeksiyona göre el-Bab operasyonu, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda dördüncü aşama olarak hayata geçebilir.
ABD özel kuvvetlerinin geçtiğimiz günlerde Türkiye’den Suriye’ye, el-Rai’den giriş yparak operasyona dahil olmak istemesi üzerine bölgedeki muhaliflerle ABD askerleri arasında gerginlik yaşanmış, olay üzerine bazı muhalif gruplar operasyondan çekilme kararı almıştı. ABD’ye karşı mesafeli duran muhalif gruplar, karada ABD askerlerinin operasyona dahil olmak istemesiyle zor bir ikilemle karşı karşıya kaldı.
ABD’nin Rusya’yla anlaşması, YPG ile operasyonlar yapması ve Esed rejimine karşı herhangi bir yaptırım uygulamaması Suriyeli muhalifler arasında ABD karşıtlığına neden oluyor. Bu nedenle kuzey Halep’te ABD askerleriyle yan yana hareket edecek muhaliflerin, özellikle İdlib ve Halep gibi bölgelerde, varlıklarını riske ettikleri ve diğer gruplarla karşı karşıya gelmek zorunda kalabileceği tahmin ediliyor.
Hali hazırda ABD askerlerinin bölgede yaşanan ilk gerginlikle birlikte Türkiye’ye geri döndüğü, daha sonra Türkiye’nin araya girmesiyle tekrar Havar Kilis köyü yakınlarında konuşlandıkları öne sürülüyor. Bazı muhalifler ABD’nin bu hamlesinin provokasyon amaçlı olduğunu ve ABD’nin el-Bab operasyonunu sekteye uğratmak istediğini öne sürüyor.
Son dönemlerde Türkiye’yle büyük gerginlikler yaşayan ABD’nin, bölgede Türkiye tarafından ne kadar tolere edilebileceği ise, belirsiz. Nitekim bu durum Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına da yansıyor. Erdoğan, ABD askerlerinin bölgeye girişinin gerginliğe neden olduğunu belirtiyor. Fırat Kalkanı Operasyonu’nda neredeyse ABD’den hiç bir destek almadan büyük bir ilerleme kaydeden TSK ve muhaliflerin, el-Bab operasyonu için ABD ile işbirliği yapıp yapmayacağı ise, henüz tam olarak netlik kazanmış değil.