Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşta kuşkusuz en büyük yıkımı yaşayan bölgelerin başında, kuzey Humus ve güney Hama bölgesi geliyor. Suriye halk ayaklanmasının kalbi olarak nitelendirilen Humus, rejim karşıtı gösterilerin en güçlü olduğu merkezlerden biri olarak ön plana çıkarken, uzun süre rejimin saldırılarına karşı direniş gösterdi. 2013 yazına girilirken Kusayr’ın Hizbullah ve rejim güçleri tarafından ele geçirilmesi sonucu Humus şehri büyük oranda izole edilirken, 2014 Mayıs ayına gelindiğinde muhalifler anlaşma yaparak şehri teslim etmek zorunda kaldı.
Humus şehri düşerken, Humus’un kuzeyindeki muhalif bölgeleri Rastan ve Hula ön plana çıktı. Hama’nın güneyindeki Harbinefse, Akrab ve Asi Nehri hattındaki Taksis, Dumeyna, Zeytuna gibi belli bölgeleri kontrol altında tutmaya devam eden muhalif gruplar, uzun süredir dört bir taraftan rejim bölgeleriyle kuşatma altında bulunuyor. Bütün uğraşlara rağmen rejimin bölgedeki muhalif bölgeleri sürekli boğmaya çalışan kuşatma ve saldırıları sonuçsuz kalmaya devam ediyor. Buna karşın son dönemlerde 30 Eylül 2016’da başlayan Rus müdahalesinin ardından bölgede bazı değişimler gözlenmeye başladı.
Rejim için hayati bir öneme sahip olan kuzey Humus-güney Hama hattı, Rus müdahalesiyle birlikte en şiddetli saldırılara maruz kalan bölgelerin başında geliyor. 27 Şubat’la birlikte başlayan ateşkes anlaşmasına rağmen rejime bağlı güçler ve Rus uçaklarının en yoğun ateşkes ihlalleri burada meydana geliyor.
Rastan-Hula-Telbise Üçgeni
Suriye muhalefetinin Humus şehir merkezinin kaybedilmesiyle bölgedeki tek merkezi, kuzeydeki Hula ve Rastan hattı olarak ön plana çıkıyor. Rejimin yoğun saldırılarına maruz kalan bölgede, hali hazırda ateşkese rağmen yoğun saldırılar sürüyor.
Humus şehir merkezinin 2014 Mayısında muhaliflerden arındırılmasının ardından merkeze bağlı Vair’e odaklanan rejim güçleri, bölgeye yönelik sık sık taarruzlarda ve varil bombası saldırılarında bulunmuştu. Asi Nehri hattında yer alan Vair’e ulaşan yol üzerinde bulunan Telbise ise, özellikle Rus müdahalesinin ardından en yoğun hedef alınan bölge oldu. Telbise ve Vair arasındaki bölgeyi bütünüyle temizlemeye çalışan rejim güçleri, daha kuzeyde ise Kefer Nan ve etrafını temizleyerek Hula ve Rastan’ı bir birinden ayırma stratejisi izliyor. İki bölgeyi izole ederek aynı anda güneydeki Telbise ve Vair hattını hedef alan rejim, bölgedeki muhalif varlığını bitirmek için saldırılarını ateşkese rağmen sürdürüyor.
Güney Hama
Esed rejimine bağlı güçler Rus müdahalesiyle birlikte kuzey Hama’da başarısız taarruz girişimlerinin ardından Hama’nın güneyindeki Asi Nehri boyunca bir dizi muhalif kontrolündeki köyü hedef aldı. Muhalifleri büyük oranda bölgeden çıkaran rejim güçleri, Taksis, Kantara ve Dumayna’da durduruldu. Doğudaki Selamiye için hayati öneme sahip Asi Nehri hattı, muhaliflerin uzun süredir rejim saldırılarına direndiği bölgelerin başında yer alıyor. Selamiye ve Sabbura’nın doğusundaki IŞİD bölgesinin varlığı ve IŞİD’in zaman zaman düzenlediği saldırılarsa, rejim yanlısı güçlerin bölgedeki varlığını kırılgan hala getirmeye devam ediyor.
Güney Hama’da rejimin en yoğun saldırılarına maruz kalan bölgelerin başındaysa, Harbinefse ve çevresi geliyor. Ateşkesin en yoğun ihlal edildiği bölgede rejim güçleri sık sık topçu atışlarıyla muhalif mevzilerini döverken, bölgede zaman zaman hava saldırıları da gerçekleşiyor. Son 2 aydır rejimin karadan taarruzlarına da maruz kalan köyde muhalifler hala varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Kuzey Humus’taki Hula bölgesinin bir uzantısı olan Harbinefse, muhalifler için kritik bir öneme sahip. Rejimin Hula bölgesini izole ederek boğma çabalarını sonuçsuz bırakmak için muhaliflerin Harbinefse çevresini elinde tutması gerekiyor.
Bölgenin Stratejik Önemi
Suriye’deki Esed karşıtı muhalefetin en güçlü merkezlerinden biri olarak ön plana çıkan Humus, rejim tarafından en yoğun saldırılara maruz kalan bölge oldu. Sembolik olarak muhalefetin kalesi ve halk ayaklanmasının simgesi haline gelen Humus bölgesi, muhaliflerin moral açıdan en büyük önem verdiği bölgelerin başında geliyor. Uzun süredir bölgedeki kuşatmayı kırmaya çalışan muhalifler, şimdiye kadar başarılı olabilmiş değil.
Esed rejimi açısından hayati öneme sahip olan kuzey Humus-güney Hama hattı, rejim hakimiyet bölgelerinin kalbinde yer alıyor. Suriye’nin kuzeyden güneye merkezinden yer alan bölge, gerek Lübnan sınırına olan yakınlığı, gerek rejimin kalesi sahil bölgelerine uzanıyor oluşu, gerekse kuzeydeki Gab Ovası’nın uzandığı bir hatta bulunması rejim için büyük bir endişe kaynağı. Aynı zamanda rejimin güneyden kuzeye ve batıdan doğuya uzanan ikmal hatlarının merkezinde yer alan Humus-Hama sınırı, rejimin lojistik hatları için hayati bir öneme sahip.
Esed rejiminin bütün planlarında en merkezi pozisyona sahip bulunan Humus ve güney Hama, rejimin Şam ve kuzeydeki sahil hattının kesişim bölgesinde yer alıyor. Bölgeden muhaliflerin hala çıkarılamamış olması ise, rejimin gerek kuzeyde, gerekse güneydeki varlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda bu durum rejimin Hama’daki varlığını zayıflatırken, doğu Humus’ta IŞİD’e karşı güçlü bir hamle yapmasını da engelliyor.
Alevi bölgelerinin çevrelediği Hula, ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşuyor. Doğuda Rastan’a uzanan bölgenin güneyinde ise Telbise yer alıyor. Buradaki muhalif varlığı gelecekte kurulma ihtimali olan Alevi-Nusayri devletini de tehdit ediyor. Rejime karşı muhalefetin başladığı erken dönemlerde, 2011 ve 2012’de Sünnilere karşı ciddi katliamların yaşanmasıysa, bölgedeki mezhebi gerilimi artıran bir başka sebep.
Bölgenin Geleceği
Rejim ve Rus saldırılarının odağı haline gelen Hula-Rastan-Telbise üçgeni ve güney Hama bölgesi, önümüzdeki dönemlerde yapılacak ateşkeslere rağmen çatışmaların süreceği cephelerin başında geliyor. Rejimin mevcut kırılganlığını ortadan kaldırmak ve ülkenin batısındaki gücünü bütünüyle tahkim etmesi için hayati bir öneme sahip olan hattan vaz geçmesi beklenmiyor.
Telbise bölgesinde rejimin yoğunlaşan saldırıları, kuzeyde Harbinefse çevresini hedef alırken, Hula-Rastan arasındaki hattı koparmak için Kefer Nan’a odaklanıyor. Rejimin bölgedeki stratejisi, hali hazırda kuşatma altında olan bölgeleri taarruzlarla daha fazla bölüp izole etmek ve kuşatmanın şiddetini artırarak teslime zorlamak olarak görünüyor.
Muhaliflerin ölüm kalım mücadelesi verdiği hatta Sünni halk yoğun bombardıman, kuşatma sonucu açlık ve yetersiz tıbbi yardımlardan ötürü büyük zorluklar yaşıyor. Güney Hama ve kuzey Humus’ta varlığını sürdürmek isteyen muhaliflerse, gelecekte İdlib’teki muhaliflerin muhtemel bir Hama taarruzuyla kuşatmayı yarmayı umuyor. Yoğun Sünni nüfusun yaşadığı ve rejim hakimiyetine rağmen muhaliflere sempatinin yüksek olduğu Hama kırsalında, özellikle doğudan Sabbura-Selamiye yönünden gelecek bir taarruz muhaliflerin Asi Nehri hattına ulaşarak rejimin varlığını bir kez daha tehdit edebilecek potansiyele sahip olmayı sürdürüyor.
Zaman zaman IŞİD’in Selamiye’ye yönelik saldırıları ise, hattın yarılması halinde muhaliflerle IŞİD’i bir kez daha karşı karşıya getirebilir. Bölgede IŞİD’e yakın olduğu düşünülen bazı gruplar daha önce muhalif gruplar tarafından hedef alınmıştı.
Bütün bu denklem içerisinde en büyük yıkımı ise, kuşatma altında sıkışıp kalan halk ödüyor. Büyük bir yıkımın yaşandığı kuzey Humus-güney Hama’da, yakın bir gelecekte barışçıl bir çözüm muhtemel görünmüyor.