Velid Muallim’in ölümünün ardından Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen Faysal Mikdad’ın ilk Rusya ziyareti, Biden dönemine hazırlanan Moskova’nın yakın gelecekteki Suriye siyasetine dair mesajları Şam’a iletmesi anlamına geliyordu. Lübnan gazetesi el-Nahar’a göre Mikdad’a bu görüşmede Rusya tarafından iletilen mesajların çerçevesi Beşar Esed ve İdlib’in geleceği temalıydı.[1] Edinilen bilgiye göre Lavrov-Mikdad görüşmesinde İdlib özellikle ele alınırken, Beşar Esed’in Suriye’de “istikrarı sağlamak” amacıyla gelişmeleri hızlandırmayı amaçladığı, Mikdad tarafından Lavrov’a iletildi. Ayıca, her iki taraf da aralarında ortak bir dil oluşamamasından yakınırken aynı zamanda Moskova’nın üzerine tüm düşeni yapmasına rağmen, İdlib konusunda Türkiye ile anlaşmanın imkansızlığı ve başağrısına dönüşen İdlib sorununun 2021 itibariyle ortadan kaldırılması gerektiği üzerinde mutabakata vardılar.
Hem Moskova hem de Şam’ın Astana sürecini artık miadını doldurmuş ve lüzumsuz bir süreç olarak görüyor olmaları, Esed yanlısı milislerin tacizlerine karşı kuşatma altındaki gözlem noktalarını taşıyarak İdlib’deki askeri varlığını güçlendiren TSK’nın hamleleri, Biden yönetiminin Suriye’de direksiyona geçiş sürecinde bir İdlib krizi ile karşı karşıya gelmesi ihtimalini güçlendiriyor. Yine de ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Şarkül Evsat’a verdiği röportajda belirttiği üzere, TSK’nın onbinlerce askerinin bulunduğu İdlib’e ciddi bir rejim saldırısı, Şam’ın göze alacağından fazla maliyetli olacaktır. Lavrov ve Mikdad’ın bu olası maliyete yönelik düşünceleri ise şimdilik belirsizliğini koruyor.
Mikdad’ın Moskova gezisindeki ikinci konu başlığı ise Beşar Esed’in geleceği oldu. Mikdad tarafından Moskova’ya iletilen ve Moskova’nın da mutabık olduğu üzere Beşar Esed ne olursa olsun iktidarı bırakmayı düşünmüyor. İç ve dış baskılara kulak asmadan, Suriye siyasetinin geleceğinin merkezinde kendisini gören Beşar Esed’in parlamento ve başkanlık seçimleri üzerinden uluslararası meşruiyetini tazeleyip güçlendirme niyetinde olduğu biliniyor. Olası siyasi çözümde kendisini merkezde konumlandırmak isteyen Esed’in “demokrasi mizanseni” şeklinde gerçekleştirdiği seçimler ise başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası aktörlerin pek çoğu tarafından “düzmece” veya “gayri ciddi” olarak değerlendiriliyor. Trump yönetiminde yürürlüğe geçirilen ve Biden idaresinde de devam etmesi oldukça muhtemel ağır mali yaptırımlar, Şam ve Moskova’nın Esed’in siyasi meşruiyeti için yeni hamleler yapmalarını gerektirebilir. Ancak Esed rejiminin demokratik manevralar hususundaki esneklik ve şeffaflıktan uzak tabiatı, bu manevraları yine işlevsiz mizansenlere dönüştürebilir. Bu sebeple Moskova’nın Biden yönetimi ile doğrudan karşı karşıya gelmemek adına YPG ile Esed rejimi arasında dönem dönem yükselen gerginlik ve ani çatışmalarda taraflardan uzak şekilde pozisyon almak isteyeceği olasılık dahilindedir. Yine de milisleşen ve disiplin altında tutulması daha da zorlaşan rejim güçleri, sahada gerçekleştirecekleri bazı hamlelerle Moskova’yı dezavantajlı duruma getirebilir.
Ömer Behram Özdemir
[1] https://syrianobserver.com/EN/news/62668/what-did-mikdad-tell-moscow.html , Erişim Tarihi: 23 Aralık 2020.