Özel Röportaj: Ahrar uş Şam Medya İlişkileri Sorumlusu Omran Muhammed
Omran Muhammad Ahrar uş Şam’ın siyasi bürosunda görev almaktadır ve medya ilişkileri sorumlusudur.
Röportajı gerçekleştiren: Ömer Özkizilcik
Q: Ahrar uş Şam’ın Rastan cebinde güçlü bir varlığı bulunduğu bilinmekteydi. O bölgeden tahliye edilen Ahrar uş Şam mensuplarına ne oldu?
A: Sadece Rastan cebi değil. Bütün kuzey Humus kırsalı. Bölgedeki savaşçıların yarısı ve cephe hatların yarısı Ahrar uş Şam tarafından kontrol edilmekteydi. Tahliye edilen savaşçılar şuan kuzey Suriye’deki bütün özgürleştirilmiş bölgelerde bulunmaktadırlar. İdlib’te, Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerinde bulunuyorlar.
Q: Ahrar uş Şam ve Rastan cebindeki bazı diğer gruplar siyasi koruma elde edebilmek için Milli Orduya bağlı 4. Tugay’ı kurdular. Fakat bölge yinede Rusya, İran ve Esed rejimi tarafından saldırıya uğradı ve bölge tamamen rejime teslim edildi. 4. Tugay’ı kurma hamlesi neden istenilen korumayı sağlıyamadı?
A: 4. Tugay siyasi koruma elde etmek için kurulmadı. Kurulma sebebi devrimin bulunduğu aşama ve durumuna cevaptır. Devrim sürekli olarak evrilmektedir. Son gelişmeler doğrultusunda ve bölgedeki direnişi güçlendirmek için 4. Tugay’ı kurmuştuk. Diğer bir sebep ise, bu kuruluşun Suriye İslam Alimleri Birliği’nin çağrısıdır, çünkü alimler grupların safları ve gayretlerini Milli Ordu bünyesi altında birleştirmelerini istemişti. Bölgede yaşanan ise Rusya, İran ve rejimin Astana’ya rağmen ‘scoerched earth’ stratejilerinde ısrar edip bölgeyi bombardımana tutmalarıydı. Rusya bizi ve bölgedeki halkı Guta’ya benzer bir sonuç ile tehdit etti. Aslında biz teslim olmadık. Guta bölgesindeki gibi direnmemiz mümkün değildi, çünkü Kuzey Humus kırsalının altyapısı ve coğrafi şartları ile Guta’nınkisi birbirinden çok farklı. Guta, Harasta ve Duma şehirlerdir. Fakat Kuzey Humus kırsalı köylerden oluşmaktadır. Böyle bölgelerde direnemezsiniz. Yukarıda izah etmeye çalıştığım sebepler bölgenin halkı için de ayan beyan ortadaydı ve onlar bizden bu duruma son vermemizi ve Guta benzeri bir sonucu engellememizi istediler. Ayrıca biz güçlerimizi Milli Ordu gibi uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilen bir çatı altında toplamak istiyoruz ki Rusya, İran ve diğer düşman devletlerin bölgelerimize saldırmak için bahaneleri azalsın.
Q: Ahrar uş Şam Nureddin Zengi Hareketi ile beraber Cephe Tahrir Suriye adı altında yeni bir birlik kurdu. Bu birlik gerçekte nedir? Cephe Tahrir Suriye’nin amaçları nedir?
A: Aslında gerçekleşen birleşmeden ziyade bir ortak cephedir. Belki ileride gerçek bir birleşmeye doğru evrilecektir fakat bunun için daha birkaç adım atılması gerekmektedir. Ayrıca bu devrimci karargahları birleştirmeye yönelik bir gayrettir. Belki grupların hakim olduğu şu anki durumdan tek bir ordunun hakim olduğu bir duruma doğru evrilmesi içindir. Cephe Tahrir Suriye’nin amacı kontrl ettiği bölgelerde tek bir sistemin oluşturulmasıdır. Ondan sonra özgürleştirilmiş bölgeler için devrimci kişilerden oluşan bir yönetimin kurulması hedeflenmektedir.
Q: Cephe Tahrir Suriye ile Heyet Tahrir uş Şam arasında geniş çaplı çatışmalar yaşandı. Şuan İdlib’teki durum nedir? Bölge bu çatışmadan nasıl etkilendi? Sizce Heyet Tahrir uş Şam çatışma sonrasında zayıfladı mı?
A: İdlib’teki durum neredeyse tamamen durgunlaşmıştır. Nasıl etkilendik… Aslında tüm bölge genel manada zayıfladı. Kimin haklı ve kimin haksız olduğu fark etmeksizin silahların ve mühimmatların doğrusu olan ran’a, Rusya’ya ve rejime karşı kullanmak yerine bir iç savaşta kendi kendimize karşı kullanmış olmamız aslında büyük bir zafiyettir.
Q: Birçok Suriyeli muhalif grup Ulusal Özgürleştirme Cephesini kurdu. Ulusal Özgürleştirme Cephesinin sizce amacı nedir? Sizin yeni kurulan çatı yapılanmaya karşı fikriniz nedir? Yeni kurulan yapılanma Heyet Tahrir uş Şam’ı zayıflatmak için mi kuruldu?
A: Ulusal Özgürleştirme Cephesi’ni kuran gruparın arasında en önemlisi Feylak uş Şam’dır ve Feylak uş Şam iyi bir gruptur. Yeni yapılanmanın lideri bir üst düzey komutandır. Yapılanmanın olumlu sonuçları olacağını düşünüyoruz. Yeni yapılanmanın kurulma sebepleri arasında Heyet Tahrir uş Şam’ı zayıflatma yoktur. Sebebi özgürleştirilmiş bölgelerdeki grupların gayretlerini birleştirmektir.
Q: Huraşiddin ve Ensar el Tevhid grupların kurulması arkasındaki sebepler nedir? Sizin onlara karşı görüşünüz nedir?
A: HTŞ içindeki bazı üye ya da kişiler, HTŞ’nin Türkiye ile ilişkileri teslim olmak olarak değerlendiriyor ve onun gibi bir çok konu ve problem karşısındaki politika değişikliklerini göz önünde bulunduruyorlar. HTŞ’den ayrıldılar ve farklı bir şey oluşturdular. Ayrıca onlar aşırıcılardır ve El-Kaide’den ayrı yürümeyi reddediyorlar. Bu sebeplerden ötürü bu ayrılık oluştu. Benim görüşüme göre daha fazla kan dökülmemesi, özgür bölgelerde insanların uluslararası toplum tarafından yakılmaması için bu oluşumların tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Gerekli olan şey devrimin ilk zamanlarındaki gibi hürriyet, özgürlük ve demokrasi gibi devrim ve ulusal hedeflere hizmet eden devrimci ve ulusal oluşumlardır.
Q: ABD Heyet Tahrir uş Şam’ı terörist organizyon olarak ilan ettiğini resmi olarak duyurdu. Sizin bu konu hakkındaki örüşünüz nedir ve bu Idlib ve Suriye politikalarını nasıl etkiler?
A: ABD’nin yaptığı karşısında bizim duruşumuz ve düşüncemiz, Allah şahit, HTŞ’nin kendini fesh etmesi ve bu ismi elimine etmesi için çok kez tavsiyede bulunduk fakat onlardan olumlu bir karşılık alamadık. Bu sınıflandırmanın tüm bölgeyi siyaha boyamanın ilk aşaması olduğunu ve bu bölgeyi ağır bombardıman dalgasına ve bölgenin ağır bir şekilde yakılmasına açık hale getirdiğini biliyoruz.
Q: Doğu Guta’nın, Rastan cebi ve Şam’ın güneyinin kaybedilmesi göz önüne alındığında, Astana süreci başarısız bir girişim olarak görülebilir mi?
A: Astana görüşmelerini bir hata olarak görmek doğru değil. Bu görüşmeleri, sizi riske atan, özgür bölgelerden kalan bir adım ya da girişim olarak görmelisiniz. Bu görüşmeler başladığında, İran, Türkiye ve Rusya savaşı bitirmek ve ateşkes ilan etmek istediler çünkü tüm bu ülkelerin, savaşın bitiminden çıkarları var. Bu Astana’nın asıl sebebiydi. Guta ve Kuzey Hama’nın gibi bölgelerin düşüşünün asıl nedeni muhalifler ve Türkiye gibi dost bölgelerden uzak olduklarıdır. Bu nedenle ele geçirilmesi zor değildi.