Özgür Suriye Ordusu Nedir, Ne Değildir?
Kuruluşundan itibaren daha çok Esed rejimi, DEAŞ ve YPG ile çatışmalara giren Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) hem yerli hem de yabancı medya kuruluşları tarafından tartışma konusu edilmiş ve bu yapılanmanın kimliği anlaşılmaya çalışılmıştır. Suriye sahasında bulunan sayısız silahlı aktörlerin denklem dışı tutulduğu bir modellemede ÖSO’nun kimliği daha kolay anlaşılabilecektir. Suriye’deki silahlı aktörler genellikle beş ayrı ana kategoride toplanmaktadır: Suriyeli muhalifler, Esed rejimi ve rejim yanlısı milisler, YPG’nin hakimiyeti altındaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Heyet-i Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ve DEAŞ.
Şu anda Suriye sahasında birçok aktör bulunmaktadır: Bir tarafta Esed rejimi, rejim yanlısı Suriyeli ve yabancı milisler, Devrim Muhafızları ve İran destekli yabancı Şii milisler ve Rus askerleri. Diğer yanda DEAŞ ve HTŞ gibi radikal unsurlar. Ayrıca ABD, Fransız ve İngiliz özel kuvvetlerince desteklenen SDG bünyesindeki Arap milis unsurlar ve YPG de bulunmaktadır. Sınır bölgesini terörist unsurlardan temizlemek için Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını sürdüren Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de Suriye’de önde gelen aktörlerdendir. Fakat ÖSO bunların hiçbirisi değildir.
ÖSO Suriyeli muhaliflerin içerisindeki bir kesimdir. Örneğin Suriyeli muhalifler arasında Ahraru’ş-Şam ve Ceyşu’l-İslam gibi grupların kurduğu Cephe-i İslamiyye ÖSO olarak sayılmamaktadır. Suriyeli muhalifler ile beraber hareket eden yabancı savaşçıların kurdukları gruplar, örneğin Acnad el-Kavkaz, Türkistan İslam Cemaati, İmam Buhari Ketibesi gibi gruplar da ÖSO değildir. İsmi çokça medyada duyulan HTŞ ve eski Nusra da ÖSO değildir.
ÖSO’nun Kuruluşu
ÖSO, Suriye ordusundan ayrılan subay ve generaller tarafından Suriye’deki halk ayaklanmalarını korumak üzere ilan edilmiştir. ÖSO’nun kuruluşunu Suriye Hava Kuvvetleri’nden ayrılan Riyad Esad 2011’in Temmuz ayında ilan etmiştir. Esed rejiminin halk isyanlarını silah zoru ile bastırmaya çalışma girişimi ordu içerisinde birçok direniş ile karşılaşmıştır. Sivil insanlara karşı ateş etmek istemeyen asker, subay ve generaller emire itaatsizlik etmiş ve göstericileri korumaya çalışmıştır. ÖSO’nun kuruluş amacı göstericileri korumak ve güvenliklerini sağlamaktır.
Fakat zamanla Esed rejiminin barışçıl gösterilere şiddetle karşılık vermesi sebebiyle birçok yerel ve mahalli ÖSO grubu kurulmuş ve silahlı mücadeleyi benimsemiştir. Kurulan her grup kendini ÖSO diye adlandırmış ve Esed rejimi yanlısı askeri güçler ile savaşmıştır. Suriye ordusundan ayrılan subaylar bu oluşumlara öncülük etmeye çalışmış olsa da merkezi bir yönetim kurulamamıştır. Her grup kendi mahallesini, sokağını korumaya çalışmıştır. 2011 öncesinde rejime muhalif hiçbir siyasi ya da askeri yapılanmanın bulunmadığı Suriye’de halkın isyanı sonrası kurulan silahlı direniş grupları da düzenli ve merkezi değildir. Gönüllülük esasına dayanan ve Esed rejimini devirmek isteyen halk kitleleri tarafından kendilerini koruma amaçlı kurulan ÖSO grupları zamanla uluslararası toplumun dikkatini çekmiştir.
“Arap Baharı” olarak adlandırılan halk isyanları Tunus’ta başlamış ve Suriye bunun son halkasını oluşturmuştur. Suriye’deki isyanlar sonucunda görevinden vazgeçmeyen Beşar Esed’ı devirmek için organize olan silahlı mücadele kısa süre içerisinde hem Suriye’de hem de uluslararası kamuoyunda kabul görmüştür. Ordudan ayrılan asker ve subayların yanı sıra sıradan sivil vatandaşların da katıldığı ÖSO 2011’in sonu, 2012’nin başında ülke dışından destek almaya başlamış ve Suriye’deki alan hakimiyetini genişletmiştir. Birçok farklı dış kanalın sağladığı destek, Suriye ordusundan gelen asker ve subayların yanlarında getirdikleri silahlar, çatışmalarda elde edilen ganimetler ve parayla rejim ordusunda yer alan rüşvetçi asker, subay ve generallerden alınan silah ve mühimmatlar ÖSO’nun silah kaynağı haline gelmiştir.
Bu dönemde Esed rejiminin sahip olduğu birçok milis gücü devreye girmiş, hava kuvvetleri aktif olarak kullanılmış ve birçok sivil yerleşim yeri bombalanmıştır. ÖSO ise merkezi olmayan hatta yerel ve mahalli örgütlenmelerden oluştuğu için imkanları dahilinde asimetrik ve hibrit savaş tekniklerini kullanmıştır.
Devrim Bayrağı
Esed rejimi ve rejim yanlısı milislere karşı mücadele esnasında ÖSO grupları Baas Partisi’nin sembolü olarak da bilinen mevcut Suriye bayrağı yerine “devrim bayrağı”nı ön plana çıkarmıştır. ÖSO gruplarının kurulma aşamasında Suriye devletinin bayrağı kullanırken ilerleyen zamanda devrim bayrağı tercih edilmiştir. Devrim bayrağı isyan ile başlayan süreçte dizayn edilen bir bayrak değildir. Suriye’de Baas darbesi öncesinde kullanılan bir bayraktır. Nitekim devrim bayrağının kullanılmasının altında “Biz Baas’sız, gerçek Suriye’nin temsilcileriyiz” mesajı yatmaktadır.
Zaman içerisinde devrim bayrağı ÖSO gruplarını belirlemek için bir simge haline gelmiş fakat ÖSO ile beraber birçok evreden geçmiştir. ÖSO gruplarının silahlı Suriyeli muhalifleri teşkil ederken yaygın halde kullandıkları devrim bayrağı ilerleyen zamanlarda bazı muhalif gruplarca meşru görülmemiştir. En zor dönemlerde bile ÖSO grupları devrim bayrağından vazgeçmemiştir. Böylece söz konusu bayrak sadece rejime karşı değil Suriye’de bulunan radikal örgütlere karşı direnişin de sembolü haline gelmiştir.
Abluka Altında Direnen ÖSO Grupları
ÖSO grupları Suriye’nin üç ayrı bölgesinde abluka altında bulunmaktadır. Kuzey Humus, Güney Hama kırsalı ve Rastan bölgesinde kuşatma altında bulunan ÖSO grupları yerel olarak ortak operasyon merkezi kurmuştur ve bölgedeki diğer Suriyeli muhaliflerle ortak hareket etmektedir. Aynı şekilde güney Şam ve Batı Şam kırsalında abluka altında olan ÖSO grupları yereldir ve ortak operasyon merkeziyle Esed rejimi ve rejim yanlısı milislere karşı mücadele etmektedir. Dış dünya ile iletişimleri ise abluka nedeniyle kısıtlıdır.
Doğu Guta’da ise abluka altında bulunan Suriyeli muhalifler arasında üç güç merkezi bulunmaktadır. En büyük alan hakimiyeti olan Ceyşu’l-İslam’dır. Ceyşu’l-İslam bölgedeki birçok ÖSO grubunu kendi bünyesi altında toplamış ve bir güç merkezi oluşturmuştur. İkinci güç merkezini Feylaku’r-Rahman grubu oluşturmaktadır. Feylaku’r-Rahman yerel birçok ÖSO grubunun birleşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Son olarak iki güç merkezi arasında kalan ve tam bir güç merkezi olmayan Ahraru’ş-Şam ve ona bağlanan yerel ÖSO gruplarıdır. Böylelikle Doğu Guta’da sadece Feylaku’rRahman ÖSO grubu olarak görülse de Ceyşu’l-İslam ve Ahraru’ş-Şam’ın bölgedeki varlığında eski ÖSO grupların etkisi mühimdir.
Dera ve Kuneytra bölgesindeki ÖSO grupları ise yarı-merkezi bir yapılanmaya gitmeyi başarmışlardır. Her ne kadar Ürdün’ün yönlendirmesi ve baskıcı tutumu sonucunda gerçekleşmiş olsa da merkezi kararlar alınması için Güney Cephesi kurulmuştur. Buna rağmen tüm ÖSO grupları otonom yapılanmalarını korumaktadır. Ürdün’ün Suriye’de izlediği strateji kapsamında Güney Cephesi’nin kurulmasından sonraki askeri başarısına rağmen Esed rejimi ve rejim yanlısı milisler ile çatışmalar durmuştur.
Milli Ordu ve İdlib’deki ÖSO Grupları
Türkiye açısından ÖSO grupları içerisinde İdlib bölgesindekiler ve özellikle Fırat Kalkanı Harekatı’na katılmış gruplar önem arz etmektedir. Fırat Kalkanı’na katılan gruplar “Milli Ordu” adı altında merkezi bir yapılanmada toplanmıştır. Türkiye’nin güney sınırlarının önemli bir kesimini kontrol eden Suriyeli muhalifler açısından Türkiye ile ilişkiler oldukça ehemmiyetlidir. Güney Cephesi haricindeki tüm ÖSO grupları ve Suriyeli muhalifler Türkiye ile yakın ilişkilere sahiptir. Milli Ordu altında toplanan ÖSO grupları ve İdlib’deki Suriyeli muhaliflerin ise Türkiye ile ilişkilerinin üst düzeyde olduğu bilinmektedir. ABD’nin Suriyeli muhaliflere desteğini resmi olarak sonlandırması, Türkiye’nin Astana süreci ile garantör ülke olması ve ikmal hatlarını kontrol etmesi, Suriyeli muhaliflere alan açması ve istihbari anlamda kurduğu ilişkiler sonucunda Türkiye kuzeydeki Suriyeli muhalifler üzerinde yegane etkin aktör konumuna gelmiştir. Rusya, İran ve ABD tarafından Türkiye Suriyeli muhaliflerin hamisi olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye Astana süreci kapsamında Suriyeli ılımlı muhalifleri kontrol ederken kendisine müzahir grupları desteklemiştir. İdlib bölgesindeki önemli Suriyeli ılımlı muhalif gruplar ortak operasyon merkezinde toplanmışlardır. Feylaku’ş-Şam, Ceyşu’l-Sani, Ceyşu’l-Nasr, Ceyşu’l-İzze, Ahraru’ş-Şam, Ceyşu’l-İslam, Nureddin Zengi Hareketi, Ceyşu’l-Nukba, Ceyş İdlib Hür, 23. Tümen, Fırka el Evvel el Masah, Liva Erbain ortak operasyon merkezindedir. Bu bölgede yer alan Ahraru’ş-Şam haricindeki tüm gruplar ÖSO olarak sayılmaktadır.
Diğer yandan Türkiye’nin daha yakın ilişkide olduğu gruplar Fırat Kalkanı’na katılan ÖSO gruplarıdır. TSK ile beraber DEAŞ ve YPG’ye karşı savaşan ÖSO grupları Fırat Kalkanı Harekatı esnasında ve sonrasında eğitilmiş ve donatılmıştır. Türkiye’nin desteği sonrasında uluslararası kabul gören Suriye Geçici Hükümeti ile Fırat Kalkanı’na katılan ÖSO grupları arasında üst düzey görüşmeler gerçekleşmiştir. Suriye Geçici Hükümeti bünyesi altında Savunma Bakanlığı kurulmuştur. Bölgedeki tüm ÖSO grupları bu Savunma Bakanlığına bağlı oluşturulan Genelkurmayın kontrolü altına girmiştir. İlk defa merkezi bir yapılanma içerisinde toplanan ÖSO grupları aynı zamanda Suriye siyasi muhalefetine direkt bağlı olan ilk askeri yapılanma olma özelliğini taşımaktadır. Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlanması sonrasında 3. Kolordu ve 4. Kolordu olan “Özel Kuvvetler” şeklinde düzenlenen Milli Ordu ÖSO’nun ilk merkezi yapılanmasıdır. Ayrıca Türkiye ile Suriye arasındaki üç sınır kapısının kontrolünün devri ile Suriye Geçici Hükümeti yeni bir maddi kaynak elde etmiştir. Böylece ÖSO yeniden yapılanarak hem siyasi hem de askeri anlamda daha bütünleşmiş bir yapı olarak yoluna devam etmektedir.
Kaynak: Kriter Dergisi 22. Sayı