Analiz – Suriye Gündemi
Dünya basınında büyük yankı uyandıran IŞİD’in tarihi Palmira antik kentinin bulunduğu Humus’un doğusunda yer alan Tedmur’u ele geçirmesi, Suriye’de yaşanan iç savaşı farklı bir evreye taşımıştı.
Suriye’nin kuzeyinde ve güneyinde muhalifler karşısında aldığı yenilgilerle zor günler geçiren Esed rejimi, 21 Mayıs 2015 tarihinde IŞİD’in yoğun saldırıları neticesinde Tedmur’u kaybetti. Daha geniş çapta doğudaki Sukna’nın 13 Mayıs’ta IŞİD tarafından ele geçirmesiyle başlayan ilerleyiş, 21 Mayıs’ta IŞİD’in Tedmur’da kontrolü tamamen ele geçirmesiyle sonuçlanırken, IŞİD, Tedmur Havaalanı, Tedmur Hapishanesi ve Gaz yataklarının bulunduğu bölgeleri ilerleyen günlerde kontrol altına aldı. Daha batıdaki Tiyas hava üssü, Furklus ‘a kadar uzanan çatışmalar sırasında, Şair dağlarının olduğu bölgelerde çatışmalar yaşanırken, rejim güçleri IŞİD’in 26 Mayıs’tan sonra ilerleyişini durdurdu.
Esed rejiminin özellikle İdlib çevresi ve Sahl el-Gab’ta yoğun kayıplar yaşaması üzerine bölgeye yoğun asker kaydırmasını fırsata çeviren IŞİD, bu durumdan istifade ederek bölgedeki ilerleyişini sürdürdü. 2014 yazıyla yakaladığı momentumla 2015 başlarına kadar önemli ilerlemeler kaydeden IŞİD, bu dönemde Ayn el-Arab(Kobani)’ta aldığı ağır yenilginin ardından gerilemeye başlarken, uzun süre rejimle sakin olan hatlarda yeni saldırı dalgası başlatarak Sukna, Tedmur ve Karyeteyn hattına yüklenmeye başladı. Aynı dönemlerde Lübnan sınırı yakınlarında muhaliflerle IŞİD’e bağlı grupların çatışmaya başladığı göz önünde bulundurulduğunda, IŞİD’in bu saldırısıyla Lübnan sınırına ulaşmayı amaçladığı öne sürüldü.
Türkiye sınırını o dönemlerde büyük oranda YPG’ye kaptıran IŞİD, yeni bir hamleyle Lübnan yönüne doğru ilerleyerek, Ağustos 2015’te Karyeteyn ve Mahin’e kadar ulaştı. Kısa bir süreliğine Havvarin’e giren IŞİD, rejimin hayati Şam-Humus karayolunu tehdit etmeye başladı. Bu gelişme üzerine bölgedeki çatışmaları daha fazla ciddiye alan rejim, IŞİD’e karşı saldırı başlattı. Önce Havvarin’i alarak Şam-Humus yolunu güvenlik altına alan rejim, IŞİD’in yoğun direnişi karşısında ancak 2015 sonu, 29 Aralık’ta Mahin’i geri alabildi.
Rusya’nın sağladığı hava desteğiyle kuzey Suriye’de muhaliflere karşı gerileyişini durduran rejim, tekrar Humus’taki IŞİD varlığına yönelerek bölgeden IŞİD’i çıkarma hamlesi başlattı. Muhaliflerin ateşkese zorlanması ve devamında rejimin askerlerini tekrar Tedmur bölgesine sevk etmesi üzerine, IŞİD’e yönelik hava bombardımanı başlatıldı. 2016 Mart ayında Rusya’nın yoğun hava bombardımanının –bazı rakamlara göre 900- yanı sıra karadan yabancı Şii milislerin katılımıyla başlayan Tedmur’un geri alınma operasyonu, nihayet 27 Mart’ta, yaklaşık üç hafta sonra şehrin tekrar rejimin kontrolüne geçtiğinin duyurulması üzerine sona erdi.
Olası Senaryolar
Kritik bir aşamada elde edilen bu zafer, Esed rejimi için askeri anlamda oldukça stratejik bir hamle olduğu kadar, sembolik bir değere de sahip. Özellikle uluslararası kamuoyunda IŞİD’e karşı bir zafer kazanmış olmak, Esed rejiminin uluslararası toplumla IŞİD’e karşı mücadelede ‘güvenilir’ bir ortak olabileceği iması taşıyor. IŞİD’in özellikle Palmira antik kentine yönelik gerçekleştirdiği yıkım ve bunun uluslararası camiada oluşturduğu tepki göz önünde bulundurulduğunda, Esed rejiminin bu hamleyle diplomatik anlamda olduğu kadar, psikolojik düzeyde de bir zafer kazandığı anlamı taşıyor. Rusya devlet başkanı Validimir Putin’in de Beşşar Esed’i kutladığı bu zaferi, önümüzdeki günlerde başlayacak Cenevre görüşmelerinde elini güçlendiren bir kart olarak kullanacağı da, sır değil. Tedmur çevresindeki gaz ve petrol yatakları göz önünde bulundurulduğundaysa, enerji ve ekonomi anlamında Tedmur’un rejim için büyük bir kazanç olduğu anlaşılıyor.
Stratejik anlamda Esed rejiminin Humus’un doğusundaki kazanımlarını güvenlik altına alacak olan bu gelişme, kısa süre içerisinde etkisini göstererek 3 Nisan itibariyle IŞİD’in en batıdaki el-Karyeteyn’i kaybetmesiyle sonuçlandı. Rejimin güvenlik altına almak isteyeceği el-Karyeteyn-Tedmur-Sukma hattının ardından, bazı uzmanlara göre Deyr ez-Zor’a uzanmak isteyebileceği düşünülüyor. El-Karyeteyn’in de düşmesiyle rejimin Sukna’ya yoğunlaşacağının işaretleri, bölgeye yönelik başlayan Rus hava saldırılarıyla görülüyor. Aynı zamanda Deyr ez-Zor’daki rejime bağlı güçlerin batıya doğru ilerlemeye çalışması, böylesi bir senaryonun olası olduğunu düşündürüyor.
Aynı dönemde YPG-SDG güçlerinin Haseke ve Rakka yönünde Fırat’a doğru ilerleyişi ve Deyr ez-Zor sınırlarına kadar ulaşması üzerine, IŞİD sonrası için bölgede oluşacak boşluğu kimin dolduracağı tartışmalarını gündeme getiriyor. IŞİD’in son dönelerde yaşadığı hızlı çözülmenin devam etmesi halinde, bölgede daha farklı çıkar çatışmalarının gündeme geleceği anlaşılıyor.