Haber-Analiz / Suriye Gündemi
Geçtiğimiz günlerde internet üzerinden yayın yapan haber-analiz sitesi “warisboring”de yayınlanan bir değerlendirmeye göre, Suriye’de sürmekte olan Rus hava saldırılarının etkinliğinin sorgulanması gerektiği sorusu gündeme getirildi. Tom Cooper’ın kaleme aldığı 6 Haziran’da yayınlanan yazıya göre Rus hava kuvvetlerinin(VKS) Suriye’deki 8 ayı aşkın bir süredir devam eden hava bombardımanının, sanılanın aksine askeri anlamda etkili bir strateji üretemediği vurgulanıyor. Yazar, Rusya’nın Suriye’deki hava kampanyası sürdükçe, taktik ve hatta stratejik düzeyde VKS’nin etkisizliği ve zafiyetlerinin daha fazla görünür hale geldiğini ifade ediyor. Sonuç olarak Rusya’nın başlattığı hava saldırılarının, Esed rejiminin 5 yıldır sürdürdüğü hava saldırılarından nitelik anlamda değil, nicelik anlamda daha üstün olduğu kanaatini dillendiriyor.
Rusya’nın Suriye’deki varlığı
Suriye’deki Rus ordusunun varlığının emir komuta zinciri Lazkiye’deki Humeymim hava üssündeki 58. Ordu’dan Moskova’daki merkeze doğru şekilleniyor.
Rus Ordusuna bağlı 58. Ordu’nun Suriye’nin çeşitli yerlerinde 10’a yakın askeri tabur düzeyinde bir varlığının olduğu sanılıyor. Buna karşın Rus Ordusu’nun ülkedeki ana varlığı hava güçlerinden ve 3 alay düzeyinde bir gruptan oluşuyor.
Bir hava filosunda dört Su-30SM, dört SU-34 ve dört Su-35 bulunurken, bir diğer birimde on iki Su-24M/M2 ve Su-24M-SVP-24 yer alıyor. Üçüncü birim helikopter alayından oluşurken, toplamda on beş Mil Mi-8, on dokuz Mil Mi-24 ve Mi 35N ve üç Mi-28N bulunuyor.
Rus savaş jetlerinin düzenlediği sortilerin yüzde 95’i orta düzey irtifa kabul edilen 5 bin ila 6 bin km yükseklikte gerçekleşirken, uçaklar, omuzdan atılan portatif hava savunma sistemlerine karşı güvende oluyor. Suriye’de 24 saatlik vardiya ile sürekli faaliyet yürüten Rus hava birlikleri, Esed güçlerinin aksine gece saatlerinde de bombardıman yapıyor. Buna karşın VKS’nin asıl problemi, kullandığı bombalarda ortaya çıkıyor.
Literatürde “akılsız bomba” olarak kullanılan ve güdüm sistemi taşımayan bombalar, VKS’nin Suriye’de kullandığı hava bombardımanlarında kullandığı bombaların yüzde 80’ini teşkil ediyor. Cooper’ın yazısına göre VKS Eylül 2015 ve Şubat 2016 arasında düzenlediği 9 bin askeri sortide yalnızca on civarında muhalif komutanı hedef alabilirken, el-Nusra’dan bir kaç yetkili ancak vurabildi. Buna karşın VKS tarafından IŞİD’e bağlı hiç bir komutan öldürülebilmiş değil.
Ortaya çıkan tabloya göre Rus hava saldırıları askeri anlamda başarısız kalırken, sık sık şehirlerdeki sivil alt yapı olan pazar yerleri, camiler, okullar ve hastaneler gibi sabit merkezleri hedef aldığı görülüyor. Yerel istihbaratı daha güçlü olan Esed rejimi bile, hava saldırılarında daha önemli isimleri vurmayı başarabiliyor(Zehran Alluş gibi).
Yasaklı bombaların da kullanıldığı Rus hava bombardımanlarında genellikle sivil hedefler vurulurken, Rusya’nın sıkça başvurduğu bir askeri strateji ön plana çıkıyor: “Scorch earth”. Aşağı yukarı “insansızlaştırma” olarak tanımlanabilecek bu stratejiye göre rakip gücün insan kaynağını oluşturan sivil nüfus belli bir alanda hedef alınıyor ve bütünüyle yok edilerek teslime zorlanıyor. Rusya’nın bu stratejiyi daha önce Çeçenistan’da uyguladığı biliniyor. Buna karşın Çeçenistan’la Suriye’nin oldukça farklı örnekler olması, Rusya’nın sonuç almasını önlüyor.
Muhaliflerin adaptasyonu
Rusya’nın 2015 Eylül’ünde başlattığı hava bombardımanı kampanyasının ilk dönemlerinde muhalifler, mevzi gerilemeler yaşarken, bazı hatlarda geri çekilmek zorunda kaldı. Deraa merkezli güney Suriye’deki Ürdün’de bulunan Askeri Operasyon Odası(MOC)’na bağlı Güney Cephesi’nin rejimle kısmi bir ateşkesle uzun süre sessiz kaldığı bu dönemde, rejim ve Rus hava saldırılarının odağını kuzey Suriye’deki muhalif merkezler oluşturdu. Lazkiye, İdlib ve Halep boyunca süren yoğun hava saldırılarının yanı sıra, karadan taarruzlar da gerçekleştirildi.
Özellikle Lazkiye ve Halep yönlü önemli ilerlemeler sağlayan rejim yanlısı güçler, yoğun Rus bombardımanı desteğiyle muhalifler üzerinde baskı kurdular. Rus hava saldırıları ve İran’ın karadan Şii milislerle sağladığı destekle özellikle Halep’te ilerleyen rejim yanlısı güçler, güney Halep’te Hadir-Tel İys’e kadar inerken, kuzeyde Nubl-Zehra kuşatmasını kırarak Azez koridorunu kapattı. Lazkiye’de Selma ve Rabiya gibi önemli merkezleri ele geçiren rejim güçleri, muhalifleri büyük oranda doğuya iterek sahilden uzaklaştırdı.
27 Şubat 2016 gecesi Suriye genelinde bir ateşkes yürürlüğe girerken, hava saldırıları kısmen azalsa da, kısa sürede yeniden yoğunlaştı ve büyük oranda ülkenin kuzeyindeki muhalif bölgelerde yoğunlaştı. Halep’i kuşatma altına almak amacıyla Anedan, Kefr Hamra, Hıreytan ve Kastello’da yoğunlaşan hava bombardımanlarının ardından İran destekli Şii milisler Handerat, Melle bölgesinden taarruzlar geliştirmeye başladı. Hava bombardımanı ve kara taarruzlarının rutinine alışmaya başlayan muhaliflerse, yeni taktiklerle saldırıları püskürtmeye başladı.
Özellikle Handerat-Melle hattından onlarca kez yoğun hava-kara bombardımanı ve taarruza rağmen hatları korumayı başaran muhalifler, Şii milislere ağır kayıplar verdirdi. Saldırılar sırasında bölgeden çekilen muhalifler, mayınladıkları bölgede kalabalık Şii güçleri pusuya düşürerek çekildikleri mevzileri tekrar tekrar geri aldı. İran liderliğinde kalabalık gruplar halinde karadan taarruz düzenleyen Şii milislerse, her taarruzda çok sayıda kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldı.
Güney Halep’te Fetih Ordusu harekete geçerek ilerlemeye başlarken, benzer taktiklerle İran Devrim Muhafızları ve Şii milislere ağır kayıplar verdirdi. Rus hava bombardımanı ve İran liderliğindeki kara taarruzlarına adapte olan Fetih Ordusu, hattı tutmakla yetinmeyip güney Halep’te önemli noktalarda ilerlemeye başladı. Bomba yüklü araç saldırılarıyla başlayan ani baskınlar ve devamında oluşturulan savunma taktikleriyle ilerleyişini sağlama alan Fetih Ordusu, güney Halep’teki rejim varlığını tehdit etmeye başladı.
Benzer bir taktikle Lazkiye’nin kuzeyindeki –özellikle Kabbani çevresinde- taarruzlara direnmeye çalışan muhalifler, yoğun hava bombardımanı ve taarruzlara rağmen bölgedeki hatları aylardır tutmayı başardı. Rusya’nın ve rejimin oldukça güçlü saldırdığı Lazkiye’de, muhalifler taktiksel yeniliklerle güçlü bir direniş hattı oluşturmayı başardı.
Muhtemel projeksiyon
Sanılanın aksine sivil hedefler hariç Rus hava saldırıları başarısız bir stratejiye dönüşürken, karadan İran’ın bizzat katıldığı -Halep çevresi- taarruzlar, muhaliflerin taktiksel yenilikleriyle püskürtülmeye başladnı. Esed rejiminin yaşadığı yenilgiler ve gerilemenin ardından gelen kritik Rus müdahalesi ve İran’ın aktif askeri katılımı, henüz bir yıl geçmeden etkisizleşirken, muhalifler savaşın mevcut yeni temposuna ayak uydurmaya başlamış görünüyor. Özellikle Fetih Ordusu’nun güney Halep’te tekrar ilerlemeye başlaması, kritik bir aşamaya ulaşması halinde Esed rejiminin durumunu yeniden tehlikeli bir pozisyona sokacak bir potansiyele sahip.
Mevcut Rus hava desteği ve İran’ın kara birlikleri konuşlandırmasına rağmen muhaliflerin tekrar ilerlemeye başlaması, son dönemlerde kulislerde çokça konuşulan Rus kara müdahalesini gündeme getirebilir. Hali hazırda Suriye genelinde 10 bine yakın askeri olduğu tahmin edilen Rus ordusunun, mevcut durumun rejim aleyhine devam etmesi halinde geniş çaplı bir kara müdahalesine girişip girişmeyeceğini önümüzdeki aylar daha net gösterecek. Buna karşın VKS’nin uzayan savaş sonucu önemli bir imaj kaybına uğramaya başlayacağı ve karada benzer bir müdahalenin Rusya’ya daha da maliyetli olacağı tahmin ediliyor. Muhaliflerin yaklaşık 6 yıldır süren savaş boyunca taktik düzeyde önemli gelişmeler kaydettiği gerçeği ise, dikkat edilmesi gereken bir diğer husus.