Şam’da Muhaliflerin Ölüm Kalım Savaşı: Doğu Guta
21 Kasım 2016

Analiz-Haber / Suriye Gündemi 

Suriye’deki iç savaş boyunca en uzun süredir kuşatma altında bulunan bölgelerin başında gelen, başkent Şam’a bağlı Doğu Guta bölgesinde muhaliflere yönelik baskılar, özellikle, Rus müdahalesinin ardından gittikçe arttı. 2015 Aralık ayında Doğu Guta merkezli ve bölgedeki en güçlü grup olan Ceyş’ul İslam(İslam Ordusu) lideri Zehran Alluş’un rejim hava saldırısında yaşamını yitirmesi ve stratejik Merc Sultan Hava Üssü’nün rejim tarafından ele geçirilmesi, bölgede muhalifler için tehlike çanlarının çalmaya başladığı yorumlarına neden oldu.

Zehran Alluş’un hayatını kaybetmesinin ardından bölgede zayıflayan Ceyş’ul İslam grubu ve Feylak el-Rahman arasında şiddetli çatışmalar baş gösterdi. Nisan ayında başlayan iç çatışmaların ardından muhalifler Doğu Guta’da bölge bölge ayrılırken, rejime bağlı güçler yeni bir saldırı dalgası balattı. Nisan ayından Kasım ayına kadar süren taarruzlar boyunca Doğu Guta’daki muhaliflerin kontrolündeki bölgenin 20%’den fazlası rejim kontrolüne girdi. Bu durumsa, aynı zamanda Batı Guta’da Dareyya ve Muazamiye gibi bölgelerden muhaliflerin çıkarılmasıyla birlikte, bölgedeki muhalif varlığını da tehdit etmeye başladı.

 

Muhalifler Arasında İç Çatışma

Muhalifler arasında Doğu Guta Zamalka merkezli başlayan gerginlik, 18 Nisan 2016’da Feylak el-Rahman’ın Cisrin’de Ceyş’ul İslam’a ait merkezlere saldırmasıyla yeni bir boyuta taşındı. Güçlü oldukları bölgelerden karşılıklı olarak birbirini çıkarmaya başlayan Feylak el-Rahman’la Ceyş’ul İslam’ın çatışmasına, bölgedeki Ceyş’ul Fustat da katıldı. Çatışmalarda Feylak el-Rahman’ın yanında yer alan Ceyş’ul Fustat(Doğu Guta’da ki el-Nusra, Ahrar el-Şam ve Fecr el-Ummet gruplarından oluşan koalisyon) daha sonra çatışmalardan çekildi. Ancak Feylak el-Rahman ve Ceyş’ul İslam arasındaki çatışmalar, arabuluculuk çalışmalarına rağmen devam etti.


4 Kasım 2016 Doğu Guta’daki Duma şehrinde muhalifler arasında yaşanan iç çatışmayı protesto eden halk

Doğu Guta’nın kuzeyinde Ceyş’ul İslam ağırlığını korurken, daha güneyde Ceyş’ul Fustat, batı tarafındaysa Feylak el-Rahman gücünü artırdı. 1 ayı aşkın bir süre devam eden iç çatışmalarda muhaliflerden 700’e yakın savaşçı hayatını kaybetti. Rejimin aynı dönemde Doğu Guta’ya saldırmasının ardından muhalifler arasında ateşkes anlaşması imzalandı. Ateşkes anlaşmasına rağmen bölgedeki muhalifler arasında tam anlamıyla bir uzlaşma hala sağlanabilmiş değil ve özellikle Feylak el-Rahman ve Ceyş’ul İslam arasındaki gerginlik sürüyor.

 

Rejim Tarruzu

Muhaliflerin 18 Nisan’da Doğu Guta’da birbiriyle çatışmaya başlamasının ardından rejim güçleri 1 hafta içerisinde yeni bir taarruz için hazırlıklarını tamamladı ve 25 Nisan’da yeni bir saldırıya başladı. Saldırıda rejime bağlı güçler, Doğu Guta’nın güneyinde kalan bölgelerine odaklanarak, muhaliflerin iç çatışmasını fırsata çevirmesini bildi.

Rejime bağlı güçler yoğun hava bombardımanının da eşlik ettiği taarruzda ilk olarak stratejik Rukabiye’yi hedef aldı. Rukabiye’yi yaklaşık 1 haftada ele geçiren rejime bağlı güçler, bölgedeki en önemli iki bölge olan Deyr Asafir ve Zebdin’e yaklaştı. Yine bir haftayı bulan çatışmaların ardından 8 Mayıs’ta Zebdin merkezindeki bazı kısımlar ele geçirildi. 12 Mayıs’taysa Zebdin Camii rejim güçlerince ele geçirildi. 19 Mayıs’a kadar rejime bağlı güçler Deyr Asafir, Zebdin ve Bezine’yi tamamen ele geçirdi. Kuşatma altındaki Doğu Guta için hayati öneme sahip geniş tarım alanlarının da yer aldığı bu bölge, bütünüyle rejim kontrolüne girdi.


Haziran 2016 Doğu Guta’da muhaliflerden alınan Merc Sultan’da kirejim askerlerini ziyaret eden Beşşar Esed

Bu gelişmenin üzerinden bir ay kadar geçmesinin ardından, rejime bağlı güçler yeni bir taarruza başladı. Bu kez kuzey batı yönünden ilerlemeye başlayan rejime bağlı güçler, 21 Haziran’da hızlı bir saldırıyla el-Bahariye tepesi ve Bahariye bölgesini ele geçirdi. 24 Haziran’da Meyda’ya giren rejime bağlı güçler, yaklaşık 2 hafta süren çatışmaların ardından Meyda’yı bütünüyle ele geçirdi. Muhalifler karşı saldırıyla kısmi ilerleme sağlasa da, rejime bağlı güçler kısa sürede saldırıyı püskürterek kaybettikleri yerleri geri aldı.

Temmuz ayı sonunda Havş el-Fara’yı haftalar süren çatışmaların ardından muhalifler bırakarak geri çekildi. Ağustos ayı ortasına gelindiğindeyse rejime bağlı güçler Havşi Nasri’yi de muhaliflerden alarak Tel-Kurdi bölgesine saldırmaya başladı.

Muhaliflerle rejim arasında uzun süreli taarruz ve karşı taarruzlarla süren çatışmaların ardından rejim güçleri 11 Ekim’de ele geçirdikleri Reyhan’ın batı kısmından çıkarıldı. Buna karşın rejim saldırıları durmaksızın sürdü ve 50 günü aşkın bir süre devam eden çatışmaların ardından Tel Kurdi ve Tel-Savvan ele geçirildi. Daha sonra Reyhan’ın batısındaki mezraları ele geçiren rejim güçlerinin Kasım ayı boyunca Reyhan’a yönelik saldırıları muhaliflerce püskürtüldü.

 

Doğu Guta’da Daralan Kuşatma ve Muhaliflerin Ölüm Kalım Savaşı

Suriye’nin başkenti Şam’ın hemen yanı başında yer alması sebebiyle, Doğu Guta bölgesi iç savaş boyunca en önemli cephelerden biri olageldi. Muhaliflerin en güçlü gruplarından Ceyş’ul İslam’ın merkezi konumundaki bölgede, özellikle muhaliflerin kendi aralarındaki çatışmalar ciddi gerilemelere neden oldu.

Doğu Guta’daki muhalifler arasında gerilim sürekli olagelse de, bölgede etkin bir isim olan Ceyş’ul İslam lideri Zehran Alluş, bu gerilimin çatışmaya dönüşmesinin önünde önemli bir engel teşkil ediyordu. Zehran Alluş’la birlikte bölgede diğer gruplara fazla göz açtırmayan Ceyş’ul İslam, 25 Aralık 2015’te Esed rejimi tarafından gerçekleştirilen bir hava saldırısında liderlerinin hayatını kaybetmesiyle birlikte büyük bir darbe aldı. Zehran Alluş’un ardından toparlanamayan grup, güç kaybetti. Bu durum, Doğu Guta’daki bir diğer önemli muhalif yapı olan Feylak el-Rahman’la Ceyş’ul İslam arasında güç mücadelesini tetikledi.

Rejime bağlı güçlerin muhalifler arasında yaşanan çatışmaları çok iyi değerlendirdiği Doğu Guta’da, yaklaşık 8 ayın ardından muhaliflerin kontrolündeki bölgenin 25% civarı rejim tarafından ele geçirildi.  El geçirilen yerler arasında Deyr Asafir ve Zebdin gibi Doğu Guta’nın tarıma elverişli can damarı konumundaki bölgelerin de yer alması, kuşatmayı muhalifler için çok daha kötü bir hale getirdi. Esed rejiminin sıklıkla kullandığı kuşatma ve açlıkla muhalif bölgeleri teslim alma stratejisi, bundan sonra Doğu Guta’da daha etkin bir biçimde uygulanmaya başlandı.

Tarıma elverişli bölgelerin büyük oranda rejim kontrolüne girmesiyle, yaklaşık 4 yıldır kuşatma altında direnmeye çalışan Doğu Guta da, Batı Guta’daki Dareyya, Muazamiyye örneklerinde olduğu gibi zor bir seçenekle karşı karşıya. Zorlaşan kuşatmanın yanı sıra, muhalifler arasında yaşanan ayrılıklar da, bölgedeki durumu daha kritik bir hale getiriyor. Rejimin başkent Şam’ı bütünüyle muhalif bölgelerden arındırma stratejisi göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki günlerde Doğu Guta’daki muhalif bölgeye yönelik baskının gün geçtikçe daha fazla artacağı yorumlarına neden oluyor. Doğu Guta’daki yerleşim yerleri olan Duma gibi merkezlere yönelik artanRus ve rejim hava saldırıları da, buna işaret ediyor.