Analiz-Haber / Suriye Gündemi
28 Temmuz’da el-Nusra Cephesi’nin lider kadrosu yaptığı açıklamayla Suriye’deki El Kaide kolu el-Nusra’nın feshedildiğini ve Şam’ın Fethi Cephesi’nin kurulduğunu duyurdu.
El-Kaide’nin Suriye kolu el-Nusra Cephesi’nin feshedilip Şam’ın Fethi Cephesi’nin ilan edilmesindeki önemli sebeplerden birisinin, diğer muhalif gruplar ile birleşme çabası olduğu düşünülüyor. Grubun bu isteğini açık bir şekilde beyanatlarında ifade ettiği görülüyor: “Biz ayrılıklardan ve kavgalardan feragat ederek birlik ve düzen çağrısında bulunuyoruz. Bizim genel mânâda önem verdiğimiz, doğru ve gerçekçi şeriat ilkelerine uygun olarak oluşturulan, tek bir bayrak altında olması zorunlu olan ümmetin ve özellikle de mücahitlerin birliğidir.”
Özellikle son dönemlerde Amerika’nın Rusya ile beraber Nusra’ya karşı operasyon başlatacağı söylentilerinin, el-Nusra’nın bu yöndeki adımlarını tetiklediği düşünülüyor.
Diğer muhalif gruplardan söz konusu gelişmeye yönelik açıklamalar gecikmedi. Bu anlamda, Suriye’deki en büyük muhalif grup olan Ahrar el-Şam’ın açıklaması büyük bir önem taşıyor. Ocak ayında Fetih Ordusu bileşenlerinin yaptığı birleşme görüşmeleri, el-Nusra Cephesi’nin El-Kaide’yle olan bağı öne sürülerek iptal edilmişti. Ahrar el-Şam, el-Nusra Cephesi’nin bir birleşme için ilk önce El-Kaide’den ayrılması gerektiğini belirtmişti.
Ahrar el-Şam en son yaptığı açıklamada, el-Nusra’nın El-Kaide’den ayrılmasını kendilerinin teklif ettiğini ve bu gelişmeden memnun olduklarını belirtti. Bu ayrılmanın geç alınmış bir karar olduğunu ifade eden grup, bundan sonrası içi tek vücut halinde siyasi ve askeri anlamda beraber hareket edilebilecek bir oluşumun yolunun açıldığını öne sürdü. Ayrıca Ensaruddin ve Ecnad el-Şam da bu birleşme fikrine olumlu baktıklarını belirttiler. Suriyeli muhaliflerin yanında yer alan Suudi Arabistanlı din alimi Abdullah Muheysini ve Şam Alimler Birliği de birleşmeyi teşvik eden yapılar arasında.
Bu bağlamda bakıldığında muhtemel bir birleşme senaryosunda Fetih Ordusu bünyesindeki Liva el Hak, Ceys el-Sünne ve diğer grupların ilk önce bu görüşmelere katılacağı öngörülebilir. Kendilerini ÖSO diye adlandıran muhalif grupların ise ilk aşamada bu birleşme görüşmelerine katılmaları beklenmiyor. Buna karşın ileriki aşamalarda bu gruplarla da muhtemel birleşmelerle ilgili müzakerelerde bulunulması kuvvetle muhtemel. Amerikan destekli olan ve TOW füzeleri gibi silah ve mühimmat desteği alan ve genellikle kendilerini Özgür Suriye Ordusu bünyesinde sınıflandıran gruplarsa, silah ve mühimmat desteğini kaybetmemek ve dahası Fetih Ordusu’ndaki gruplarla var olan ideolojik farklılıklardan ötürü bu oluşuma katılmaktan geri durabilir. Bu durumda yeni kurulmuş çatı yapı, bu oluşuma katılmayan grupları sistematik bir şekilde baskı altına alma potansiyeline sahip. Buna karşın dışarıdan destek alan grupların otonom bir pozisyonda rahat bırakılması da ihtimal dahilinde. Zira TOW füzeleri gibi cephe hatlarında oldukça gerekli taktik silah ve mühimmatların, bu grupların ellerine geçmesi için yeni oluşuma dahil etmeyerek, dış desteklerinin sürmesine izin verilebilir.
Yukarıda bahsi geçen grupların yanı sıra, Cund el-Aksa da yayınladığı açıklamada Şam’ın Fethi Cephesi’nin kurulusunu tebrik etti ve birleşmeye taraftar olduklarını açıkladı. Fakat açıklamalarında geçen önemli bir ifade, grubun birleşmeye yönelik atılacak adımlara dair yaklaşımına ışık tutuyor: “Umuyoruz ki Allah bu sebeple hakka ve hikmete kulak tıkandığı için oluşan kördüğümleri çözer. Ve yine bu değişikliğin hükümetlere bağlı olan grupları da bağlı oldukları yerlerden ilişkilerini kesmeye teşvik edeceğini umuyoruz.”
Bu açıklama şaşırtıcı olmamakla birlikte Şam’ın Fethi Cephesi’nin Cund el-Aksa ve diğer muhalif grupların arasında kalabileceğini gösteriyor. Ahrar el-Şam gibi grupların dış ülkeler ile olan ilişkileri Cund el-Aksa için birleşmeye engel olarak görülüyor. Bunu karşın Ahrar el-Şam, Cund el-Aksa’yı IŞİD’e sempati duymakla itham ediyor. Daha önce Fetih Ordusu’ndan Cund el-Aksa’nın ayrılmasının sebebi, Ahrar el-Şam ile arasında yaşanan gerilim olmuştu.
Bu gerilim göz önünde bulundurulduğunda birleşmenin önünde ciddi bir engelin olabileceği düşünülüyor. El-Nusra Cephesi’nin devamı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Şam’ın Fethi Cephesi, birleşeceği diğer gruplardan dış ülkelerden bağımsız olmalarını isteyebilir. Buna karşın Fetih Ordusu’ndaki diğer gruplar, yurt dışındaki destekçilerini kaybetmekten çekinecektir. Burada diğer grupların Şam’ın Fethi Cephesi’nin talebini kabul etmesi halinde, ortaya çıkacak grup uluslararası camiadan ayrılmış bir yapı olacaktır. Bu durumda yeni oluşturulacak yapı, El-Kaidenin planına ortak olmuş olarak algılanma durumuyla karşılaşmasının yanı sıra, Afganistan’daki Taliban yönetimi gibi uluslararası toplumdan daha fazla soyutlanmakla karşı karşıya kalacak. Böylesi bir tablo, ne Ahrar el-Şam, ne Ecnad el-Şam ne de Fetih Ordusu’ndaki diğer grupların Suriye için öngördükleri siyasi ve uluslararası vizyona uygun olacaktır. Hali hazırda Suriyeli muhalifler arasında başta ABD olmak üzere uluslararası topluma yönelik oluşan tepki göz önünde bulundurulduğunda, Ahrar el-Şam ve benzeri grupların bundan sonra birleşmeyi reddetmesi halinde, tabanının önemli bir kısmını Şam’ın Fethi Cephesi’ne kaybetme riski bulunuyor. Başta Ahrar el-Şam olmak üzere, Fetih Ordusu’ndaki savaşçıların büyük bir çoğunluğu ideolojik olarak Şam’ın Fethi Cephesi’ne yakın kişilerden oluşuyor.
Diğer bir ihtimal ise, Şam’ın Fethi Cephesi’nin uluslararası toplumla görüşebilen ve gerektiğinde müzakere süreçlerine katılabilen bir yapıyı kabul etmesidir. Böyle bir durumda yukarıda bahsedilen Cund el-Aksa beyanatında da görülebileceği gibi Şam’ın Fethi Cephesine ciddi eleştiriler gelebilir. Bu eleştiriler sonucunda Şam’ın Fethi Cephesi’nin kendi savaşçılarından belli bir bölümünü Cund el-Aksa’ya kaybetme ihtimali bulunuyor. Fakat Şam’ın Fethi Cephesi tabanında sözü geçen din adamları Abdullah Muheysini ve Ürdünlü Ebu Muhammed el-Makdisi gibi isimlerden olumlu değerlendirmeler alabilirse, bunun da önüne geçebilir. Zaten Muheysini’nin bu birliğe şimdiden destek vereceği düşünülüyor. Bu durumda Ebu Muhammed el-Makdisi’nin tavrı belirleyici olabilir. Bilindiği üzere Makdisi özellikle Şam’ın Fethi Cephesi’nin yurt dışından gelen savaşçıları üzerindeki etkisi büyük.
Burada özel bir durum teşkil eden bir diğer yapıysa Türkistan İslam Cemaati. Fetih Ordusu’yla birlikte hareket etmelerine karşın, grubun çoğunluğunu Çin’in batısındaki Uygur Doğu Türkistan bölgesinden gelen Türkistanlılar oluşturmakta ve örgütün hali hazırda Afganistan-Pakistan bölgesinde de varlığı bulunmakta. Bu sebeple Türkistan İslam Cemaati grubunun yeni oluşumda resmiyette yer almaması öngörülebilir, ki yeni kurulacak oluşumun tamamıyla Suriye merkezli olması ön görülüyor. Fakat bu durum yine de sahada beraber çalışmaya engel teşkil etmiyor. Her şeye rağmen Türkistan İslam Cemaati yine de bu birliğin bir parçası olabilir. Grup, yayınladıkları resmi açıklamada, Şam’ın Fethi Cephesi’nin kuruluşunu muhalefet arasındaki birlik için olumlu bir adım olarak tanımlıyor. Ayrıca kendilerinin diğer muhalif gruplarla birleşmeye hazır olduklarını ifade ediyor.
Fetih Ordusu bünyesindeki gruplar birleşse ve tüm sorunlar çözülse bile bu oluşumun etkinlik alanı Suriye’nin kuzeyi – İdlib, Lazkiye, Kuzey Hama ve Halep – ile sınırlı kalabilir. Güney Suriye’de Fetih Ordusu bünyesindeki grupların kuzeydeki kadar güçlü olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, burada bir etkinlik kurmaları zor görünüyor. O bölgede daha çok Güney Cephesi adlı ÖSO bünyesindeki, Ürdün’deki MOC(Askeri Operasyon Odası)’a bağlı grup hakim. Güney Cephesi’nin, Şam’ın Fethi Cephesi’ne karşı rezervleri ve Amerika ile yakın ilişkileri olduğu biliniyor. Bununla birlikte başkent Şam çevresinde etkin olan Suriye’deki büyük gruplardan Ceys’ul İslam’ın tavrının belirgin bir etkiye sahip olacağı düşünülüyor. Ceys’ul İslam sözcüsü İslam Alluş yaptığı bir açıklamada, el-Nusra’nın El-Kaide’den ayrılmasını olumlu bulduklarını ama bu adımının yeterli olmadığını belirtmişti. Ceys’ul İslam özellikle Şam civarında Guta bölgesinde hakim bir güç olarak ön plana çıkarken, doğu Guta’da Ceyş el-Fustat adı altında bir süre önce birlesen el-Nusra, Ahrar el-Şam ve Ecnad el-Şam, Ceys’ul İslam ile sorunlar yaşamakta. Bu sorunlar zaman zaman gruplar arasında silahlı çatışmaların yaşanmasına da sebep oldu. Ceyş el-Fustat’ın hali hazırda Guta bölgesindeki varlığı, yeni oluşabilecek bir birliğin Guta bölgesinde çok fazla bir değişikliğe yol açmayacağını gösteriyor.