SDG’nin eski sözcüsü ABD-PKK/YPG ilişkisini anlattı (2)
Talal Silo’nun ilk açıklamasını okumak için tıklayın
Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) basın sözcüsü Talal Silo, Türkiye’ye kaçtıktan sonra Anadolu Ajansına önemli açıklamalarda bulundu . Talal Silo’nun yaptığı açıklamaların ikinci ve üçüncü bölümleri önemli konulara ışık tutmaktadı. PKK/YPG’nin petrol sevkiyatları, silah depoları, Akdeniz’e açılma planları, ABD ile iletişim ve Rakka operasyonu gibi birçok konularda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Talal Silo’nun itirafları SDG ve ABD arasında geçen bir çok gizli olayı da günyüzüne çıkarıyor.
Talal Silo’nun aktardığı bilgilere göre; SDG güçleri Deyr Ez Zor operasyonunu ABD’nin isteği üzerine başlatmış ve Esed rejiminden önce Abu Kemal’e varılmasına yönelik baskı yapmıştır. Verilen bilgilere göre; ABD bu planında başarısız olmuş ve SDG güçleri ele geçirdikleri Konoko gaz tesisi ve çevresindeki petrol sahalarını vebenzeribirçok bölgeyi Ruslara teslim etmiştir.
PKK/YPG kontrolünde olan petrol sahalarının 2012’den beri işletildiğini, PKK kadrolarından Ali Şeyr’in bu petrol sahalarından sorumlu olduğunu ve son döneme kadar DAEŞ üzerinden Esed rejimine petrol satıldığını aktaran Silo, “Petrol konusu örgütün sırrıydı. Sora sora bazı bilgilere ulaştım. Sattıkları petrolün parası, Lübnan bankalarında kendilerine yakın bazı isimlerin hesabına yatıyordu. Sonra para Avrupa’ya aktarılıyordu. İsimlerin hepsi PKK’lı. Konu çok büyük. Her gün yüzlerce tankerle petrol taşınıyordu” dedi. Rejim tarafından ise petrol alımının El-Katırcı diye bilinen bir ordu subayı tarafından yönetildiğini belirtiyor.
ABD’li istihbarat yöneticisi ile gerçekleştirilen bir toplantıda PKK’lı Şahin Cilo’ya Deyr Ez Zor operasyonuna karşılık Akdeniz’e açılan bir hattın söz verildiğini ve bu hattın olmaması durumunda PKK’nın oluşumunun bir geleceği olmadığını söylediğini ifade eden Silo, “Kürdistan ve Erbil konusunu örnek gösterdi. Kürdistan’ın denize açılan bir noktası yok. Dolayısıyla diğer tarafları her zaman razı etmek durumunda. Yoksa petrolü nereden ihraç edecek. Mecbur bir noktası olacak, bir liman gibi. ABD tarafı bu konuda söz verdi” dedi.
Silo’nun verdiği bilgilere göre; Türkiye’nin Karaçok’ta bulunan PKK/YPG ait silah deposunu ve komuta merkezini vurması üzerine, ABD’li yetkililerinin bölgeye gelip Türkiye ile konuşulduğunu ve bir daha böyle bir saldırının gerçekleşmeyeceğinin sözü verildi. ABD tarafından koruma altında olan Hemin üssünün ana silah deposu olduğu ve bu saldırı sonrasında tüm silah depoların ABD’lilerin olduğu üslere yerleştirdiğini söyleyen Silo, ABD’nin Afrin bölgesi için böyle bir koruma sağlamadığını ve McGurk’un onayı ile Ruslarla bu hususta görüşmeler gerçekleştiğini aktardı.
PKK/YPG’nin Türkiye’nin olası bir Afrin harekatından çok korktuğunu, bölgedeki durumların dışarıya gösterildiği gibi iç açıcı olmadığını ve Afrin’in kaybedilmesinin Akdeniz’e açılma projesini baltalayacağını belirten Silo, “Sonra beni Esed’in amca oğlu Hüseyin Esed aradı. Hımeymim Üssü’nde bulunan Rus tarafıyla SDG arasında bir hat kurmamı istedi. Durumu Şahin Cilo’ya açtım. Bu hattın ABD’yi rahatsız edeceğini söyledi. Ama (sözde YPG genel komutanı) Sipan Hamo, Ruslarla iletişime geçmeyi istedi. Ben de durumu Hüseyin el-Esed’e aktardım. Ardından Rus tarafıyla iletişim kanalı açıldı. Birçok konuda Rusya’dan yardım istiyorlardı” dedi.
SDG sözcüsü olarak atanmasının üzerine ABD’li yetkililerce helikopterle Erbil’e götürülüp, Erbil Havaalanındaki ABD üssünde iki gün kaldığını, basın çalışmaları üzerinde konuşulduğunu ve SDG’ye destek veren medyanın belirlendiğini ifade eden Silo, başka bir toplantıda McGurk, General Stephen Townsend ve Votel ile Çelebiye Üssünde görüştüğünü aktardı. PKK’lı Şahin Cilo, SDG adına görüşmelere katılanlan kişileri belirlediğini öğrenildi.
SDG adına gerçekleştirdiği basın açıklamaların metnini PKK’lı Şahin Cilo’dan aldığını ve bu metinleri önceden Bahoz Erdal’ın ve sonradan Nureddin Sofi’nin denetlediğini anlatan Silo, ABD’nin isteği üzerine PKK’li Şahin Cilo SDG ve PKK arasında bir ilişkinin bulunmadığına dair bir basın açıklamasını okutturduğunu aktardı.
Amerikalıların Suriye’de bir kaç üssü bulunduğunu ve bunlardan birinin Haseke ile Tel Temr arasındaki İstirahet el-Vezir adlı küçük bir üst olduğunu belirten Silo, “Orada helikopter pisti yaptılar. Yakınında Dirbasiye yolu üzerinde Tel Beyder adlı ikinci üssü kurdular. Burada da helikopter üssü kuruldu. Bize oradan silah veriyorlardı. (Suriye-Irak sınırındaki) Simalka sınır kapısından da geliyordu. Sonra, Çelebiye üssü devreye sokuldu. Burası eskiden (Fransızların Lafarge) çimento fabrikasıydı. Ayn İsa ile Karakozak köprüsü arasındaki Sırrin yakınlarındaydı. Büyük bir ABD üssü inşa ettiler. SDG’ye sağlanan tüm desteğin ana deposu burası. Çelebiye üssü devreye girince yardım arttı. Trump geldikten sonra tam destek aldık. (Irak sınırındaki) Simalka sınır kapısından askeri malzeme taşıyan yüzlerce askeri araç gördük. Hepsi Çelebiye’ye taşınıyor. Buradan SDG’ye gidiyor diye YPG’ye veriliyor“ dedi.
ABD’nin silah yardımı dışında askeri eğitim verdiğini, sağlık merkezlerinde ilk yardım ve hızlı cerrahi müdahalerde bulunduğunu söyleyen Silo, ABD’nin Suriye’de 2 bin askeri bulunduğunu ifade etti. Uluslarası koalisyonun Suriye’deki operasyonlarını yöneten ABD’li komutan Tümgeneral James Jerard, ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) video konferans ile bağlantı yaptığı konuşmasında; ABD’nin Suriye’de 4 bin askeri olduğunu söylemesi üzerine kendisini Suriye’de 503 ABD askeri var diye düzeltmişti.[1]
Silo; McGurk’un etkisinin çok büyük olduğunu, Menbiç operasyonunu Onun önerdiğini, Türkleri ikna edebilmek için çoğunluğun Arapların oluşturduğu Menbiç Askeri Konseyinin kurulması gerektiğini ve aynı öneriyi Rakka için de yaptığını anlattı ve McGurk’un Menbiç Türkmenleri Birliği adı altında hiç kimsenin olmadığı paravan örgüt kurdurttuğunu aktardı. Şahin Cilo’nun komutasındaki SDG’nin izlediği politikaları McGurk’un belirlediğini söyleyen Silo, kendisinin de uydurma isimlerle paravan örgüt kurduğunu belirtti.
Rakka şehri için planlanan operasyon için McGurk ve McCain ile görüşmelerde Türkiye’nin teklifinin konuşulduğunu, fakat Şahin Cilo’nun reddi üzerine McCain’in hava savunma silahları haricinde her türlü silah yardımı sözü verdiğini ve Rakka’nın operasyonun sonucunda yerle bir edildiğini söyleyen Silo, Rakka’dan DAEŞ’lıların tahliyesi için “ABD SDG’nin DEAŞ ile müzakerelere başlamasını istedi. Böylece teröristler (Rakka’dan çıkıp Deyr Ezzor eyaletindeki) Ebu Kemal’a gidecek, rejimin ilerleyişini engelleyecekti. 3 bin 500 teröristin çıkışına izin vermek amacıyla görüşmeler yapıldı. 500 kadar da kadın ve çocuk vardı“ dedi.
SDG’nin benzer anlaşmaları Menbiç ve Tabka’da da yaptığını aktaran Silo, Rakka’daki tahliye için “Cilo benden basının karşısına geçip bir tiyatro oynamamı istedi. Medya ekibi olarak “tiyatro”yu hazırladık. Oyuna göre, Rakkalı Arap aşiretlerinin girişimiyle 275 yerli DEAŞ’lı terörist SDG’ye teslim olmuştu. Karşılığında kentten sözde 3 bin 500 sivil çıkarılacaktı. (Aslında kimsenin teslim olmadığı) Bu tiyatroda, 275 kişinin varlığını göstermek için Ayn İsa kampından birilerini getirip koydular“ dedi.
Silo’nun verdiği bilgilere göre DAEŞ ile yapılan anlaşmalar Ebu Muhammed adlı birisinin arabuluculuğu ve ABD onayı ile gerçekleşmiş, Menbiç’ten iki bin DAEŞ militanı Cerablus’a doğru ve 500 DAEŞ militanı Tabka’dan Rakka’ya doğru tahliye edildi.
[1]http://www.trthaber.com/haber/dunya/abdli-komutandan-suriyedeki-asker-sayisiyla-ilgili-sasirtan-gaf-339758.html