Son Dönem Suriyesine Bakış
21 Nisan 2020

Suriye’de son dönemde yaşananlar, özellikle örgütler bazında gerçekleştirilen eylemler; sahaya etkisi oldukça sınırlı, örgüt psikolojisi içinde gerçekleştirilmektedir. Özellikle İdlib sahasındaki görece azaltılmış tansiyon veya teknik bir ateşkes, diğer bölgelerdeki gelişmeleri kamuoyunun ilgisine tekrar açmıştır. Ancak bu bölgelerdeki hareketlilik, uzun süreden beri devam eden olaylar silsilesinin devamı niteliği taşımakla beraber, sahada herhangi bir değişimi harekete geçirmekten uzaktır. Bu doğrultuda DEAŞ’ın çöl varlığı, Dera’da yaşananlar, İdlib ateşkesi ve YPG saldırıları kısaca analiz edilmeye çalışılacaktır.

DEAŞ’ın Humus’un doğusu ve Deyr ez Zor’un batı yakasında kalan çöl arazisinde gerçekleştirdiği silahlı saldırılar, sahadaki diğer savaşan aktörlerin yeni bir uzlaşma ile ateşkes varmasının ardından kamuoyunda tartışılır hale geldi. Ancak Safa tepesindeki savaştan beri DEAŞ’ın bölgedeki yapılanması biliniyordu. Bu yapı, tanksavarlarda dahil olmak üzere çeşitli ağır ve hafif silah emtiasına sahip, kısıtlı bir örgütlenmeden ibaret. DEAŞ’ın bölgeye yatırımı, Irak & Anbar çöllerindeki varlığına benzemekle beraber, kısa ve orta vadede güçlü bir tehdit değil ancak mücadele edilmesi de çok zor. Bölgede en fazla 100 kişilik bir insan kaynağı bulundurduğu tahmin edilebilir. Son yayınlanan videoda da yaklaşık 41 kişilik bir görüntü servis edilmiştir. YPG bölgelerindeki hücre yapılanmaları ve el Hol kampının geleceği ile birlikte düşünüldüğünde yeniden alan kontrol etme şansları da oldukça düşük.

YPG’nin son dönemde TSK’nın varlığının bulunduğu bölgelere yönelik saldırıları, uzun süredir devam eden bir olgu haline geldi. Son dönemdeki farklılık ise, İdlib’teki rejim – TSK & muhalifler savaşına paralel olarak saldırı yoğunluğundaki artış olmuştur. TSK’ya göre 4 Şubat – 15 Nisan tarihleri arasında toplam 48 saldırı girişiminde 226 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 26 saldırı girişimi ve 158 teröristin etkisiz hale getirilmesiyle BPH bölgesi ön plana çıkmaktadır. Askeri unsurları hedef alan saldırılardan ziyade sivilleri hedefleyen saldırıların bölge halkının huzur ve psikolojisine yönelik tahribatı oldukça büyük olmaktadır. 4 Şubat – 27 Mart tarihleri arasında gerçekleşen saldırılarda 14 sivil hayatını kaybederken, 45 sivilde yaralanmıştır. Özellikle BPH sonrası gerçekleştirilen seri bombalı saldırılara nazaran, grafik eğilse de sıfıra yaklaştırmak temel amaç olmalıdır.

Suriye’nin güneyi, Dera’da yaşananlar hem Türk hem de uluslararası kamuoyunun ilgisinden uzakta olsa da giderek artan bir saldırı grafiği ile değer kazanmaya devam ediyor ve Suriye’nin geleceğine ilişkin de bir perspektif sunuyor. SOHR’un son yayınladığı çalışmaya göre, Dera’da yaklaşık 10 ay içerisinde en az 398 silahlı saldırı girişimi gerçekleştirildi. Rejim ve İran bağlantılı unsurlardan 187 kişi öldürüldü. Genel manada saldırılar Özgür Suriye bayrağı kullanan ‘Halkın Direnişi’ örgütü tarafından üstleniliyor. Ancak Hurras ed Din liderlerinden Ebu Cüleybib’in bölgede öldürülmesi de hatırda tutulmalıdır. Dera, organize bir direniş cephesi olabilir mi sorusu sorulmaya ve tartışılmaya devam edecektir. Henüz örgütün kapasitesi, tarzı ve muhtemel hedefleri konusunda bir açıklık söz konusu değil. Lojistik, coğrafya, insan kaynağı ve halk psikolojisi; yeni bir alan kontrolü ihtimalini kısa vadede görünür kılmıyor.

Rejim ve bağlantılı unsurların İdlib ve çevresine gerçekleştirdiği askeri yığınak haberleri, muhtemel bir saldırının habercisi konumunda değil. Ancak takip edilmeye değer. Tüm zorluklara rağmen ateşkes, ihlallere rağmen varlığını koruyor. MEE’nin BAE prensi MBZ ile ilgili yaptığı haberde olduğu gibi, uluslararası kışkırtmalar ve Libya’yı dengelemek adına yeniden İdlib cephesi parametresi çalışmazsa, İdlib’teki ateşkes bir süre daha korunabilir. Türkiye’nin M4 sorununu çözmesi ise kısa vadede muhtemel görünmüyor. İdlib muamması sürerken, TSK’nın bölgedeki her ateşkes ihlaline misliyle karşılık vermesi oldukça önemli. Soçi’den itibaren gereği gibi işletilmeyen bu mekanizma, tereddütsüz devreye alınmalıdır. Nitekim neredeyse her gün rejim topçuları topçu saldırıları gerçekleştirmeye devam etmektedir.

Suriye’nin muhtelif bölgelerinde yaşanan bu gelişmeler, henüz sahada sahici bir değişim oluşturmaktan uzaktır. Rusya’nın savaşa dahil olmasıyla birlikte, Suriye sahasında ‘belirleyici aktörlerin’ dahli olmadan vekil unsurların değişimi vaki olmamıştır. Genel seyirde bu yöndedir. Tüm bunlara rağmen, Dera başta olmak üzere, tüm yerel hareketlilikler dikkatle takip edilmeye değerdir.

 

Kutluhan Görücü