Düşük katılım oranı: Sitem ve Güvensizlik
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Suriye parlamento seçimlerinde katılım oranı % 33.17’de kaldı. Seçimlerde, ülke toprakları dışında mülteci olarak hayatlarını sürdüren 6,5 milyon Suriyelinin yanı sıra ülke içerisinde rejimin otoritesinin dışında bulunan bölgelerdeki 3.1 milyon Suriyeli de oy kullanma hakkına sahip değildi.
Esed rejiminin ülke topraklarının % 63’lük kısmında hakim olduğu göz önünde bulundurulduğunda seçime katılım oranı ve temsiliyetin ne derece düşük olduğu daha net anlaşılacaktır. Bu düşük katılımdaki seçimin, “işlevine” dair şüpheler olduğu kadar rejime karşı rejimin kendi çekirdeği olarak gördüğü kitlede bile yoğun hoşnutsuzlukların olmasının etkisi var.
2016’da yürürlüğe giren bir kanun değişikliği ile polis ve askerler bu seçimlerde ilk kez oy kullandılar. Muhaberat unsurlarının ve polislerin kimi bölgelerde öğrenciler başta olmak üzere oy veremeye gitmeyen sivilleri zorla oy kullanmaya götürdüklerine dair videolar ve iddialar bulunmaktadır. Buna karşın rejimin kendi tabanının çekirdeği olarak gördüğü Nusayri ve Hıristiyanların yoğun yaşadıkları bölgelerde de düşük katılım oranları gözükmektedir. Suriye uzmanı Aymen Abdel Nour, bu durumun rejim yanlıları arasında da rejime olan güvenin azalması ve muhaberat kaynaklı korku duvarının etkisinin azalması olarak yorumluyor.[1] Halep ve Deirezzor’da kimi sandıklardan çıkan oy sayısının kayıtlı seçmenden fazla olması üzerine yeniden sayım yapılması seçimlerin usul yönünden ciddiyetine dair fikir verirken sonuçlardan memnun olmayanların cılız da olsa tepki verdikleri görülmektedir. Fares Shehabi başta olmak üzere seçim öncesi süreçte ve seçimde kayıplar yaşayan kimi adayların adaletsizlik ve yolsuzluk temalı sitem mesajlarının yanı sıra Hama’da az sayıda bir seçmen grubu da seçim sonuçlarını protesto etti.[2]
Parlamentoda Pürüze Yer Yok
Her ne kadar parlamento seçimleri Suriye’de iktidarın bir elden başka bir ele geçmesi söz konusuysa işe yaramayan mizansenler olsa da ülke içi güç dağılımı ve dış politikadaki dengeler söz konusu olduğunda Suriye seçimlerindeki rejim tercihleri dikkat çekici bir konuma geliyor. 250 sandalyeli parlamentoda Baas ve müttefiklerinin oluşturduğu Ulusal İlerici Cephe 183 sandalye elde ederken bunların 166’sı doğrudan Baas Partisi üyelerinden seçildi. “Bağımsız” 67 sandalye ise zaten rejim tarafından onaylanmış ve seçilmiş isimler olurken seçimlere katılmasına izin verilmeyen Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi’nin (SSMP) bazı üyeleri de bağımsızlar kontenjanından parlamentoya girdi. Rejimin tamamen kendine bağlı, çatlak ses çıkarma ihtimali minimum bir parlamento dizayn ettiği bu seçimde, 2016’ya göre aday sayısı da ciddi şekilde azaldı. 2016’da 2649 adayın girdiği parlamento seçimleri 2020’de 1656 adaylı bir yarışa sahne oldu.
Esed rejiminin seçim sürecinde Rusya ile yakın temasta olan sözde muhalif figürler ile SSMP’ye dahi alan tanımayıp savaş ağaları ve savaş sürecinde zenginleşen yeni rejim zenginlerini parlamentoya soktuğuna dair çokça analiz mevcut. Bu rejim dışı ama rejime bağlı unsurların haricinde doğrudan rejim unsurlarının da parlamentoya girdikleri görüldü. Çok sayıda emekli asker ve polis parlamento için rejimin onayı ile aday oldu. Aitan Aitan, Abdelrazzak Barakat, Basema el-Shatter, Mufleh Nasrallah, Mustafa Soukari, Fayez el-Ahmad ve Nesib Ebu Mahmud bu isimlerden bir kısmını oluşturuyor.[3] Rejimin bu hamleleri zaten farklı görüşlere kapalı ve yetkisi pratikte kısıtlı olan parlamentonun tamamen Baas kliği içerisine kapanması manasına gelmektedir. Charles Lister, Esed’in askeri ve ekonomik olarak büyük darbe yemiş ülkesini ayakta tutabilmek için tercih edebileceğini iddia ettiği Kuzey Kore modeli tam da son yaşanan sürece uygun şekilde rejimin kendi sadık memur ve taraftarlarına dayanan şekilde kabuğuna çekilmesini öngörmekte.[4]
Parlamento Demografisi Üzerine Hamleler
Bunlara ek olarak rejimin etnik-mezhepsel tercihlerinde de konjonktürel değişimler mevcut. Nusayri vekil sayısı daha da yükselerek 39’a çıkarken nüfus olarak savaş öncesi Nusayrilerle eşit sayıda olan Hıristiyanlar içerisinden parlamentoya giren vekil sayısı ise 23.[5] Esed’in Ermeni vekiller ile alakalı hamlesi de bu seçimi önceki seçimlerden ayrıştıran bir detay. Parlamentoya bu seçimde 3 Ermeni vekil girerken bu 3 vekilden bir tanesi olan Lucy Ohanes Eskanian, Arap milliyetçiliğinin bölgedeki kurumsal merkezi ve lideri olan Baas Partisi’nden aday olarak parlamentoya Baas tarafından aday gösterilen ilk Ermeni siyasetçi oldu. Suriye’deki Ermeni topluluğun Türkiye karşıtı pozisyonları ve savaş sürecinde Esed rejimi yanında maddi ve manevi olarak yer aldıkları göz önüne alındığında, Eskanian’ın aday gösterilmesi Baas’ın Ermeni topluluğunu bir nevi taltifi anlamına da gelmektedir. Ermeni adaylarla alakalı kapsayıcı hamleye karşı Kürt adayların parlamentodaki varlığına ise ket vurulmuş olduğu görülmektedir. Ömer Ossi ve Tarif Kotreish gibi kendi kitlesinde popüler olan Kürt vekiller adaylık ve seçim sürecinde tasfiye edilerek 2020 parlamentosunun dışında bırakıldı. Haseke ve Rakka’dan seçilen Abdelrahman Halil ve İsmail Hejjo ise Kürt kitlede karşılıkları bulunmayan siyasi figürler olarak görülmektedir. Rejimin Kürt figürlere karşı bu tutumu orta vadede Şam ve Şam’ın kontrolü dışındaki Kürtler arasındaki olası yeniden birleşmenin diyalog ve müzakere yoluyla gerçekleşmesinin zorluğunu gözler önüne sermektedir.
Ömer Behram Özdemir
[1] https://www.mei.edu/publications/syrias-2020-parliamentary-elections-worst-joke-yet , Erişim Tarihi 27 Temmuz 2020.
[2] https://coar-global.org/2020/07/27/potemkin-parliament-baathists-consolidate-control-as-access-to-power-shifts/ , 28 Temmuz 2020.
[3] https://www.mei.edu/publications/syrias-2020-parliamentary-elections-worst-joke-yet , Erişim Tarihi: 27 Temmuz 2020.
[4] https://www.politico.com/news/magazine/2020/06/11/assad-syria-collapse-313276 , Erişim Tarihi: 27 Temmuz 2020.
[5] https://english.aawsat.com/home/article/2404261/10-talking-points-syria%E2%80%99s-parliamentary-elections , Erişim Tarihi: 28 Temmuz 2020.