Suriye’de Yeni Bir Seviye: Fosfor Bombası
24 Haziran 2016

Analiz-Haber / Suriye Gündemi

Esed rejiminin 2011 yılında başlayan halk ayaklanmasını şiddetli bir biçimde bastırmaya çalışması üzerine kontrolden çıkan Suriye’deki altıncı yılına giren çatışmalarda, her gün yeni bir eşik aşılmaya başlandı. Çok farklı savaş teknolojileri ve bombardıman tekniklerinin kullanıldığı iç savaşta, Esed rejimi ve Rusya’nın yasaklı silahlar kullanarak muhalif şehirleri dize getirmeye çalıştığı rapor ediliyor. 2012 yılı Ağustos ayından bu yana rapor edilen ve muhalif şehirleri cezalandırmaya yönelik olduğu düşünülen “varil bombası” konseptinin son dönemlerde yerini, yasaklı “fosfor bombasına” bıraktığı öne sürülüyor. Son haftalarda gittikçe artan fosfor bombası haberleri, Suriye’de rejimin ardından gelen Rusya’nın, varil bombasıyla istedikleri sonucu alamamaları sebebiyle yeni bir savaş taktiği kullanmaya başladığı yorumlarına neden oluyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü 20 Haziran’da rapor edilen “termobarik” bomba kullanımı ise, durumun iyice kontrolden çıktığı Suriye’yle ilgili endişeleri artırıyor.

Rejimin kitlesel cezalandırma silahı: Varil bombası

Esed rejimi tarafından ilk kez 2012 Ağustos’unda kullanıldığı öne sürülen varil bombası, el yapımı bomba(EYP) kapsamında değerlendiriliyor ve içerisine patlayıcı madde, şarapnel, metal parçaları, bazen kimyasal maddelerin de sıkıştırılarak koyulduğu varil fıçılarından yapılıyor ve yaklaşık 1,000 kilograma kadar doldurulabiliyor. Başlangıçta çok sık başvurulmayan varil bombardımanı, özellikle 2014 Ocak ayı itibariyle rejim tarafından düzenli olarak kullanılmaya başlandı. 2014 ve 2015 yılı boyunca adeta rejimin en yoğun kullandığı savaş taktiğine dönüşen varil bombaları, rejimin yaşadığı savaş uçağı kaybı, nispeten daha düşük maliyeti ve kolay kullanımı sebebiyle daha tercih edilir bir seçenek olarak ön plana çıktı.

Varil bombası kullanımı istatistikleri, 2015 Eylül ayında Rusya’nın hava bombardımanlarına başlamasıyla azalmaya başladı. Son aylarda görece daha az kullanılan varil bombası taktiği, özellikle muhalif bölgelerdeki sivil nüfusu hedef alması ve büyük can kayıplarına yol açması sebebiyle uluslararası toplum tarafından büyük tepki gördü. Buna karşın uluslararası toplumun bu saldırılara yönelik herhangi bir yaptırım uygulamamış olmasının, Esed rejimini varil bombası kullanımında daha fazla cesaretlendirdiği yorumlarına neden oldu.

Rejimin varil bombardımanından en çok nasibini alan Halep, İdlib, Deraa ve Şam’daki muhalif bölgeler olurken, rejim tarafından IŞİD ve YPG bölgelerine yönelik çok az ya da hiç varil bombası saldırısı yapılmadı. Muhalif bölgelerden büyük nüfus göçüne neden olan varil bombardımanları, ülkedeki demografik yapıyı büyük oranda etkilerden, Suriye nüfusunun önemli bir kısmının yurt dışında ve yurt içinde mülteci olmasına neden oldu.

2015 yılı yazı itibariyle muhaliflerin Dera ve İdlib’te gerçekleştirdiği ilerlemeler sonucu çöküşün eşiğine gelen Esed rejimi, Rusya’nın müdahalesiyle yeniden hayat buldu. Esed rejiminin yoğun olarak kullandığı varil bombası saldırıları, yerini daha çok Rus hava bombardımanına bırakmaya başladı. Rus hava bombardımanı ise, benzer biçimde, ağırlıklı olarak muhalif bölgelerdeki pazar yerleri, camiler, hastaneler ve okulları hedef almaya devam etti. İlan edilen ateşkes ve Rus ordusunun çekilme kararına rağmen devam eden Rus hava operasyonlarında, son haftalarda kullanımı rapor edilen beyaz fosfor ve misket bombası dikkat çekti.

Yeni taktik: Beyaz fosfor

Suriye’deki savaşı rapor eden archicivilians bloğuna göre Rusya, Suriye’de artan biçimde beyaz fosfor ve termobarik bombalar kullanmaya başladı. Özellikle muhaliflerin kontrolünde bulunan Halep şehir merkezi ve çevresindeki yerleşim birimlerini hedef alan bombardımanlarda çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği rapor ediliyor. Halep’in yanı sıra İdlib’te de Rusya’nın fosfor ve misket bombaları kullandığı öne sürülüyor.

Güney Halep’te Han Toman ve Tel İys’te, Halep’in batısındaysa Kefer Hamra, Hıreytan, Anedan ve Halep merkezde yoğunlaşan fosfor ve salkım bombardımanları, yeni bir taktik olarak son günlerde daha çok kullanılmaya başlandı. Uluslararası savaş hukukuna göre yasak olan bu bombaların kullanımına, uluslararası toplumun anlamlı bir tepki göstermemesi nedeniyle, Rusya’nın, önümüzdeki dönemlerde bu saldırıları daha da fazla artırabileceği düşünülüyor.


21 Haziran 2016 Halep Tel Musbin’e yönelik misket bombası kullanımı

Salkım bombardımanında kullanılan misket bombalarındaki beyaz fosfor maddesi, yangın çıkaran/yangın bombası olarak değerlendiriliyor. Oldukça yanıcı bir madde olan “beyaz fosfor” düştüğü yerde yangınlara neden olurken, yerleşim bölgelerinde kullanıldığında çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesine ya da vücutlarında kalıcı yanık ve yaraların oluşmasına neden oluyor. Uluslararası savaş hukukuna göre yasak olan beyaz fosfor kullanımı, bazı değerlendirmelere göre “kimyasal silah” olarak kabul ediliyor. Buna karşın Birleşmiş Milletler’in legal kodlarına göre kimyasal silah olarak değerlendirilmiyor.

Tarihte ilk kez İngiltere tarafından kuzey Irak’ta Kürtler’e ve Anbar’da İngilizlere karşı direnen Araplara karşı 1920 yılında kullanıldığı rapor edilen beyaz fosfor bombası, yakın dönemlerde Saddam tarafından Halepçe’de (1988), ABD tarafından Irak’ta (2004) ve İsrail tarafından Gazze’de (2008-2009) kullanılmış bulunuyor.

Bütün bu iddiaların yanı sıra Rusya, Suriye’de muhaliflere karşı termobarik bombalar da kullanıyor. İngiliz The Times’ın haberine göre Halep’ten yansıyan ve 20 Haziran 2016 tarihine ait bir görüntüdeki bombardımanın, termobarik bombardıman olduğu tahmin ediliyor.

Nükleer silahtan sonraki en ölümcül bombardıman olarak kabul edilen termobarik bombardıman, literatürde vakum bombası olarak da kabul ediliyor. Patladığı bölgedeki oksijeni yakan bombardıman sonucu çevrede canlı kalmıyor. Geleneksel barutlu patlayıcıların aksine termobarik bombalar neredeyse 100% oranında yakıttan oluşuyor.

Rusya neden beyaz fosfor kullanıyor?

Esed rejiminin yaşadığı gerileme nedeniyle Suriye’ye aktif olarak müdahale eden Rusya’nın, yaklaşık 8 ayın sonunda muhaliflerin ilerleyişini durduramaması, Rusya’yı daha agresif adımlar atmaya itiyor. Rus müdahalesiyle başlayan rejim ilerleyişinin durdurulması ve güney Halep’te Fetih Ordusu öncülüğünde muhaliflerin tekrar ilerlemeye başlaması sonucu rejim güçleri ve yabancı Şii milislerin etkinliği sorgulanmaya başlandı. Karada İran’ın da aktif olarak katılım gösterdiği çatışmalarda Fetih Ordusu’nun son 2 ayda önemli ilerlemeler sağlaması, Rusya’nın pozisyonunu tekrar zor duruma soktu.

Rejim kanadında Rus müdahalesinin oluşturduğu olumlu hava gün geçtikçe yeniden umutsuzluğa dönüşürken, Rus hava desteğinin etkinliği de sorgulanmaya başlandı. Bu tablo karşısında Rusya’nın gün geçtikçe beyaz fosfor kullanımını artırdığı gözlemlenirken, bu saldırıları cephe hatlarından sivil yerleşim bölgelerine yönlendirmeye başladığı gözlemleniyor. Obama liderliğindeki ABD yönetiminin Suriye’de Rusya’nın ihlallerine karşı önemli bir itiraz geliştirememesinin Rusya’yı daha da cesaretlendirdiği sanılıyor. Uluslararası hukukun artık bütünüyle rafa kaldırıldığı Suriye savaşında, rejimin ardından Rusya’nın da ağır savaş suçlarına imza attığı öne sürülüyor.

Muhaliflerin rejimin geliştirdiği konvansiyonel bombardıman, varil bombardımanı ve son olarak da beyaz fosfor/salkım bombardımanına adapte olması halinde rejim ve Rusya’nın daha ölümcül yöntemlere başvurabileceği düşünülüyor.