Suriye’nin Su Politikaları: 2011 Öncesi ve Sonrası
27 Aralık 2018

Suriye’nin Su Politikaları: 2011 Öncesi ve Sonrası

Özet

Bu analizin amacı, ülkenin 2011 yılı öncesi su politikalarının, savaş sonrasında nasıl bir hal aldığını ortaya koymaktır. Bölgede su, bir çatışma ve işbirliği kaynağı olarak ön plana çıkmaktadır. Bu analizde suyun bir çatışma kaynağı oluşu görüşü temel alınacaktır. Suriye bulunduğu coğrafi konum dolayısıyla, su kaynakları hususunda büyük bir dezavantaja sahiptir. Su kaynakları bakımından fakir bir bölgede yer almasının yanı sıra, bir de sınıraşan suların (uluslararası nehirler) yaygın olduğu bir konumda bulunuyor olması, ülkenin su arzı güvenliğini büyük sıkıntılara sokmaktadır.  Su arz güvenliğinin sağlanması savaş öncesinde, dış politika ajandasında öncelikli ve kritik bir konumdaydı. Ülkede su yanlızca bir kalkınma aracı olarak değil, aynı zamanda otorite kurma amaçlı bir siyasi araç olarak da kullanılıyordu. Gelişmekte olan bir ülke olmasına ve şehirleşmenin artmakta oluşuna ek olarak bir de gittikçe artan nüfusun eklenmesi, ülkede su kaynaklarına aşırı yüklenmelere, su kirliliğine ve ülkenin yerlaltı sularının tuzlanmasına sebep olmaktaydı. Bunlara ek olarak, kapsamlı ve etkili su kaynakları yönetiminin olmaması, su kaynakları yönetimi konusunda yetkili kurumlar arasında etkileşim ve koordinasyon olmaması, su kıtlığını azaltmak ve mevcut kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak olan, devletin en temel ve önemli su polikasını olumsuz etkilmekteydi. Hayati öneme sahip su kaynakları, 2011 yılı öncesinde başarılı bir şekilde yönetilememekteydi. 2011 yılı sonrasında ise, ülkenin tarım sektörü büyük maddi kayıplara uğramış, hidroelektrik enerji kaynakları ve tarımda sulamanın geniş olduğu bazı araziler, savaş sonrası ortaya çıkan PKK/PYD gibi devlet-dışı aktörlerin eline geçmiştir. Aynı aktörlerin zaten kısıtlı miktarda olan ve düzgün yönetilemeyen su kaynaklarına ortak olması, yalnızca rejimin su politikalarına darbe vurmakla kalmamış, ülkede yaşayan insanların temiz ve arıtma suya ulaşamamalarına, su kirliliğinin daha da artmasına, dolayısıyla binlerce insanın hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur.