20 Nisan 2016 tarihinde başlatılan ‘’Hamlet’i İnfir’’ (savaş/cihad için seferberlik) kampanyası, Suriye’nin kuzeyindeki muhaliflerin kontrol ettiği bölgeler merkez olmak üzere onlarca İmamın katılımıyla gerçekleşiyor.
Abdullah el-Muheysini’nin başkanı ve kurucusu olduğu Cihad Davetçileri Merkezi, Şam Alimler Derneği ve Fetih Ordusu’nun katılımıyla başlatılan kampanyanın ana hedefi, gençleri cihad/savaş için teşvik etmek ve yaklaşık 5 bin yeni kişiyi artan rejim ve Şii milislerin saldırılarına karşı yapılan mücadeleye katmak olarak ön plana çıkıyor.
Bir ay sürmesi beklenen kampanyanın hem Suriye’nin kuzeyinde bulunan hem de Türkiye’de yaşayan 15 yaş ve üstü Suriyeli gençleri hedef kitle olarak belirlediği görülüyor.
Öte yandan kampanya bazı Suriyeli gruplar ve aktivistler tarafından eleştirilere hedef oluyor. Eleştirilerin ana odağı, kampanyaya katılanların el-Nusra Cephesi’ne katılacak olmasından duyulan rahatsızlık. Eleştirilenler arasında Cephe Şamiyye ve Ceyş el-İslam gibi grupların bazı liderleri bulunurken, Ahrar el-Şam’ın askeri lideri Ebu Salih Tahhan, kampanyaya katılan gençlere seslenerek, ‘kampanyaya katılımlarını bir grup veya parti için değil Allah için ve IŞİD’e karşı savaşmak için olmasını’ temenni etti.
Hali hazırda cihatçı din adamlarının başını çektiği kampanyanın ne kadar başarılı olacağı henüz bilinmese de, ülkede uzun yıllardır devam eden iç savaşta tarafların büyük bir insan gücüne ihtiyaç duydukları anlaşılıyor. Devam eden savaşta dini ve mezhebi tonun yükselmesi, Suriye genelinde muhalefetteki cihatçı grupların gün geçtikçe etkinliklerini artırdıklarını gösteriyor. Özellikle İran ve yabancı Şii milislerin yoğun bir biçimde rejim saflarında savaşmaya başlaması ve ülkedeki savaşın insan yükünü taşımaya başlaması, muhalif saflarda gerek uluslararası, gerekse Suriye içinde cihatçı grupların yoğun katılımını tetiklemeye devam ediyor.
Savaşın genel dinamiği içerisinde Esed rejiminin yaşadığı insan sorununu, büyük oranda yabancı Şii milislerin katılımıyla dengelemeye çalıştığı son günlerde yaşanan çatışmalarda açıkça görülürken, bu durum özellikle yaşanan çatışmalarda verilen kayıplara da yansıyor. Özellikle Halep ve Humus’ta çok sayıda İranlı ve yabancı Şii milis çatışmalarda hayatını kaybederken, rejim saflarında ölen Suriyelilerin oranının oldukça düşük olduğu gözlemleniyor. Esed rejimi saflarında ölenlerin büyük bir kısmını ise Tartus ve Lazkiye başta olmak üzere, Humus ve Hama’nın Nusayri nüfusundan olanlar oluşturuyor. Hali hazırda bu durumun sürdürülemezliği karşısında, Esed rejimi artık büyük oranda yabancı güçlere dayanıyor.
Suriyeli muhaliflerse uzun süredir devam eden savaş süresince yaşanan ağır kayıplara rağmen demografik üstünlükleri sayesinde bir nebze insan unsuru avantajını korudu. Buna karşın yaşanan ağır bombardıman ve kayıplar nedeniyle Sünni nüfusun da ülkeyi büyük oranda terk etmeye başlaması, muhalifler arasında savaşacak insan açığı doğurmaya başladı. Özellikle Rusya’nın müdahalesi ve izlediği ‘insansızlaştırma stratejisinin’ ardından ağır darbe alan muhalifler, son dönemlerde bu kampanyayla kontrol ettikleri bölgedeki nüfusu mümkün olduğunca seferber etmeye çalışıyor.
Suriye iç savaşı boyunca gerek Esed rejimi, gerek PYD-YPG, gerekse IŞİD, hakim oldukları bölgelerde insanları zorunlu askerlik uygulamasına tabi tutarak silah altına alsa da, muhalif bölgelerde böyle bir uygulama yapılmıyor. Daha kaotik bir yapıya sahip olan muhalif bölgelerde herhangi bir grup da zorunlu askerlik uygulamasını hayata geçiremiyor. Buna karşın başlatılan ‘İnfir’ kampanyasıyla bu açığın kapatılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Bu seferberlik çalışmasına destek veren din adamları ise, daha çok el-Nusra ve Ahrar el-Şam gibi gruplara yakınlığıyla bilinen isimler. Ancak yine de kampanyaya katılanların istediği grubu seçebileceği vurgulanıyor.
Son dönemlerde Esed rejiminin, havadan Rusya’nın ve karadan İran’ın katılımıyla Halep’i ele geçirmek için kapsamlı bir saldırıya hazırlandığı konuşulurken, muhaliflerin bu saldırıya karşı koymak için ellerinde bulunan insan gücünü bütünüyle mobilize etmeye çalıştığı anlaşılıyor. Muhalif bölgelerde yaşayan ve şimdiye kadar savaşa katılmamış olan kişileri hedef alan kampanyaya şimdiye kadar yaklaşık bin kişinin katıldığı öne sürülüyor. Buna karşın hedeflenen rakam 5 bin ila 10 bin arası gönüllü katılımı. Muhaliflerin 1 ay içerisinde bu rakama ulaşıp ulaşamayacağı belli değil, ancak önümüzdeki günlerde Suriye muhalefetinin muhtemel yeni rejim taarruzlarına karşı ciddi bir insan gücüne ihtiyaç duyacağı aşikar.