Analiz – Suriye Gündemi
Cenevre’de müzakereler için toplanılacağı 9 Nisan’a kısa bir süre kala Suriye genelinde gittikçe artan gerilim ve ısınan cephelere bir yenisi daha eklendi. Rusya’nın hava saldırılarını durdurmasının ardından İran’ın özellikle Halep ve çevresinde insiyatifi ele alarak bölgede yeni bir saldırı dalgası başlatacağı gündeme gelirken, Halep’in güneyinde muhaliflere ait bazı mevziler bombalanmaya başlandı.
1 Nisan 2016 tarihinde El Kaide’nin Suriye kolu el-Nusra Cephesi’nin başını çektiği muhalif gruplar Halep’in güneyinde yaklaşık 40 kilometrelik bir alanda saldırıya geçerek rejim yanlısı güçlere karşı taarruz başlattı. En kuzeyde Han Tuman-Halidiye çevresinden başlamak üzere güney doğuda Ebu Ruveyl-Buride’ye kadar geniş bir hatta yoğun çatışmalar yaşanırken, Ebu Ruveyl çevresinde Ahrar el-Şam ilerleme kaydetti. ÖSO’ya bağlı bazı gruplar Han-Tuman-Halidiye hattında Şii milislerin mevzilerini vurmaya başladı. Ortada ise el-Nusra müstahkem el-İys’e yönelik saldırıya geçti.
El-Nusra Cephesi’nin öğleden sonra 2 bomba yüklü araçla düzenlediği saldırının ardından saldırıya geçmesiyle yabancı Şii milisler büyük kayıp verirken, oluşan panik sebebiyle ilerleyen el-Nusra karşısında geri çekilmeye başladılar. Rus uçaklarının müdahale etmediği saldırı dalgasında rejimin düzenlediği hava saldırıları, muhaliflerin ilerleyişini durduramadı. İlk saldırıda muhalifler Ebu Ruveyl, Havbar, Halidiye ve Birne’yi ele geçirirken, bir gün sonra rejimin yoğun karşı saldırıları sebebiyle bu mevzilerden geri çekilmek zorunda kaldılar. Buna karşın ortadaki el-İys’te ve stratejik tepede el-Nusra tam kontrolü sağlayarak büyük miktarda mühimmat ele geçirdi.
Devam eden günlerde rejime bağlı güçler yoğun karşı saldırılar düzenlese de el-Nusra Cephesi’ni el-İys’ten çıkarmayı başaramadılar. Bir kaç kez rejim yanlısı güçler el-İys ve tepeyi geri aldıklarını iddia ettiyse de, muhaliflerin yayınladıkları görüntülerde, bu iddiaların doğru olmadığı anlaşıldı.
İran’dan Bölgeye Takviye ve Rusya’nın Tekrar Müdahalesi
İran’ın Suriye’ye yönelik asker konuşlandırdığı haberleri daha önce de gündeme geldiyse de, geçtiğimiz günlerde bizzat İranlı kaynaklarca söz konusu haberler dile getirilmiş oldu. Güney Halep’e konuşlandırılmaya başlayan İran’ın Özel 65. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerin bölgeye sevk edildiği duyuruldu. Muhaliflerin bölgede tekrar karşı saldırıya geçmesi ve stratejik el-İys ve tepeyi ele geçirmesi, bölgedeki çatışmaları yürüten İran ve Şii milislerin tekrar takviye güçleri bölgeye kaydırmaya başlamalarına sebep oldu.
Bir diğer iddiaya göre ise, İran özellikle ateşkes sürecinde söz konusu bölgeye yığınak yapmaya başladı ve gelecekte güney Halep’ten İdlib’teki Keferya-Fua’ya uzanacak bir taarruzun hazırlıklarını yapıyordu. Bölgedeki yabancı Şii milislerin de yetersiz kalması sebebiyle İran’ın bizzat kendi askerlerini bölgeye konuşlandırmaya başladığı iddiası, özellikle bölgeden çok sayıda İranlı üst düzey askeri personelin hayatını kaybettiği haberleri gelmesiyle daha bir güçlendi.
Güney Halep’te yaşanan kayıpların büyük oranda İranlı askerler ve yabancı Şii milislerden oluşması ise, Esed rejimine bağlı Suriyeli güçlerin yetersiz insan kaynağı sebebiyle bu hattı bütünüyle İran’ın insiyatifine bıraktığı yorumlarına neden oluyor.
Bütün askeri yığınağa rağmen İran liderliğindeki Şii güçlerin el-İys’i geri alamaması üzerine, bölgede yeniden Rus uçaklarının bombardımana başladığı rapor edildi. Çok yoğun hava bombardımanının yapıldığı el-İys ve stratejik Tel-İys’te, yasaklı fosfor ve misket bombasının kullanıldığı öne sürüldü.
5 Nisan’da muhalif Ahrar el-Şam grubunun el-İys çevresini bombalayan bir rejim uçağını düşürdüğünü iddia etmesi ve el-Nusra Cephesi’nin düşen uçağın pilotunu sağ olarak ele geçirdiğini duyurması üzerine, dünya medyasının dikkati tekrar bölgeye çevrildi. MANPAD(Omuzdan havaya atılan füze) kullanılarak düşürüldüğü öne sürülen uçağın Esed ordusuna ait bir SU-22 tipi savaş uçağı olduğu anlaşıldı.
Son Çatışmaların Gösterdikleri
Güney Halep cephesinde yaşanan son çatışmalarda neredeyse Esed ordusunun bütünüyle devre dışı kalması ve yalnızca havadan bombardıman yapması, karada insiyatifin bütünüyle İran liderliğindeki yabancı Şii savaşçıların kontrolüne geçtiğini gösteriyor. Özellikle İranlı çok sayıda askeri görevlinin hayatını kaybetmesi ve pek çok yabancı Şii grubun bölgedeki çatışmalara katıldığını açıklaması, rejime yakın bir takım kaynaklarca da doğrulandı.
Buna karşın söz konusu kara gücünün yetersiz kaldığı, Tel-İys gibi müstahkem bir mevkinin muhaliflerce kısa sürede ele geçirmesiyle ortaya çıktı. Rus hava bombardımanının olmadığı bir senaryoda muhaliflerin bu kadar kısa sürede kaybettiği önemli mevzileri geri alabilmesi, uzun vadede Esed rejiminin sürdürülebilirliğine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Son günlerde İran’ın on binlerce asker konuşlandırarak İdlib’e doğru bir taarruza geçeceği spekülasyonları dolaşsa da, Rus hava desteğinin olmadığı bir senaryoda bunun başarılı olma şansının az olduğu anlaşılıyor. Buna karşın işgali andırabilecek düzeyde İran’ın Suriye’ye asker konuşlandırması halinde bunun gerek uluslararası gerekse bölgesel ülkeler tarafından tepkiyle karşılanacağı tahmin edilebilir. Böylesi bir tablo ise ülkedeki savaşın bölgesel ölçekte yeni bir tırmanışı tetikleyeceği senaryoları gündeme getirecektir.