Yorum / Suriye Gündemi
Suriye’de yedinci yılı yaşanan iç savaşın haritasına bakılınca Esed rejiminin savaşı kazanmak üzere olduğu ve hakimiyeti tekrar kurmak üzere olduğu düşünülebilir, ülkede istikrar açısından yeniden kurucu tek güç olduğu düşünülebilir. Ancak Esed rejimi, İran ve Rusya’nın askeri desteği olmadan, Suriye’nin geleceği konusunda asli bir unsur olma niteliğini çoktan kaybetmiş durumda.
Suriye’de terör örgütü PKK/PYD/YPG ile iş birliğine tahsis edilmiş 10 [1], kontrolü tamamen Ruslara devredilmiş 3 [2], İran ve İran destekli yabancı terörist Şii savaşçılara[3] ait en az 80 askeri üs[4] bulunmaktadır. Esed rejiminin ülkenin tekrar domine edici gücü olması beklemek, en iyimser yorumla, gerçeği görmezden gelmektir. Zira Esed liderliğindeki rejimin kalıcı olup olmamasına karar verme iradesi artık Esed’in kendisinden çok iki müttefiki arasındaki çekişmeye veya uzlaşmaya bağlı.
Hali hazırda Esed’in geleceği, Astana ve Cenevre toplantıları, PYD/YPG ile ilişkiler gibi başlıklar altında zuhur eden anlaşmazlıklar; İran (İran destekli yabancı Şii savaşçılar) ve Rusya arasında süren mücadelenin öyküsü için yeterince veriyi ortaya çıkardı.
Diğer yandan İran ve Rusya’nın rejim kontrolündeki alanlarda ekonomik ve siyasi araçları ele geçirmeye yönelik girişimlerinin -askeri operasyonların maliyetini karşılama düşüncesinin ötesindeki- etkilerini görmek için sadece biraz zamana ihtiyaç var.
Bu bakımdan Suriye’nin geleceği konusunda Şam’ın müttefiklerinin, Esed rejimi üzerinden giriştiği mücadelenin yansımaları DAEŞ’in Irak’a sürülmesi ile daha da güçlü şekilde karşımıza çıkacağa benziyor.
İran ve Rusya’nın askeri rekabeti
Kuşkusuz ordusunun büyük bölümü Suriye’de çatışmaların ilk iki yılında zayıflayan Esed rejimi için Rusya’nın savaşa girişi büyük bir avantajdı. İran destekli yabancı Şii militan grupların yardımına rağmen ülkenin büyük bir bölümünü DAEŞ ile YPG/PYD’nin kontrol ettiği ortamda Esed rejimi büyük bir asker sıkıntısı çekiyordu.[5]
2013 yılında Kusayr savaşı[6] ile Suriye’de görünür hale gelen Lübnan Hizbullah’ı ve aynı yılın sonunda Irak üzerinden gelen diğer yabancı Şii gruplar ise muhalifler ve DAEŞ karşısında çok kullanışlı değillerdi.[7] Ayrıca Esed’e bağlı ordu birlikleri ve yabancı Şii militan gruplar İdlib’in kaybedildiği Fetih Ordusu karşısında İdlib ve civar bölgelerini savaşlarında bölgeleri hızla ve art arda bırakmışlardı.
2015 yılının sonbaharında Rusya’nın Suriye’deki savaşa dahil olması[8] ile beraber Esed rejimi için savaşan İran destekli yabancı Şii gruplar büyük bir hava üstünlüğüne sahip oldular.
Ancak İran ile Rusya’nın askeri iş birliği örtülü bir rekabete de sahne oluyordu. Binlerce Şii militana[9] rağmen İran Rusya’nın hava gücü karşısında kurmay üstünlüğünü kaybetti. Lazkiye merkezinde konuşlanan Rusya’ya karşı, göçler sonucu boşalan mahallelere giren Hizbullah da Lazkiye kentinde konuşlanmaya başladı.[10]
İran ile Rusya arasında cephede zorunlu şekilde süren iş birliği cephe gerisinde aynı şekilde yansımadı. Lazkiye merkezli süren çekişmede Mahir Esed rütbe değişikliği gerekçe gösterilerek görevden alındı.[11] Bu gelişme ilk günlerde çoğu kişi tarafından Mahir Esed’in Lazkiye’de yaşadığı özel sorunlara bağlanmıştı. Oysa, asıl neden Rusya’nın Esed rejimine bağlı güçleri yeniden şekillendirme operasyonuydu.[12]
İran ise Rusya’nın kurmay dairedeki müdahalelerine karşı karadaki gücünü kullanıyor, özellikle Rus hava saldırıları ile zayıflamış Suriyeli muhalifler açısından önemli Halep’i hedef seçerek ağırlığını korumuştu. İran bu hamleyi gerçekleştirmek için Halep’in hemen kuzeyindeki Nubl ve Zahra ile Halep merkezindeki alanları birleştirme savaşına girişti.[13] İran bu hamle ile savaş sahasında Rusya’yı yönlendirebileceğini düşündü. Halep’in Rus hava saldırıları ve İran destekli Şii örgütlerin saldırısı ile düşmesi İran’a kısa bir süre için kurmay üstünlüğü yaşatsa da uzun sürmedi. Halep tahliyelerindeki müzakere sürecinde Rusya diplomatik girişimlerle üstünlüğü tekrar ele geçirdi. Bu durum İran’ın pervasızca geliştirdiği bir agresyona neden oldu.
Ülkenin geri kalan kısmında Rusya ile İran arasındaki askeri rekabet Palmira bölgesinde su yüzüne çıktı. Rus askeri unsurlarının ilk defa cephede görüntülendiği ve kayıpların rapor edilmeye başlandığı Palmira, Tahran ile Moskova arasında ABD üzerinden bir gerginlik noktası haline gelmişti. Rusya Palmira’nın ele geçirilmesinden sonra askeri operasyonları hafifletme eğilimine girdi. Bu karar ile Suriye’deki resmi askeri varlığını azaltma kararı aldı.[14]
Ancak bu başka bir çekişmenin başladığı bir sahnenin perdelerini açıyor, İran ile Rusya arasındaki askeri rekabet ekonomik ve siyasi alana taşınıyordu.
İran ile Rusya arasında ‘masraflar rekabeti’
Askeri olarak Esed’in yanında duran ve zoraki bir iş birliği içerisindeki İran ve Rusya, Esed ile gerçekleştirdikleri ittifakın bedelini tahsil etme konusunda da rekabet halindeler. Suriye’nin geleceğine ilişkin ciddi fikir ayrılıkları olan Esed’in iki müttefikinin çökmüş Suriye ekonomisinden tahsilat biçimleri de bu fikir ayrılıkları üzerinden şekilleniyor. İki ülke de Suriye coğrafyasındaki doğal kaynakları ideolojik ve ekonomik çıkarları doğrultusunda ele geçirmeye çalışıyor.
Rusya’nın Palmira ve çevresindeki zengin petrol ve fosfat yataklarına olan ilgisi daha ilk günlerden bu yana biliniyor ve tartışılıyordu.[15] Ancak Humus vilayeti içinde İran’ın sessizce Lübnan üzerinden gerçekleştirdiği fosfat anlaşmaları[16] ise Rusya’nınki kadar ilgi çekmedi. Rusya’nın özel sözleşmeli askerlerin giderlerine karşılık savaş şirketlerine sunduğu[17] doğal zenginlikler askeri rekabetin Esed’e ekonomik alanda da bir bedel ödeteceğinin en büyük göstergesidir.
İran ve Rusya arasında masraflar rekabeti olarak adlandırılabilecek bu rekabet iki müttefikin Esed rejiminin alanı genişledikçe Şam ile art arda imzaladıkları anlaşmalarla daha da görünür oluyordu. İran’ın tarım, hayvansal kaynaklar, sanayi ve petrol girişimleri[18] ekonomik olduğu kadar ideolojik formunu da koruyan adımlar olarak dikkat çekiyordu. İran, Esed rejimine Irak üzerinden Akdeniz’e ulaşan güvenli bir yol olarak ele geçirdiğine inandığı Suriye’de temel enerji[19] ve iletişimi[20] güvenli bir şekilde kontrol altında tutacağı anlaşmalar imzalatıyordu.
Bu anlaşmalar taraflar açısından Suriye’nin yeniden inşası olarak gösterilse de tüm anlaşmalar esasen ideolojik tabanlı ekonomi-stratejik hamlelerdi. Esed rejiminin askeri güç yanında ekonomik denetimi de iyiden iyiye kaybettiğini de resmeden bu anlaşmalar ile İran masraflarını tahsil ediyordu. Bu tahsilatın bir artısı daha vardı: askeri olarak ele geçirilmiş ülkenin savaş sonrası dönemde ekonomik araçlarını kontrol etmek.
Benzer bir ekonomik girişim Rusya tarafından kapitalist Rus oligarşisi arasında paylaştırma şeklinde gerçekleştiriliyordu. Palmira bölgesindeki fosfat ve petrol yatakları Rus lider Putin’e yakınlığı ile bilinen Evgeniy Prigozhin’in şirketi olan Euro Polis’e bırakıldı.[21] Ne var ki bu hamle bir oligarşi paylaşımının yanı sıra Rusya için savaşan Wagner grup adındaki savaş şirketine de bir ödemeydi.[22] Rusya’nın Wagner Grup, Slav Grubu ve Moran Güvenlik gibi özel savaş şirketleri[23] ile girdiği ilişki Suriye’deki doğal kaynakların bu şirketlere veya bağlantılı ikinci şirketlere bırakılmasına neden oluyordu.
Rusya’ya günlük ortalama 4 milyon dolara mal olan Suriye operasyonu[24] İran açısından daha da büyük bir maliyete tekabül ediyordu. İran’ın savaşın başından itibaren Esed rejimine yıllık en az 6 milyar dolarlık yardımı söz konusuydu.[25] 2014 yılından itibaren düzenli şekilde İran üzerinden yabancı Şii gruplara yapılan maaş ödemeleri ise yıllık ortalama 60 milyon dolar civarında.[26]
Müttefik şekilde bile yapılsa her askeri operasyonun maliyet ve çıkar dengesi vardır. Bu bakımdan Esed rejimi savaş sonrası keskin bir şekilde İran ve Rusya arasında bir ideolojik hattı seçme ayrımına gelecektir. Bu seçim aynı zamanda Esed rejiminin bağımlılığını tek bir ülkeye indirgerken İran ile Rusya arasında kaybedeni de belirleyecek.
Sonuç
Askeri olarak karada büyük bir hakimiyeti olsa da İran’ın mevcut gücünün niteliği nedeniyle meşruiyet sorunu yaşayacaktır. Stabilizasyonun sağlandığı bir Suriye’de uluslararası toplumun ikinci bir Haşdi Şabi vakasına izin verip vermeyeceği tartışılabilir ancak mevcut silahlı varlıkları ile İran’ın savaş sonrası dönem için askeri etkisinden söz etmek zor görünüyor.
Askeri olarak kurmay akıl, siyasi olarak diplomatik kulvar ve savaş tekniği açısından açık hava üstünlüğünü elinde tutan Rusya’nın düzenli ordu güçleri ve tartışmalı olsa da ordu kisvesi ile örtülü operasyonlar gerçekleştiren şirketlerle istikrarlı şekilde Suriye’de varlığını sürdürme olasılığı oldukça güçlü. Diğer yandan Moskova’nın denetime açık, kontrol altında tutulabilir ve sürekliliği sağlanabilir olan güçlerini sahada tutması daha meşru argümanlarla inşa edilebilir görünüyor.
Askeri durumla ilişkili gelişen ekonomik varyasyonlar göz önüne alındığında ise İran’ın stratejik anlaşmalar ile enerji, iletişim ve doğal kaynaklara yönelik hamleleri daha kalıcı görünüyor. Ne var ki, Rusya’nın İran ve Suriye’nin en büyük silah ve teknoloji tedarikçisi olma konumu düşünülünce İran’ın yaşadığı uluslararası sorunlar nedeniyle bu anlaşmaları gerçekleştirmek için Rusya ile uzlaşmayı seçmesi muhtemel.
Askeri ve ekonomik bu rekabetin arkasında ise savaş sonrası dönemde müstakbeldeki Suriye konusundaki ayrışmalar yatıyor. İran, Hafız Esed döneminden bu yana şekillenen İsrail karşıtı ve sıkı bir İran müttefiki olan Şii projesi içindeki bir Suriye tasavvur ederken Rusya’nın bölgesel manada Suriye minvalinde İsrail ile bir sorunu olmadığı gibi yakın bir iş birliği bulunuyor.
Sonuç olarak Suriye’de İran ve Rusya rekabeti gelecekteki Suriye planları ile iki ülkenin uluslararası mevcut durumlarının gereklilikleri arasında şekilleniyor. Zoraki müttefiklerin orta vadedeki ortak amaçlarının gerçekleşmesinin, DAEŞ’in Irak’a sürülmesinin, ardından iktidarın devri ve muhaliflerle müzakereler konusu gündeme geldiğinde İran’la Rusya arasındaki anlaşmazlıkların açığa çıkmasının kaçınılmaz olacağı beklenebilir..
Dipnotlar
[1] http://aa.com.tr/tr/dunya/suriyede-10-noktada-pkk-pydye-abd-destegi/863161
[2] http://theduran.com/russias-bases-syria/
[3]https://www.washingtoninstitute.org/uploads/Documents/pubs/PolicyFocus138_Smyth-2.pdf
[4] Levent Tok, saha araştırması notu. İlişkili bilgi “Suriye’de İran destekli yabancı militanlar” başlığı ile “Halep Düşerken” adlı kitap çalışmasında detaylandırılmıştır.
[5] http://www.aljazeera.com/news/2015/07/syria-assad-speech-150726091936884.html
[6] https://www.theguardian.com/world/2013/jun/05/syria-army-seizes-qusair
[7] http://studies.aljazeera.net/en/reports/2016/06/hezbollah-syria-gains-losses-160601093443171.html
[8] http://www.bbc.com/news/world-middle-east-34416519
[9]https://www.washingtoninstitute.org/uploads/Documents/pubs/PolicyFocus138_Smyth-2.pdf
[10] Kentin Sünni bölgesi Eşrefiye’deki Fas Camii ve mahalleye el koyan Hizbullah, daha sonra bu mahallede Suriye’deki ilk resmi ofisi açmıştır.
[11] http://news.sky.com/story/whos-who-in-syrian-president-bashar-al-assads-inner-circle-10827291
[12] https://www.ft.com/content/81639e90-fff5-11e5-ac98-3c15a1aa2e62?mhq5j=e7
[13] https://www.theguardian.com/world/2016/feb/04/syrian-rebels-losing-grip-on-aleppo
[14] https://www.ntv.com.tr/dunya/putin-emir-verdi-rusya-suriyeden-askeri-guclerini-cekiyor,ifK79bR8M0ePgIXVH09DpA
[15] http://foreignpolicy.com/2017/07/25/russia-looks-to-u-n-to-help-it-profit-from-syria-conquests/
[16] http://english.enabbaladi.net/archives/2017/06/syrian-phosphate-war-tehrans-large-acquisition-versus-little-interference-opposition/
[17] https://www.nytimes.com/2017/07/05/world/middleeast/russia-syria-oil-isis.html?_r=0
[18] http://sana.sy/en/?p=98377
[19] http://www.aljazeera.com/news/2017/09/iran-signs-deal-repair-syria-power-grid-170912162708749.html
[20] http://www.mideasti.org/content/is/irgc-build-syrian-mobile-phone-network
[21] https://www.nytimes.com/2017/07/05/world/middleeast/russia-syria-oil-isis.html
[22] a.g.m
[23] https://www.huffingtonpost.com/james-miller/the-insane-story-of-russi_b_4317729.html
[24] https://themoscowtimes.com/articles/calculating-the-cost-of-russias-war-in-syria-50382
[25] https://www.huffingtonpost.com/majid-rafizadeh/6-35-billions-annually-to_b_7890164.html
[26] Levent Tok, saha araştırması notu. İlişkili bilgi “Suriye’de İran destekli yabancı militanlar” başlığı ile “Halep Düşerken” adlı kitap çalışmasında detaylandırılmıştır.